Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Aralık 10, 2023
Panik atak soru ve cevapları - XI

Panik atakla ilgili soru ve cevap dizimizin sonuna geldik.

Beslenmeye dikkat edilmeli mi?

Aşırı yemek yeme de, uzun süre aç kalma da panikleri tetikleyebilir. Mevsiminde doğal sebze ve meyveye ağırlık vermeli, şeker ve beyaz unlu gıdalardan, koladan kaçınmalıdır. Kahve ve çayı da koyu olmadan ve aşırıya kaçmadan içmelidir.

Buğday ekmeği (tam, ayrışmamış undan mamul) yiyin. Hububatlar B kompleksi ve diğer besleyiciler açısından zengindir. Öğütme işlemi, bu besleyici maddelerin yüzde 75'inden fazlasının kaybolmasına yol açar.

Panik atakların gerçek tanısının konabilmesi için BT (bilgisayarlı tomografi) veya bir MR [manyetik rezonans görüntüleme] yaptırmam gerekir mi?

Teknolojide geldiğimiz bu noktada, bilgisayarlı tomografi veya bir manyetik rezonans görüntüleme (MR) yaptırmanın panik bozukluğu tanısında bir faydası yoktur. Elbette bunlar hekimin beyin tümörleri ve serebrovasküler rahatsızlıkları elemesinde faydası olacaktır.

Artık panik ataklardan kurtulduğuma göre, nasıl keyifli bir yaşam sürebilir ve ataklarından geri dönmesinden endişe etmemi nasıl engelleyebilirim?

Panik ataklar kesildikten sonra yapılması en zor olan şey, yaşamdan yeniden zevk almayı öğrenmektir. Çoğu hastada her zaman, panik ataksız oldukları dönemde bile, bir derece ihtiyat ve panik ataklarının geri döneceğine dair bir korku kalır.

Elbette psikoterapi her şeyi yeniden rayına oturtmanın en popüler yoludur. Öncelikle sizi rahatsız eden şeyleri analiz edip bunlarla başa çıkmanız gerekir. Çoğu panik atak hastası duygularını bastırmakla kötü bir nam salmıştır. Terapide insanlar üzüntü, anksiyete, bunalım, mutluluk, utanç ve öfke gibi duygularının tamamıyla temas kurmayı öğrenir. Çoğu insan bu duyguların hiçbirini ifade ederken rahat değildir. Toplumumuz insanların her yerde duygularına kapılmasına izin vermez. En küçük teşvikte gözyaşlarına ya da çılgınca kahkahalara boğulursak işimizi nasıl yürütür veya ailemize nasıl bakarız? Bu nedenle grup olarak her şeyi içimizde tutmaya ve belki bunlarla daha sonra ilgilenmeye teşvik ediliriz. Ama çoğunlukla o "sonra" hiç gelmez ve babamızın ölümüne üzülmek veya doğum günlerimizi kutlamak için kendimize hiç zaman tanımayız.

Bir terapi zamanı belirleyerek en azından bu zamanda duygularımızla ilgilenmek için kendimize zaman veririz. Keyifli yaşamayı öğrenmenin diğer bir yolu da sevdiğimiz sporlarla uğraşmaya geri dönmektir. Basketbol, bisiklet, yüzme, yürüyüş ve futbol gevşemek ve yeniden keyif duygusu yaşamak için mükemmel yollardır. Yazmak, resim yapmak ve müzik gibi yaratıcı çabalar da teşvik edilmelidir. Yapmaktan zevk aldığınız şeyleri tespit edip yapın.

Hipnoz gibi alternatif terapiler için ne dersiniz?

Suni yollarla başlatılan trans benzeri bir durum olan hipnozda, kişi telkine son derece yatkındır, başka her şeye karşı ilgisizdir ve hipnozcunun emirlerine hemen tepki verir. Hipnozdan faydalanan bazı hastalar olsa da bunların sayısı çok fazla değildir. Çoğu psikiyatrist, panik atakların kimyasal bir dengesizlikten ve beyindeki nöronların iletimindeki bir bozukluktan kaynaklandığına inanmaktadır. Hipnozun beyin kimyasını veya iletimini değiştirebilecek bir yol olduğu düşünülmemektedir. Sigarayı bırakmada, kilo kontrolünde, konuşma bozukluklarının tedavisinde ve bazı hatıraların geri getirilmesinde hipnozun yardımı olabilir.

Hastalar, İnternette okudukları veya televizyonda reklamını duydukları geleneksel olmayan çeşitli terapiler konusunda uyarılmalıdır. Bunların çoğu şarlatanların "zengin olma" planlarından ibarettir.

Bir hastam internette bulduğu bir kurumla temasa geçtikten sonra ilaçlarını bırakarak yaşam tarzını baştan aşağı değiştirmişti. Ailesi üzüntü içindeydi. Çünkü onun ilaçsız veya terapisiz kalarak yeniden depresyon ve panik bozukluğu içine düştüğünü görüyorlardı. Hasta bu grubu ve faaliyetlerini bırakamıyordu, çünkü pek çok kültte olduğu gibi grup onu içine çekmeyi başarıyordu. Hasta intihar edecek duruma geldi ve onu hastaneye yatırmak zorunda kaldım (sadece panik ataklar yüzünden değil). Hastanede onu bu şartlanmasından kurtarmayı başardık ve sonunda ilaçlarına geri dönmeye razı oldu ve iyileşti. Bu hikâyenin sonu iyi bitiyor ama çoğunda böyle olmaz. İnternette sunulan bir kuruma veya bir terapiye katılmadan önce bunları iyice tetkik etmek her zaman en doğrusudur. Kesinlikle hekiminizin izni olmadan ilacınızı veya ilaçlarınızı bırakmayın.

İlaç ve Doz

Antidepresanlar

Seçici serotonin gerialım inhibitörleri (SSRI'ler)

Escitalopram ( Cipralex, Citoles) 5-20 mg/gün

Citalopram (Cipram,Citol) 10-30 mg/gün

Fluoksetin (Prozac, Zedprex) 5-20 mg/gün

Paroksetin (Paxil, Seroxat, Paxera) 10-30 mg/gün

Sertralin (Lustral, Misol, Selectra ) 25-100 mg/gün

TSA'lar (trisiklik antidepresanlar)

İmipramin (Tofranil) 50-100 mg/gün

Diğerleri

Venlafaksin (Efexor) 37,5-150 mg/gün

Mirtazapin (Remeron, Mirtaron) 45-60 mg/gün

Minör Trankilizanlar (Benzodiazepinler)

Uzun Süre Etkili Olanlar

Klonazepam (Rivotril) 0,5-2 mg/gün

Diazepam (Diazem) 2-5 m2g/gün

Kısa Süreli Etkili Olanlar

Alprazolam (Xanax) 0,25-2 mg dört kez/gün

Lorazepam (Ativan) 0,5-2 mg iki kez/gün

Tablo: Panik bozuklukları için kullanılan ilaçlar

Panik ataklılara tavsiyeleriniz neler olur?

1. Kafeinden (kahve, çay, kola vs.) uzak durun

2. Uyarıcı ilaçlardan uzak durun.

A. Amfetaminler

B. Ephedra (Ma Huang)

C. Yohimbin

3. Günde 6 ila 8 saat uyumaya çalışın.

4. Bol sebze ve meyve ile sağlıklı beslenin.

5. Kokain kullanmayın.

6. Yüksek yerler gibi oksijenin az olduğu ortamlardan uzak durun.

Tablo: Önleme Stratejileri

Panik atağa yakalanmamak için ne yapabilirim?

• Tabiatın güzellikleri içinde kendinizi güvende hissedeceğiniz ve rahatsız edilmeyeceğinizden emin olduğunuz doğanın içinde bir yer bulun. Gözlerinizi kapatın ve derin derin nefes alın. Ciğerlerinizi, sanki balon şişiriyormuş gibi havayla doldurun. Aldığınız her nefesi birkaç saniye tuttuktan sonra, yavaşça verin. Ciğerlerinizden havayı boşaltırken, aynı zamanda hissettiğiniz bütün gerginliğin de nefesinizle birlikte boşalmasını sağlayın. Bu işlemi birkaç defa tekrarlayın.

Oturun ve rahatlayın. Üzerinde bulunduğumuz dünyada bizi tutan ve koruyup kollayan Rabbimiz olduğunu düşünün. Derin nefes almaya devam edin.

• Sabah kalktığınızda ilk iş olarak haberleri dinleme veya internetten takip etme alışkanlığından vazgeçelim. Çünkü dünya üzerinde olan üzücü haberleri, sansasyonel olayları abartarak anlatıp ruh halinizi bozarlar. Bunun yerine neşeli, moral yükseltici programlara girelim.

• Uzun süre önce yaşamış olduğunuz acı veren olaya odaklanmak da bugünkü hayatımızı stresli hale getirebilir. Kabuk tutan yarayı sürekli kopartıp kanatırsanız iyileşme şansını zora sokarsınız. Hayatınızı iyi şeylerle, vefalı dostlarla, faydalı meşguliyetlerle doldurursak bu tür haksızlıkları daha az düşünme eğiliminde oluruz.

• Çevremizdeki sıradan şeylerden, elinizdeki nimetlerden zevk almayı öğrenelim.

• İnsanların kötü yanını değil de iyi yanlarını görmeye çalışalım. Onları değiştirmeye uğraşmak yerine o halleriyle kabul etmeye kendimizi alıştıralım.

• Mükemmel olmaktan vazgeçelim. En iyi, iyinin düşmanıdır.

• Beslenmeye dikkat edelim. Meyve ve sebze tüketimini artıralım. Beyaz un yerine tam (ayrışmamış) undan yapılan ekmek yiyelim. Şekeri aza, en aza indirelim. Aşırı yemekten kaçınalım. Kafeinden uzak duralım. Yağ olarak zeytinyağını ve hakiki tereyağını tercih edelim. Yiyeceklerimiz farklı ve çeşitli olsun, acıkmadan sofraya oturmayalım, doymadan kalkalım.

• Kendimize vakit ayıralım. Muhakkak aktif bir yaşamımız olsun ve gün ışığında yürüyüş yapmaya vakit ayıralım.

• İyimser olalım ve stresli ortamlardan uzak duralım.

• Kin ve intikam duyguları yerine bağışlayıcı olalım.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN