Arama

Prof. Dr. Ahmet Ağırakça
Nisan 19, 2024
Allah’a iman kurtuluşa ve mutlulukla yaşanacak bir hayata yol açar
Sesli dinlemek için tıklayınız.

İman, insanın kurtuluş reçetesidir. İman insanın mutluluğunu sağlar. İman ise Allah'ı razı edecek güzel insanın hem kendisine hem bütün insanlığa faydalı işlerin yapılmasıyla süslenirse mutluluğa götürür. İman, dünya hayatında manevi bir rahatlık getirdiği gibi uhrevi saadete de kavuşmayı sağlar. İman, kişiyi merhametli şefkatli kılar ve kalbi sevgiyle doldurur. Kin ve nefretten, acelecilikten yanlış iş yapmaktan uzak tutar. İman Allah ile irtibatı kuvvetlendirir, öfke kontrolünü sağlar dili Allah'ı sürekli anmaya alıştırır. Kötülüklerden ve insanlara zarar vermekten alıkoyar. Kim ve hangi makamda olursa olsun adaletli davranmaya mecbur eder. Yüce yaratıcımız insanlık için indirdiği ve rehber kıldığı Kitabında sürekli iman edenlerin üstünlüklerinden söz etmektedir.

وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَدًاۜ لَهُمْ ف۪يهَٓا اَزْوَاجٌ

مُطَهَّرَةٌۘ وَنُدْخِلُهُمْ ظِلًّا ظَل۪يلًا

İman edip de salih amel işleyenler / Allah'ı razı edecek güzel davranışlarda bulunanları ise içinde sonsuza dek kalacakları, ortasından nehirlerin aktığı cennetlere yerleştireceğiz. Orada onlar için temiz kılınmış eşler de vardır. Onları koyu bir gölgelikte bulunduracağız.

Âhiret hayatında mutluluklar ve cennet nimetleri içinde yaşamak isteyenler, Allah'a iman ederek İslâm'a gönül bağlayanlardır. İman cennet nimetlerine ulaştırdığı gibi dünya hayatını da huzurlu kılar. Toplumda adaleti sağlar. Bu ayetlerin siyak ve sibakına baktığımızda Yahudilerin yaptıkları yanlışlıklardan ve son peygamber Hz. Muhammed'e (sav) iman etmedikleri için dünya ve ahiret hayatlarını sıkıntılarla doldurmuş ve kendi elleriyle dünyaya fesat ve kötülükleri yaymışlardır. Bu ayetin iki yorumu yapılabilir. Birincisi: "Ey Yahudiler! Kurtuluşa ermek istiyorsanız elinizde bir fırsat vardır, Tevratta bütün özelliklerinin yazıldığı olduğu ve sizin de son Peygamber olduğunu kesin bildiğiniz Rasulullah'a iman edin, Müslüman olun ve kurtulun" şeklinde bir uyarıdır. İkinci yorum da şöyledir: "Bakın, ey Yahudiler! Hz. Musa'ya yaptığınız eziyetler, onu yıllarca üzüp durmanızdan ve dünyada yaptığınız bunca yanlışlıklar, insanlar arasında yaydığınız kötülükler, zulümler, fitne- fesatlar yüzünden lanetlendiniz ban dolayı da ebediyen cehennemde yanıp duracaksınız. Fakat gerek içinizden bazılarınızın gerekse bütün Müslümanların iman ederek Allah'ın dinine teslim olarak kurtuluş yolunu seçtikleri gibi sizler de gelin iman edin ve kurtuluş yolunu seçiniz. Böyle yaparsanız cennet nimetleri içinde yaşayacağınızı bilin."

Bunu ardında yüce Rabbimiz bütün insanlığa ve özellikle sorumluluk makamlarında olanlara hitap ederek sergilemeleri gereken davranışlara yönelmeye davet eder:

اِنَّ اللّٰهَ يَأْمُرُكُمْ اَنْ تُؤَدُّوا الْاَمَانَاتِ اِلٰٓى اَهْلِهَاۙ وَاِذَا حَكَمْتُمْ بَيْنَ النَّاسِ اَنْ تَحْكُمُوا بِالْعَدْلِۜ اِنَّ اللّٰهَ نِعِمَّا يَعِظُكُمْ بِه۪ۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ سَم۪يعًا بَص۪يرًا

(Bunu unutmayın ve iyi bilin ki) Allah, size emanetleri ehline (yönetim işini bilene, güvenilir kimselere) vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Gerçekten Allah bununla size ne güzel öğüt veriyor! Allah Semî'dir ve Basîr'dir (her şeyi en ince ayrıntılarıyla işitendir, her şeyi eksiksiz görendir).

Bu ayetteki hitap da Müslümanlara yapılarak sorumluluk yüklenenlere daha da ağır bir sorumluluk yüklemektedir: "Ümmetin yönetimini üstlenerek iktidarda bulunduğunuzda da güvenilir kimseler olun. Birilerine görev vereceğinizde de işi ehline ve ümmetin güven duyacağı kimselere verin" denilmektedir. Müslüman yöneticilerin ahlâkı ve sorumlulukları bunu gerektirmektedir. Allah'ın dinini ve nizamını koruyup insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmedin. Adalet, toplumu ayakta tutar. Bir toplumda adalet unutulur ve uygulanmazsa o toplum çöker. İnsan için en büyük emanet Allah'ın dinidir. Bu; dini korumak, yaymak, anlatmak; insanların benimsemeleri için gayretle çalışmak, emanete sahip çıkmak demektir. Bunlar, birer öğüt olmaktan çok Allah'ın kesin emirleridir. Allah bu konuda yaptığınız ve yapacağınız her şeyi en iyi şekilde görür ve işitir. Onun için görevinizi yerine getirme hususunda dikkatli olun. Haksızlık yapmayın, haram lokmaya tevessül etmeyin. Kimsenin hakkını alıp başkasına vermeyin. Bu sizi dünyada ve ahirette huzurlu kılar.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَاُو۬لِي الْاَمْرِ مِنْكُمْۚ فَاِنْ تَنَازَعْتُمْ ف۪ي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُولِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَأْو۪يلًا۟

Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e de itaat edin ve sizden olan (hak ve adaletle hareket eden) yöneticilere de (itaat edin). Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız- konuyu Allah'a ve Rasûlü'ne götürünüz. Bu hem daha hayırlı hem de sonuç bakımından daha güzeldir.

Allah'ın dininin en önemli özellikleri bu ayette özetlenmiştir. "Allah'a ve Rasûlü'ne iman ve itaat" İslâm'ın inanç esaslarını teşkil etmektedir. Sonra İslâm ümmetinin ve Allah nizamının bütün gücüyle daimî olarak yaşayıp ayakta durması için yöneticilerinizin yanında yer alıp onları destekleyin, onlara itaat edin. Ancak "ulu'l-emr"e itaat sizin gibi düşünen sizden olan yöneticiler şartına bağlanmıştır. Allah'ın hükümleri ile hükmetmenin gereğine iman eden, Allah'ın dinini seven yöneticilere itaat farzdır. Allah'ın dinine düşman olanlara olanlara ise zaten itaat edilmez. Eğer aranızda bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz başvuracağınız yegâne hakem, Allah ve Rasûlünün koyduğu hükümlerdir. Zira bugün elimizde Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün sünneti vardır. Asıl hakem bunlardır.

اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ يَزْعُمُونَ اَنَّهُمْ اٰمَنُوا بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُر۪يدُونَ اَنْ يَتَحَاكَمُٓوا اِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ اُمِرُٓوا اَنْ يَكْفُرُوا بِه۪ۜ وَيُر۪يدُ الشَّيْطَانُ اَنْ يُضِلَّهُمْ ضَلَالًا بَع۪يدًا

Sana indirilene ve senden önce indirilmiş olanlara iman ettiklerini (yalan yere) iddia edenleri görmez misin? Ret ve inkâr etmekle emrolundukları hâlde Tâğût'un hükmüne başvurmak istiyorlar. Şeytan da onları (hidayetten ayırıp) uzak bir sapıklığa sürüklemek istemektedir.

Bir Yahudi ile münafıklardan biri bir alışveriş konusunda aralarında çıkan anlaşmazlığın çözümü için aralarında bir hakeme başvurma konusunda anlaşırlar. Yahudi, Hz. Peygamber'i hakem kılmayı, münafık ise İslâm düşmanı şair Ka'b İbnu'l-Eşref'i veya Cüheyne kabilesinden bir kâhini hakem yapmayı önerir. Ayette zikredilen "Tâğût" ile kastedilen kişi Allah'ın dinine düşman olan kimsedir. (Kurtubî, VI, 436. İbn Kesîr, II, 304). Ayetin verdiği asıl emir ve mesaj "İslâm'ın hükümlerini bırakıp aletten uzak olan başka hükümlerle muhakemenin mümkün olamayacağı" konusudur.

وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ تَعَالَوْا اِلٰى مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ وَاِلَى الرَّسُولِ رَاَيْتَ الْمُنَافِق۪ينَ يَصُدُّونَ عَنْكَ صُدُودًاۚ

"Allah'ın indirdiğine (Kur'ân'ın hükümlerine) ve Peygamber'e gelin" denilince senden alabildiğine yüz çevirdiklerini (İslâm'ın hükümlerine başvurmaktan kaçtıklarını) görürsün.

Genel olarak Allah'a iman ettiklerini dilleriyle açıkça ifade eden münafıklarla müşrikler ve onlar gibi düşünenlerin kalpleri bu söylediklerini bir türlü tasdik etmemektedir. Yahut da Allah'a inanır fakat Kur'ân-ı Keriminde indirdiklerine iman etmezler. Bu gibi kimselere "Gelin, Allah'ın emir ve yasaklarına uyun veya hükümleriyle hükmedin, adaletli bir yönetici olun, insanlara zulmetmeyin, kimsenin canına haksızca kıymayın, insan öldürmeyin, kimsenin hakkını gasp etmeyin" denildiğinde hemen başka mazeretler uydurup ilahi hükümlerin dışındaki sistem ve nizamlardan yana olduklarını söyler, Allah'ın insanların yaşamaları için belirlediği hükümleri reddederler. Bu ayet de bunların anlayış ve karakterlerini anlatmaktadır.

فَكَيْفَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُص۪يبَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ اَيْد۪يهِمْ ثُمَّ جَٓاؤُ۫كَ يَحْلِفُونَ بِاللّٰهِ اِنْ اَرَدْنَٓا اِلَّٓا اِحْسَانًا وَتَوْف۪يقًا

Fakat yaptıklarının cezası olarak başlarına bir musibet gelip çattığı zaman hemen ardından sana gelip "Biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik" diye Allah'a yemin ettiklerinde durumları nasıl olacak?

Münafıkların hâli böyledir. Önce Allah'a ve Rasûlü'ne düşmanlık eder, gizli gizli aleyhte çalışmalarını sürdürürler. Allah'ın ve Rasûlü'nün hükmüne davet edildiklerinde ise başka tâğûtlara yönelir, Allah'ın emir ve yasaklarını unutur, hatta bunlarla alay etmeye kalkışırlar. İslâm'a karşı iki yüzlü davranan, Allah'a iman ettiğini söyleyip İslâm'a karşı tavır takınan ve bu dini gericilikle itham edenler; cehaletin çamurlarında debelenen kimselerdir. Onun için müminler daima kendileri gibi iman eden ve Allah'ın dininden yana olanları sever ve onlarla birlikte olur. Müminlerin aleyhinde İslam düşmanlarıyla iş birliği yapmaktan kaçınır uzak dururlar.

اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ يَعْلَمُ اللّٰهُ مَا ف۪ي قُلُوبِهِمْ فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ وَعِظْهُمْ وَقُلْ لَهُمْ ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ قَوْلًا بَل۪يغًا

Bunlar; Allah'ın, kalplerinde olan her şeyi bildiği kimselerdir. Artık onlardan yüz çevir/kendi hâllerine bırak. Fakat yine de onlara öğüt ver ve kendi durumları hakkında açık ve etkileyici (ikna edici) sözler söyle.

Bu gibi kimselerin iç dünyalarını ve kalplerinden geçeni Allah biliyor. Onlar bu hâlleri üzere ölüp giderlerse hesaplarını Allah'a vereceklerdir. Bunları kendi hâlleri üzere bırakmak bir alternatif olmakla birlikte yine de onları uyarmak, İslâm'a davet etmek sağlam ve gerçek bir imanla Allah'a ve Rasûlüne bağlanmaları için çalışmak ilahi bir emirdir. Ne olursa olsun İslâm'ın en azılı düşmanlarının iman etme ihtimalleri her zaman vardır. Biz Müslümanların ise tebliğ ve davete devam etmemizin, İslâm'ı bütün insanlığa, bütün toplumlara ve fertlere gereği gibi ulaştırmamızın görevimiz olduğunu unutmayalım.

Prof. Dr. Ahmet Ağırakça

(Nisa Süresi 57-62. Ayetler)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN