Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Ocak 30, 2020
Hastalık teşhisi internetten konur mu?

Muayene için gelen hastam oldukça sıkıntılı ve moral olarak çökkün idi. Arkadaşlarıyla halı saha maç yaparken kafasına top değmiş, biraz sersemlemişti. Daha sonra başında ağrı olunca 'neden olabilir?' diyerek internete girmiş, beyin kanaması gibi korkutucu yorumları görünce kendisinin ciddi bir hastalığa yakalanmış olduğunu düşünür olmuştu. Tahlil ve tetkikler temiz çıksa da, yapılan muayenelerde bir şey olmadığı söylense de bu tehlikeli ihtimaller bütün zihnini sarmış, evhamlar içinde kalmıştı.

Artık pek çok kimsenin kendilerinde herhangi bir rahatsızlık belirtisi ortaya çıktığında hemen internete girip hastalığının ne olduğunu anlamaya çalıştıklarını, internette araştırma yapma dürtüsünün giderek yaygınlaştığını müşahede ediyoruz.

Gerçekten Google ve benzeri arama motorları bu konularda bizlere neredeyse sınırsız bilgi vermektedir. Ama hangi bilginin faydalı hangisinin gereksiz olduğunu ayırt etmenin de zorluğunu herhalde söylemeye gerek yok. Bilgi fazlalığı ve bilgi kirliliği söz konusudur. Kısacası internet, sağlık konusunda adeta dipsiz bir bilgi kuyusu gibidir.

Bazı hastalar doktora muayene için gittiklerinde, "İnternete girdim, benim şikâyetlerim falanca hastalığa uyuyor" diyebilmekte ve rahatsızlığını hekimle tartışabilmekteler. Hatta o kadar ileri gideni görüyoruz ki tedavi konusunda alternatifleri hekimiyle birlikte değerlendirmekteler. Kendilerine bir tedavi planı teklif edildiğinde, "İnternette baktım, o tedavi usulünün şöyle yan etki veya komplikasyonları olabilirmiş. Bir de şu tedavi öneriliyor, ne dersiniz?" gibi cevaplar verebilmektedirler. Veya interneti okuyarak hazırladığı soruları hekimine sorarak cevap arayabilmekteler.

Veyahut hekim olarak bir ilaç yazdığımızda hemen internete girip o ilâç hakkındaki yorumları, tabi ki daha çok olumsuz olanları okuyarak dudak bükebilmektedirler.

Aslında hastalarımızın böylesine bilgilenmesi bir açıdan hekim için değerli bir durumdur ve tedavi planı onların da olurunu alarak daha inandırıcı tarzda ve güvenli yapılabilir. Sağlıkları konusunda bilgili ve bilinçli olmak elbette iyi bir husustur. Hastalıkları konusunda hekimin vakit yetersizliğinden veremediği bilgileri ve tedaviye etkisi olacak pratik tavsiyeleri internette okuyarak faydalanabilirler.

İnternetin iyi yönlerinden bir diğeri de, çeşitli sağlık sorunları olan insanlar için kurulan çevrimiçi grupların olmasıdır. Burada kimlik de belirtmeden en çekinilen dertler bile aynı hastalığı olanlarca yaşadıkları deneyimlere bağlı olarak cevaplanabilmektedir. Bu topluluklar giderek kronik hastalık çeken insanların zihinsel ve fiziksel sağlıkları açısından büyük önem taşır hale gelmiştir.

Benim esas değineceğim husus ise evhamlı, kuruntulu kişilikleri olanlar için internetin tam bir kâbus olabileceğidir. Böyle kişiler en ufak bir yakınmalarında hemen ciddi ve ölümcül olabilen hastalıkların belirtilerine bakıp kendisine ağır ve tabii ki yersiz, mesnetsiz bir rahatsızlığı yakıştırmaktadırlar. Ondan sonra gelsin çoğu gereksiz ve masraflı tahliller, filmler, tetkikler…

Ayrıca bazı özel sağlık kuruluşları ve sitelerinin her belirtide tehlikeli bir hastalığı ihtimal olarak sayıp, korku salarak hastalarını artırmak istemeleri de insanların kuşku ve evhamını artırmaktadır. "Kalp ağrısı şakaya gelmez" veya "Falan yerdeki kasılma kanser belirtisi olabilir, ihmal etmeyin" ya da "Öksürüyorsanız araştırın çünkü akciğer kanseri çıkabilirsiniz" şeklinde başlayan uyarılar (!) insanları korku ve endişeye sokmaktadır.

Böylelikle internetten hastalık teşhisi arayanlar genellikle önemli olmayan sıradan yakınmaları kanser, beyin kanaması, lösemi veya AIDS gibi rahatsızlıkları kendilerinde var gibi düşünmekte ve hayatı kendilerine zehir etmektedirler.

Bir diğer husus şudur: Bilgisayarı olan herkes internet sitesi açıp yayınlayabilmektedir. Bu bilgilerin denetlenmediğini ve tuzak olabileceğini bilmek üzücüdür. Yanlış şeylere inanarak, hekimin verdiği bilgiler internetten edinilen bilgilerle tutmadığı takdirde, bazı insanların doktorlarına güvenlerini yitirmesine sebep olabilmektedir.

Yine internette, tedavisi olmayan hastalıklar için kanıtlanmamış, bazen tehlikeli olabilen 'tedavi' yöntemleri, 'bitkisel gıda takviyeleri' satan sahtekârların kurduğu bir sürü site var. Bu siteler maalesef toplumun en savunmasız ve en çaresiz kesimini avlamakta, onları madden ve manen sömürmektedir.

Kuruntulu ve endişeli kişileri ise hasta olmadıklarına inandırmak da zor olmaktadır. "Önemli bir rahatsızlığın yok, bu yakınmaların evhama bağlı" denildiğinde bu defa başka bir doktorun kapısını çalmaktadırlar.

Tabii üzüntüleri, mutsuzlukları, hayatı kendilerine gereksiz yere zehir etmeleri ayrı bir dert.

Özellikle evhamlı hastalarıma internetten hastalık araştırmayı bu yüzden yasaklarım. Çünkü saygın internet sitelerinde bile gereksiz yere korkutucu bilgilerin yer alabileceği ayrı bir problemdir.

Söz gelimi bir yerinizde ağrı var diyelim. İnternete girdiğinizde onlarca ihtimalden, tabii kanser gibi korkutucu hastalıklardan da bahsedildiğini görürsünüz. Sonra acaba soruları başlar ve evham alevlenir.

Bir de ilaçların prospektüslerini okumamalarını isterim. Çünkü orada nadir rastlanan yan etkilerin bile yazılması yasalarca mecburdur, onları kuruntu ederek kafasına takabilir, ilacı kullanmak istemeyebilir. Hâlbuki ilaçlar uzun ve neredeyse sayısız testlerden ve denemelerden geçtiklerinden zannettiklerinden çok daha güvenilirdirler.

Hastalarımıza tavsiyemiz, 'internette kendinize teşhis koyup evhamlara kapılmak yerine hekiminize güvenin' demek olacaktır.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN