Arama

İsmail Güleç
Ocak 7, 2024
Budin’in gözcüsü: Gül Baba

Seneler önce Budapeşte'ye gitmiştim. Yapmak için fırsat kolladığım iş, Gül Baba'yı ziyaret etmekti. O fırsatı bulmuş ve Gül Baba'yı ziyaret etmiştim. Yeni restore edilmişti ve bahçesine girer girmez vatan toprağına ayak basmış gibi hissetmiştik.

Aslen Merzifonlu olan Gül Baba, XVI. asırda yaşamış bir Bektaşi dervişi. Kanuni Sultan Süleyman'ın askeri cesaretlendirmek ve himem-i maneviyesinden müstefiz olmak için ettiği davet ile sefere katılmış, fethi müteakip kılınan ilk cuma günü (2 Eylül 1541) kılınan cuma namazından sonra vefat etmişti. Sultan Süleyman'ın tabutuna omuz verdiği, Ebussuud Efendi'nin cenaze namazını kıldırdığı Gül Baba, bugün türbesinin bulunduğu tepeye defnedilmişti. Rum gazilerinin manevi kumandanlarından olan Gül Baba'nın vefatından sonra mezarının üzerine türbe yaptırılmış, sonra da türbenin yanına büyük bir tekke inşa edilmişti. Budin gazileri vefat ettikçe buraya defnedilmiş, burası zamanla bir gül bahçesine dönmüştü. Zaman içinde türbenin bulunduğu yere de adını vermiş, Gül Tepe olarak söylenilmeye başlandı.

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu zamanında tekke Avusturyalılar tarafından yıktırılmış, türbe de Cizvit papazlarına tahsis edilerek kiliseye dönüştürülmüştü. Türbe asırlar sonra yeniden restore edilerek Cumhurbaşkanımızın Macaristan ziyareti esnasında açıldı. Yurt dışında yaptığı işlerle göğsümüzü kabartan ve ecdadın mirasına sahip çıkarak bizi üzülmekten ve mahcubiyetten kurtaran TİKA, bizi bir kez daha gururlandı.

TİKA güzel bir iş daha yaptı. Restorasyon ekibinde olan Yüksek Mimar Mehmet Emin Yılmaz'ın hazırladığı Gül Baba ve Osmanlı Macaristan'da Manevi Miras isimli kitabı Gül Baba'nın adına yakışır nefâsette yayınladı. Tek ciltte toplanmış iki kitaptan oluşan çalışmanın ilk cildi Gül Baba'ya ayrılmış. Gül Baba'nın biyografisi, mezarlık, gül sembolü ve Macarların Gül Babası hakkında bilgilerden sonra türbe hakkında teferruatlı malumatın yer aldığı bölüm geliyor. Bu bölümde Gül Baba türbesine yapılan restorasyonlar, hakkında yapılan çalışmalar, Gül Baba türbesinden kalan eşyalar hakkında bilgi verildikten sonra özellikle araştırmacılar için çok kıymetli belgelerin yer aldığı ekler bölümü geliyor. Sandukaya serilecek puşideden tavana asılacak avizeye, süslemesine kadar yapılmış işlere dair belgeler ile tamirata dair yazışmalar ve çizilen planlar sunulan eklerden bazıları.

İkinci kitap bir başka kıymete haiz. Bir buçuk asırlık hakimiyeti esnasında Osmanlıların Macar topraklarında bıraktıkları izi bize gösteriyor. Tespit edilen tekkeler, türbeler, şehitlikler, kitabeler ve mezar taşları resimlerle okura anlatılmış, gösterilmiş. Maalesef yüzlerce eserden günümüze kadar kalmayı başaran bir elin parmaklarından fazla değil.

Evliya Çelebi o toprakları gezip anlatmasaydı bugün bildiklerimizin önemli kısmını unutmuş olacaktık. Ekrem Hakkı Ayverdi de Evliya Çelebi'nin izinden gidip bahsettiği mekanları araması bizim için ikinci büyük şans idi. Üçüncü şans da Mehmet Emin Yılmaz oldu. Yılmaz, Ayverdi'nin külliyatında yer almayan tekke ve türbelerin de yer aldığı bu çalışma en azından şu anki bilgilerimize göre Macaristan'daki Osmanlı mirasının âdeta envanterini çıkarmış. 123 tekke, 62 türbe, 22 şehitlik tespit edilmiş. Kitabeler, mezar taşları, cami, çeşmelerle kalan mirasın sayısının çok daha fazla olduğunu öğreniyoruz.

Osmanlı Macaristan'ındaki yer isimleri listesi bize, Osmanlıların yer adlarını değiştirmediğini görmek bizi şaşırtmadı. Çünkü kendi kurdukları şehir ve kasabalar dışındaki yerlerin adlarını telaffuzunu Türkçeleştirerek kullanmak Osmanlı adeti. Böyle bir derdi olmamış ecdadın.

Kitapla birlikte verilen bir hat var. Bu hat, Mustafa Asım Küçükaşcı'nın Tâlî mahlasıyla kaleme aldığı ve Hattat Mehmet Arif Vural tarafından yazılan restorasyonun bitişine düşürülmüş bir tarih. İlk beyt miladi, ikinci beyit ise hicri tarihe düşürülmesi kıtanın diğer bir özelliği.

Mustafa Asım Küçükaşçı'nın düşürdüğü tarih şu:

Vecd-i Hakk'a beş asır önce göçen Gül Baba'nın
Açıyor gülleri hâlâ burada gönle ayan [2018]
Rûhu şâd oldu efendim yeniden Gül Baba'nın
Kondu tâc, nazlı Budin başına bir gül gibi cân [1440]"

Beş asır önce kalbine gelen coşkunluk ile Hakk'ın davetine icabet edip göçen Gül Baba'nın gülleri burada hâlâ açtığını gönül gözüyle bakanları görüyor, biliyor. Türbesinin restore edilmesi onun ruhunu şad etti. Türbenin restore edilmesi, nazlı ve güzel Budin'n başına kenarına gül iliştirilmiş bir tacın koyulması gibi oldu.

Vacd-i Hakk ile Gül Baba'nın ölümüne dair olayı, Bektaşiliğe dair nazlı, gül, tâc gibi kavramları ustalıkla kullanarak Gül Baba'nın adını zikretmeden tarikatını söyleme başarısını gösteren Mustafa Asım Küçükaşçı'yı tebrik ediyorum. Restorasyonu gerçekleştiren TİKA'nın değerli mensuplarını, planını çizen mimarından tuğlasını taşıyan işçisine kadar emeği geçenleri ve bu işleri kayda geçirerek ölümsüzleştiren Yüksek Mimar Mehmet Emin Yılmaz'ı can ü gönülden tebrik ediyorum.

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN