Arama

Ekrem Demirli
Nisan 10, 2023
Sekizinci Yılında Klasik Düşünce Okulu/KDO

Klasik Düşünce Okulu'nda (KDO) fiilen derslerin başlamasının üzerinden tam yedi yıl geçti ve bugün itibarıyla kurum sekizinci senesine girmiş oldu. Kurumun teşekkülü biraz daha önceye gidiyor. Kuruluş kararı 15 Aralık 2015'te alınmış, teknik sorunlar nedeniyle derslere başlamak birkaç ay gecikmişti. 9 Nisan 2016'da ilk dersler, Ömer Türker'in Hasan Basri'nin Kader Risalesi ve Hasan Hacak'ın İmam Şafii'nin Risale dersiyle başlamıştı. Başta tahmin etmediğimiz ölçüde teveccüh gösterdi talebeler, geniş müracaat listesinden seçimde zorlandığımızı hatırlarım. İhtiyacı karşılamak üzere dört sınıf açtık, mekan sorunu nedeniyle farklı yerlerde dersler yaptık.

Kurumun takip ettiği tedris yöntemini Halit Çelikyön "Türkçe İslam Düşüncesi" diye kaydetmişti tanıtım evrakına. Vakıa KDO okur ile metin arasındaki dil engelini kırarak düşünce tarihinin kurucu metinlerini Türkçe okumak, dikkati çeviriye ve ibareye değil, yoruma vermeye odaklandı. Bu meyanda düşünce tarihinin bütün kurucu isimleri, Platon, Aristo, Farabi, İbn Sina, Şafii, Ebu Hanife, Muhasibi başta olmak üzere filozoflar, sufiler, kelamcılar, usul bilginleri ile birlikte geniş bir yelpazede nazari düşüncenin sorunları tartışıldı.

KDO'nun kuruluş gayesi yazıyı önceleyerek okuma faaliyetini belirgin bir amaca odaklamaktı. Amacı yazmak olmayan veya yazı ile yönlendirilmeyen bir okuma faaliyetinin zihnin gelişiminde neticesi olmayacaktır. Daha önemlisi metinlerin yeniden inşa süreci yazan-okurlara ihtiyaç duyar. Bu tabirde hem yazma hem okuma faaliyetinin modern düşüncede işlenen karşılığı vardır. Yazmak elde edilmiş bilginin aktarılması esnasında başvurulan bir iletişim aracı değildir zihin için; yazmak bilginin teşekkül evresinde olmazsa olmaz kurucu unsur olarak entelektüel faaliyeti yönlendirir. Bilgi vehim veya zanlardan sıyrılarak yazmanın ayrıştırıcı niteliği sayesinde hakikatini bulur. Ülkemizin maarif sisteminde yazmak hiçbir zaman bir amaç haline gelmemiş, liseler, üniversiteler bu eksikliğin yol açtığı ciddi problemlerle malul kalmıştır. KDO yazıyı bilginin amacı değil ilkesi sayarak yola çıkmış olmakla birlikte, bu hususta kayda değer mesafe kat edemedi. Üstelik yazı ısrarı talebenin zamanla kurumdan uzaklaşmasına yol açtı.

KDO sayıları 100'e yaklaşan nazari düşüncenin kurucu metinlerini daha önce aşina olunmayan bir yöntemle okuttu. Biz hocalar için de birçok şey yeni idi ve birçok arkadaşın tabiriyle biz de 'metinleri ilk kez okuyorduk.' Geriye doğru bakınca bu okumaların en azından kayda değer bir kısmının faydalı neticeler verdiğini söylemek gerekir. Bundan daha önemlisi ise okuma yönteminin daha bilimsel bir noktaya doğru gelişme istidadının sürmüş olmasıdır. Kurumu teşkil ederken belirlediğimiz birkaç ilkeye hep bağlı kaldık:

Birincisi metinlerin Türkçe okutulmasıydı. KDO'da dersler kitaplardır, metinlerdir. Metin okuma alışkanlığı olanlar bilir, metinlerin ana dilde okunması metnin anlaşılma sürecinde belirleyici bir rol oynar. Metni başka bir dilden çevirerek okuduğunuzda veya geleneksel olarak takip edildiği yöntemle 'ibare' odaklı gittiğinizde, zihnin merakı metnin çevrilmesi esnasında gücünü yitirir, çevirinin ardına geçerek metni anlamaya dair merakı ikincilleşir. KDO 'merakı' korumak için ibare okumak yerine metne odaklanmayı bir yöntem olarak tercih etti.

İkinci ilke ise KDO'nun 'nazari metin' okuma faaliyetini amaç edinmiş olmasıdır. Özellikle ilahiyat alanında metin okuma faaliyetinin temelinde dil bilimleri ve fıkıh yer alır; buna zaman içinde başka bazı tikel bilimler eklenir. Osmanlı'dan beri medreselerin takip ettiği bu yöntem halihazırda birçok kurumda sürdürülür. KDO bütün mesaisini nazari metinlere odaklayarak bu alanda yeni bir iş yapmış oldu. Burada okutulan metinler, bütün tarih boyunca ilk kez okutulan metinler olmuş olabilir; bu durum oldukça geniş bir bilgi birikiminin ortaya çıkmasına yol açtı, bunun neticelerini zaman içinde göreceğiz.

Üçüncü ilke ise yapılan faaliyetlerin kayda alınmasıyla herkesin ulaşımına açılmasıdır. Modern dünyada bilginin üretilme tarzı değişmiştir. Kapalı kapılar ardında bir kişi ile derslerin okunmasının bir faydası yoktur artık. Dersleri herkese açarak kabiliyetli insanların bilgiye ulaşma yollarına hizmet etmek KDO'nun amaçlarından birisi oldu. Özel bir tanıtım çabası olmaksızın ilgili platformlarda KDO'nun derslerine gösterilen ilginin günbegün artması bu yaklaşımın doğruluğunu göstermektedir.

KDO nazari mirasın yanında edebiyat, dil metinleriyle ikinci bir halka oluşturmak istedi. Bu meyanda Grek, Arap edebiyatı, Türkçe'nin klasikleri halkaya dahil edilerek nazari mirasın öncesine bakmak istedik. Bu alandaki çalışmaların daha fazla olması gerekiyor. Dinler Tarihi veya hadis okumaları da bu minvalde yapılan çalışmalardı. Nihayetinde KDO normalde amaçları arasında bulunmayan dil dersleriyle ilgili ciddi bir çalışma yaparak bunları insanların hizmetine sundu.

Halihazırda KDO'nun önünde uzun ve meşakkatli bir yol görünüyor. Henüz birinci okuma listesini tamamlamış sayılmayız, metinler arasında ciddi boşluklar var. Bu süreçte nazari metin uzmanlığının ülkemizde neredeyse hiç gelişmediği ortaya çıkmış oldu. Hamaset ile yok sayma arasındaki duygusallık, bir şey yapmadan yılları tüketmeye yol açmış görünüyor. En kötüsü ise bunu kimsenin fark etmemiş veya ciddiye almamış olmasıdır. En bilinen, ismi en çok zikredilen metinlerde bile, uzmanımız yoktur. KDO'nun halihazırdaki en ciddi sorunu metin okutabilecek uzman hoca sıkıntısıdır. KDO'nun kuruluş amaçları arasında yer alan karşılaştırmalı metin okumalarındaki başarısızlık da uzman yoksunluğundan kaynaklandı.

Ülkemizde bireylerin ve kurumların 'savunma' mekanizmaları çok güçlüdür, başarmak için çalışmak yerine başarısızlığa ikna edici gerekçeler bulmaya tüketiriz mesaiyi. Mazeret dili esasta iddiasız ve cesaretsizlikle işe koyulmaktan kaynaklanır. Mesela bir kurumun ilk kez kuruluyor olması veya salt varlığını sürdürebilmiş olması başlı başına değer hatta başarı kıstası kabul edilir ülkemizde. Amaçlarını gerçekleştirebilmek için KDO'nun reddetmek zorunda olduğu ilk şey bu mazeret dili ve vasata rıza ile boş vermişlik olacaktır. KDO takipçilerine müşkülpesent olmayı, kalem ehli olmanın ayrılmaz özelliği olan "huysuzluğu" hatırlatabildiği ölçüde bu yolu yürümeye devam edecektir.

Bu meyanda iki temennimi belirtmek isterim: Birincisi KDO amaçlarını gerçekleştirebilecek gayreti göstermeye devam eder ve uzun yılar nazari metinlerin yeniden okunduğu-inşa edildiği bir platform olarak varlığını sürdürür. İkinci temennim ise "vasat" olma tehlikesinin bir ihtimal olmaktan çıkarak kadere döndüğü anda buna rıza göstermek yerine kendini feshetmesidir.

Ekrem Demirli

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN