Arama

Orta Asya’dan Balkanlar'a uzanan kültürel miras: Halı dokumacılığı ve motifleri

Tarih boyunca halı ve kilim dokumacılığı denildiğinde akla ilk olarak Türkler gelir. Göçebe hayatın bir parçası olan hayvancılıkla beraber gelişen dokumacılıkla Türkler, halı ve kilim alanında nadide eserler vermiş, yeni göç yolları ve fetihler neticesinde bu el sanatları Anadolu'ya ardından Balkanlar'a kadar taşınmıştır. Tarihe kök salmış kültürel mirasımız dokumacılıkta kullanılan renkler kadar elbette motifler de ön plana çıkar. Bunlar rastgele dokunulan motifler olmayıp her biri bir anlam taşır. Tarihe dayanan bu motiflerin anlamına gelin beraber bakalım…

Türkler ve Dokumacılık

💠 Türkler, göçebe bir millet olmaları hasebiyle uzun yıllar boyunca hayvancılıkla hemhal olurdu. Hayvanlardan elde ettikleri yünden ve bundan elde ettikleri ipler çerçevesinde dokumacılık, keçecilik ve örgücülüğü geliştirdiler.

💠 İpek, pamuk ve keten ile sonradan tanışmış olan Türkler, hayvanlardan kırptıkları yünleri temizce yıkadıktan sonra onu sopayla döver, kirmanda eğirtir ardından çıkrıkta çevirerek ip haline getirirlerdi. İplik haline getirilen yünler dokumaya geçmeden evvel bazı bitki ve madenlerden elde edilen doğal boyalarla boyanır ve kurumaları için güneşe serilirdi.

UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ DOKUMA: TAMZARA

Renklerin Cazibesi

💠 Dokumacılıkla beraber gelişen kök boya üretimi de Türklere ve kullandıkları el sanatlarındaki renklere özgün olup dünyaca tanınıyordu. Bunlardan en ünlüsü Türk kırmızısıdır ki Orta Asya'dan bu yana gelinlik her kızın çeyizinde bu renkte halılar ve kilimler muhakkak olurdu.

💠 Yine çokça kullanılan diğer bir başka renk de isminden de anlaşılacağı gibi Türk mavisi olarak bilinen turkuazdı. Mavinin en güzel tonlarından olan Turkuaz, bazı bölgelerde Firuze olarak da bilinmekte olup Türk mimarisinin vazgeçilmez renklerindendi. Mor da bolluk bereket ve asaleti temsil ettiğinden Türkler tarafından bulunmuş ve motiflerde çok kullanılmış renkler arasındaydı.

Boya Casusları

💠 Orta Çağ Avrupası'nda kırmızı, güç ve iktidarın rengi olup sadece yüksek zümre ve din adamlarınca giyilebiliyordu. Fakat Avrupalılar kiremit ve tonlarında renkler üretilebiliyor ve bunlar da çabuk soluyordu.

💠 Türklerle tanışan Avrupalılar, ticaret yollarıyla kırmızı renkli kumaşlar alsa da buna para harcamak istemeyip boyanın sırrını kendi ülkelerine taşımak istediler. Bu sebeple de Türk kırmızısının formülünü bulmaları için Osmanlı topraklarına yüzlerce boya casusu yolladılar.

OSMANLI'DA SIRADIŞI 5 CASUSLUK OLAYI

💠 Casuslar ne kadar uğraşsalar da boyanın etkin maddesini öğrenemediler. 1746 yılında Goudard, D'Haristoy, Fesquet adlı üç Fransız, Türk kırmızısını üretebilmek için Fransa'da atölye kurdular. Aynı dönemde Osmanlı ile Fransa arasında diplomatik ilişkilerin iyi olmasıyla beraber İstanbul'daki Fransız Büyükelçiliği'nin ricası üzerine Osmanlı, Edirne'den önemli boya ustalarını Fransa'ya gönderdi.

💠 Fransız girişimcilerin bin bir zorlukla ikna ettiği Müslüman boyacıların, Fransa'da boyahaneler kurmasıyla beraber Türk kırmızısı Avrupa'ya taşınmış oldu. Fransız devrimi ile Avrupa da boyahanelerin sayısı giderek artar ve çevre ülkelere de yayıldı.

Dokumacılığın Gözbebeği Halılar ve Kilimler

💠 Türkler göçebe hayat tarzı benimsedikleri için mevsime bağlı olarak yaylak ve kışlaklar adındaki mekanlarda bulunurdu. Göç zamanı geldiğinde hem taşıması kolay hem de soğuk ve sıcağa karşı korunaklı malzemelere ihtiyaçları vardı. Bu ihtiyacın doğurduğu çadırların döşenmesini ve sıcak olmasını sağlayan keçe ve halılar üretmeye başladılar.

💠 Keçe ile örtülen çadırların ardından üzerinde çeşit çeşit hikayeler işlenen halı ve kilimler, yastık yüzleri ile ev döşenirdi. Türk dünyasının vazgeçilmez ortak kültürel miraslarından olan halılar ve kilimler çeşitli işlemlerden geçerek günümüze kadar ulaştılar.

OSMANLI'DA NAKIŞ SANATI

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN