Osmanlı Devleti'nin koşucu ulakları: Peykler
Bir haberin, hızlı ve güvenli bir şekilde hedefe aktarılması, geçmişten günümüze daima önemli bir konu oldu. Bunun için kullanılan aracılar başlangıçta hayvanlardı ve at, güvencin, deve gibi canlılar haberleşmede büyük önem taşımışlardı. Ancak kısa süre sonra bu yöntemler ihtiyacı karşılamamış ve ortaya yeni bir meslek kolu çıkmıştı. Osmanlı döneminde Peykler, günde 150 kilometre koşabiliyor, koşarken besleniyor ve havadisleri hızla yerlerine ulaştırıyorlardı…
Giriş Tarihi: 22.08.2018
13:52
Güncelleme Tarihi: 22.08.2018
13:59
KIZGIN KUMLARDA ÇIPLAK AYAKLA KOŞARLARDI
Birçok aday arasından özenle seçilen Peyklerin eğitimi oldukça zor şartlar altında gerçekleştiriliyordu. Peykler, kızgın kumlarda farklı koşu biçimlerini içeren antrenmanlarla hazırlanıyorlardı.
Bunun sonucunda, ayak tabanları neredeyse bir at nalı gibi sertleşerek nasırlanıyor ve hissiz bir tabaka oluşuyordu. Yalın ayak koşular, bu zorlu sürecin önemli bir parçasıydı.
ATLI HABERCİLERDEN DAHA HIZLILARDI
İlk bakışta bu tarz bir haberleşme ağının yerine atlı bineklerin kullanılmasının daha mantıklı olduğu düşünülebilir. Ancak, Peykler uzun mesafede atlı habercilere tercih edilecek özelliklere sahiplerdir.
Uzun süreli dayanıklılık söz konusu olduğunda, koşucuların atlara karşı üstünlüğü kaynaklarda sıkça geçen bir konudur. Düzenli antrenman yapmalarının yanı sıra dayanıklılıklarını artırmaları için kendilerine has yöntemleri bulunur.
GÜNDE 150 KİLOMETRE KOŞABİLİRLERDİ
Osmanlı'da uzak yerlere acele haber götürmekle görevli Peykler, gece istirahati vermeden aralıksız koşabilirlerdi. Bu nedenle daha çabuk hedefe ulaşabiliyor ve daha güvenilir görülüyorlardı.
Günlük performansları 25-30 fersah (1 fersah=5 kilometre) olarak bilinen Peykler, İstanbul'dan Edirne'ye bir gün ve bir gecede ulaşabiliyorlardı.
NEDEN ÇINGIRAK KULLANIYORLARDI?
Koşu sürecini kapsayan tam günlük bir performans için, antrenmanlar dışında takviyelere de ihtiyaç vardı. Bunlardan biri, kemerlerine ve daha çok dizlerine bağladıkları hoş sesli çıngıraklardı.
Osmanlı Peyklerindeki çıngırakların sesi bir padişah habercisinin gelmekte olduğunu, özellikle kent içinde yolun boşaltılması için bir uyarı aracı olduğu söylenebilir. Ancak bu çıngırakların asıl amacı, durmaksızın kat edilecek mesafelerde temponun korunması ve böylece işitsel bir destek sağlamasıdır.
AĞIZLARINDA METAL KÜRE BULUNDURUYORLARDI
Peyklerin koşu esnasında performanslarını arttırmak için kullandıkları bir diğer materyal ise, ağızlarında taşıdıkları içi boş ve yüzeyi delikli olan metal kürelerdi. Bu metal küreler, düzenli burun solunumu sağlıyor ve dalaklanmayı önlüyordu.
Metal küre aynı zamanda, ağızdaki tükürük salgısının devamlılığını da sağlıyordu. Peyklerin koşu esnasında nefeslerinin kesilmemesi ya da daha rahat nefes almaları konusuyla ilişkilendiriliyor.