Arama

Şiir çizen adam: Hasan Aycın

Hasan Aycın'ın ortaya koyduğu çizimler alışık olduğumuzun çok dışında. Çizimlerine ne karikatür denilebiliyor ne de resim. Belki de herhangi bir sınıflandırmaya ya da kategoriye mahkum etmeden özgünlüğün içerisine derinleşebilmeye çalışmak olsa tek "şiar".

Şiir çizen adam: Hasan Aycın

"Yıllarca babam tedavim için uğraşmıştı. Doktorlar bu çocuğun bacaklarını keseceğiz diyorlar babama. Ve ben bunları duyuyorum. Duyduğum şeyler sadece bunlarla sınırlı değil. Bir çocuk anne ve babasının gözlerinde onların yüreğini görür. Ben babamın gözlerindeki büyük bir üzüntü görüyordum, annemin gözlerindeyse çaresizliği. "Tamam, o halde bacaklarını kesin" diyen babamın gözlerinde hüzün; "ama önce para" diyen doktorların karşısında yaşadığı büyük yıkım vardı. Mahcubiyet ve kimsesizlik… Dedeme gitmiştik, para için. Verecek parası olmayınca, "Oğlum bırak ömrü kadar yaşasın çocuk" dediğinde yaşadığı rahatlamayı gördüm babamın gözlerinde. Üzerinden dağlar kadar yük kalkmıştı adeta."

Şiir çizen adam: Hasan Aycın

MÜŞAHEDE EDİLENLERİN BİR TABLO ESERİ GİBİ KORUNMASI

Özellikle de çocukken yaşadıkları, sanatçıya mesai harcadığı alanda besleneceği bir kaynak aynı zamanda da eserlerinin neşv-ü nema bulmasını sağlayabilecek bir konum arz etmiştir.

"Çocukluğunu al ve kaç. Zira sahip olduğun tek şey odur."
(Walter Benjamin)

Şiir çizen adam: Hasan Aycın

Evinin arka bahçesinde adeta unutulduğu o yıllar boyunca yüzlerce defa güneşin batışını ve doğa ile birlikte kurduğu ilişkiyi ortak bir paydada buluşturan Aycın;

"Çocukluğumdaki tabloları ilk günkü gibi korumaya çalışıyorum. Doğal ortamda gördüklerimle anlatmaya gayret ediyorum her şeyi. Kullandığım simgeler son derece yalın; ağaçlar, kuşlar, bulutlar, taş toprak, hep o günlerden kalan canlı izlenimlerdir. Sıkışmış bir şehir hayatında büyüsem farklı bir Hasan Aycın olurdum şüphesiz."

Şiir çizen adam: Hasan Aycın

KENDİ YÜRÜYÜŞÜNÜN BİR TANIĞI

Hasan Aycın, modern tıbbın çaresiz ve umutsuz kaldığı, şifayı ise köye gelen yaşlı bir kadının hazırladığı ilaç vesilesiyle ikinci sınıfta okuluna yüreyerek gitmeye başlayacaktır.

"… Hasan Aycın'ın çizgilerini alışılmış biçimiyle birer karikatür saymak, onları hiç ihtiyacımız olmayan bir sınıflamaya kurban etmek anlamına gelir. Gerçi sanatçının sundukları arasında karikatür ölçülerine her bakımdan uyum gösteren ürünler yok değil, ama onun yaptıklarını çizgi yardımıyla çizginin dışına taşma isteği olarak değerlendirmek mümkündür. Çünkü öyle görünüyor ki Hasan Aycın'ın kalkış noktası çizgi ve çizginin imkanlarını yoklamak değil, çizginin arkasında kalmış kişi ve kişilikle bağlantıyı aramaktadır… çizgilerin sezgiye ilişkin temelleri var. Bence bir şiirin oluşumuyla Hasan Aycın'ın ak kağıt önüne oturana kadar geçen sürenin ortak nitelikleri var.

… Sezgiye doğru düğümlerinizi gevşetirseniz belki anlam sızabilir içinize." (İsmet Özel)

Şiir çizen adam: Hasan Aycın

Güldürmek için değil düşündürmek ve tefekkür ettirmek için

Aycın'ın çizgileri yerelliği arkasında bırakmış bir yerliliktir ve gelenek ile kurmuş sıkı bir bağ mevcuttur. Pergel metaforunun karşılığı akabinde bir ayağı bastığı coğrafya içerisinde sağlam temeller üzerindeyken diğer coğrafyalara da nüfuz edebilme, aynı zamanda "evrensel" olabilme imkânına sahiptir.

"Bir denge kurulabilmiş midir bilemiyorum. Tebessüm eden insan kahkaha atmaz. Kahkaha atan insana ise tebessüm ettiremezsiniz. O, gülünecek bir şey olduğunda hemen kahkahasını özgür bırakacaktır. Bu bir kişisel edep meselesidir. Ve bu edebi insanlar ailesinden alırlar. Edep ailede çocuğa verilir ve çocuk bu edeple şekillenir. Büyüdüklerinde tebessümle kahkaha arasındaki farkı göremez olurlar. Onlara derin bir çizgi gibi işlenmiştir. Zaten eğitim de ailede başlıyor. Bana göre tebessümle sınırlı kalmak, kahkahayı bastırmak lazım. Bunu kendi edebimiz açısından diyorum. Kahkahayı kendi adıma olumlu bulmuyorum. Mizah anlayışım da güldürmekten, kahkaha attırmaktan yana değil. Düşündürmekten yana. Ciddiyete çağıran bir mizah anlayışına sahibim."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN