Fotoğrafa adanmış bir ömür
"Ben gazeteciyim, fotoğrafçı değilim. Fotoğrafçı bomba patlar kaçar. Ama gazeteci peşinden gider olayı yakalamaya çalışır. Fotoğrafçı ile gazeteci arasındaki fark budur, bu farkı anlamak lazım. Fotoğrafçı düğmeye basan adam değil, iş yapan adamdır. Ben de her şeyi gazetecilik tarafından düşündüm ve bu yaşa kadar ona göre çalıştım." diyen, fotoğraflarıyla 68 yıldır zamanı durduran Ara Güler, duayen sanatçı 90 yaşında vefat etti. Tarihe ayna tutan fotoğraf kareleriyle Ara Güler kimdir sorusuna cevap verdik…
Giriş Tarihi: 18.10.2018
10:01
Güncelleme Tarihi: 18.10.2018
12:22
FİLM GİBİDİR FOTOĞRAFLARIM
Ara Güler, 16 Ağustos 1928'de İstanbul'da dünyaya geldi. Tam adı Aram Güleryan 'dır. Çocukluktan itibaren sinemadan çok etkilenen Ara Güler, lisedeyken film stüdyolarında çalıştı. Muhsin Ertuğrul'un yanında tiyatro ve oyunculuk eğitimi aldı, çünkü onun hedefi oyun yazarı olmaktı.
''Önceleri hikâye yazardım. Ama sonra fotoğrafla daha çok şey anlatabildiğimi gördüm. Benim fotoğraflarımda anlayanlar için tiyatro hala vardır. Film gibidir fotoğraflarım . Arka plan, ön plan, kompozisyon görürsün. Mana görürsün. Ben hikâyeciliği fotoğraflarda sürdürüyorum. Fotoğraf daha çok şey anlatıyor çünkü . Bir yazar sandaldaki adamı anlatır. Fotoğraf ise insanlara sandaldaki adamın arkasındaki bulutu da gösterir. ''
FİLM MAKİNESİ İLE BAŞLAYAN SERÜVEN
''Sizin evinize Ara Güler hiç gelmeyecek.
Evinizdeki ve yaşamınızdaki enstantaneleri yakalamaktan siz sorumlusunuz.''
Ara Güler'in gazeteci olmasındaki sebeplerden biri de babasının ona liseye zamanında 35 milimlik bir film makinesi ile bir fotoğraf makinesi almasıdır. Film makinesiyle başlayan bu serüven, üniversitede gazeteci olmasıyla devam etti.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu olan Güler, 1958'de Time-Life, Paris-Match ve Der Stern dergilerinin Yakın Doğu foto muhabirliği görevlerini üstlendi. 1950 yılında çektiği ilk fotoğrafı bir grubun kırdığı Gümüşsuyu'ndaki Atatürk heykelinin fotoğrafıdır.
DÜNYANIN EN İYİ YEDİ FOTOĞRAFÇISINDAN BİRİ
''Eh, makine alınmış, babası da makineye film alacak kadar para da vermiş. O zaman başlamış her şeyin fotoğrafını çekmeye. Bir kuş gördüm, klik... kedi ne güzel duruyor, klik... bu ev ne kadar güzel, klik... yağmur yağıyor, klik... güneş doğuyor, klik... güneş batıyor, klik...''
Ara Güler'i, İngiltere'de yayımlanan "Photography Annual Antalojisi" dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri olarak tanımladı . Aynı yıl Amerikan Dergi Fotoğrafçıları Derneği'ne tek Türk üye olarak kabul edilen Güler, 1962'de Almanya'da çok az fotoğrafçıya verilen "Master of Leica" unvanını kazandı.
GÖREVLİ OLARAK DÖRT SAVAŞA KATILDI
''Denizcilerin memleketi, vatanları yoktur. Anamız, babamız, yatağımız, ne bileyim her şeyimiz denizdir. Onun beşiğinde açtık gözümüzü. Sefamız da cefamız da denizdendir.''
Savaş muhabirliği de yapan Ara Güler, görevli olarak dört savaşa gitti. Katıldığı bu savaşlarda çektiği fotoğraflar dünya çapında çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlandı. Çektiği bir savaş fotoğrafı Times Dergisine kapak oldu.
PICASSO’YU ÇEKENE KADAR NELER ÇEKTİM
Ara Güler, Cannes Film Festivali sırasında kapıda bir fotoğraf çeker. Herkesin odağını toplayan birini görür. Biri geliyordu ama kimdi? 'Çelimsiz, küçük boylu, sıradan bir adam geliyordu. Bu adam Picasso'ydu' der. Picasso'nun sadece 2 kare fotoğrafını çeker.
Picasso'nun kitabının yayınlanacağını duyunca yayınevine gider. 'Ben de sizinle gelip günlük yaşamınızı çekeyim' der ve böylece Picasso'yla buluşma gerçekleştirir. Dünyaca ünlü ressam Picasso,"Sen Fransız ressam Cezanne'a benziyorsun. Senin bir resmini çizeyim" der. Picasso onu çizdikten sonra altına da imzasını atar. Ara Güler, bunun üzerine "Türkiye'de bir adet orijinal Picasso var, o da benim evde'' der.