Arama

Medeniyetler Şurası başladı

İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) Medeniyetler İttifakı Enstitüsü (MEDİT), iki yılda bir düzenlediği Medeniyetler Şurası programını, bu yıl 20-22 Ekim 2017 tarihleri arasında gerçekleştiriyor. Dün başlayan program, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın resmî açılış konuşmalarıyla devam etti.

Medeniyetler Şurası başladı
Yayınlanma Tarihi: 21.10.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 21.10.2017 18:23

İbn Haldun Üniversitesi, Medeniyetler İttifakı Enstitüsü ile Al-Furqan İslami Miras Vafkı ortaklığında bu yıl ilki kez düzenlenen "Medeniyetler Şurası" başladı. Üç gün boyunca sürecek etkinliğe, 21 ülkeden 85 akademisyen katılıyor.

Şura'da, "Din ve Medeniyet: Dinin Bir Maksadı Olarak Medeniyetin Korunması" başlığı altında "Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye'de Din ve Medeniyet", "Batı'da Din, Medeniyet ve İslam", "Afrika ve Asya'da Din ve Medeniyet" konuları masaya yatırılıyor.

Açılış konuşmalarını İHÜ Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk ve Faslı düşünür ve Uluslararası İslam Âlimleri Birliği Üyesi Prof. Dr. Taha Abdurrahman tarafından yapılan etkinlik 22 Ekim Pazar gününe kadar devam edecek. Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Şura'nın resmî açılışında bir konuşma gerçekleştirdi.

AHLAK YA DA KÜLTÜR KONULARI

Siyasi ve sosyal düşünce tarihinde hikmet, hukuk, gücün rolü ve toplumun ruhu hakkında oldukça fazla ürün verildi. Bu eserler içinde manevi ve ahlaki mevzular daha çok ahlakın ya da kültürün konuları olarak ele alınırken dinin medeniyet, bilhassa da şehir hayatı, mimarlık, sanat, ekonomi, çevre ve benzeri olgular üzerindeki etkisi göz ardı edildi. Hâlbuki din ve medeniyet her zaman güçlü bir etkileşim içerisinde oldu. Mesela her medeniyet kendi dininin ve bu medeniyetten doğan medenilik algılarının diğer medenilik ve medeniyet telakkilerinden daha üstün ve daha önemli olduğunu savundu.

MEDENİLİĞİ YARATILIŞIN BİR GAYESİ OLARAK GÖRMEK

İslam dini, medeniliği yaratılışın bir gayesi olarak görür ve tüm insanlar arasında tesis edilmesi gereken bir hedef olarak kabul eder. Fıkıh alimleri çağlar boyunca medeniliği ve içtimai, iktisadi ve siyasi boyutlarıyla iyi bir hayatın inşasını dinin maksatlarından biri olarak kabul ettiler. İslamiyet'in bir kaidesi olan "hayatın korunması" (hıfzu'n-nefs), sadece biyolojik canlılığın devamını hedeflemekle kalmaz, aynı zamanda hem bireyin hem de toplumun iyi ve mutlu bir hayat için çabalamasını da ihtar eder.

İslam alim ve filozofları bu şamil kaide uyarınca vermiş oldukları eserleriyle insanın canını ve iyi bir hayat yaşama hakkını koruyan bir medeniyet inşa etmişler. Hayatın korunması kaidesi, eğitim, tıp, iktisat, sanat, edebiyat ve şehir hayatı gibi konulardan kamu düzeninin korunması için sorumluluk ve görevlerin tanzim edilmesi ve medeniliği tesis eden ahlaki normların yerleştirilmesine kadar birçok alanda iyi bir hayatın gelişimini besleyecek olan zengin eserler verilmesini sağladılar. Diğer din ve medeniyetlerde bulunan hayatın kutsiyetine dair değerlerin de yine benzer birikimlerin oluşumuna temel katkıyı sunduğunu gözlemlemekteyiz.

Büyük İslam alimi İbn Haldun, dini medeniyetin bir direği olarak görür, peygamberleri vahiy ile gelen hikmeti akıl ile birleştirerek medeniyetleri inşa eden önderler olarak tarif eder. O medeniyetlerin oluşum sürecini açıkladığı asabiyet teorisinde meşruiyet ve ahlak oluşumunda sahip olduğu önem sebebiyle hem bedevi-göçer hem de hadari-medeni toplumlarda asabiyet gelişimini açıklarken dine büyük önem atfeder. İbn Haldun'a göre ahlaki tutarlılık ve manevi derinliğini yitiren toplumlar-medeniyetler çürüme ve çöküş hallerine doğru evrileceklerdir.

"MEDENİYETLER ARASINDA ÇATIŞMA DEĞİL İLETİŞİM İSTİYORUZ"

Programın içeriği ve amaçları hakkında konuşan Rektör Prof. Dr. Recep Şentürk, "Bütün insanlar medeniyetler çatışmasında bahsederken biz Medeniyetler Şurası ile medeniyetler arasında bir iletişim kurulması, insanlığın ortak sorunlarına iletişimle çözüm üretilmesinin yolunu açmak, buna katkı sağlamak istiyoruz. Bu tabii ki sadece akademisyenlerle olacak bir şey değil ama biz bunun önünü açmayı hedefliyoruz. Şu anda dünyamızdaki en büyük tehlike bu medeniyetlerin, dinlerin ve kültürlerin çatışması. Özellikle Orta Doğu ve Balkanlara baktığımızda bu farklılıkların doğurduğu fay hatları harekete geçmiş durumda. Bizim burada vermek istediğimiz mesaj medeniyetler arasında güzel bir iletişim organize edebilirsek medeniyetler çatışmasını ve şu anda dünyayı tehdit eden birçok çatışmayı engelleyebiliriz. Özellikle dinin medeniyetler çatışmasına bir araç olarak kullanılmaması gerektiğini mesajını vermek istiyoruz." diye konuştu.

KÜRESELLEŞEN DÜNYADA MEDENİYET

Şura'nın teması hakkında da konuşan Prof. Şentürk, "İlk senenin konusu olarak din ve medeniyet ilişkisini seçtik. Çünkü bu tartışmalı bir konu. 'Din, medeniyetin ilerlemesine engel midir?' gibi tartışmalı konular var. Bu ilişkiyi bu bağlamda somut sorunlar üzerinden ele almış olacağız. Din ve medeniyet ilişkisi çevreye, iletişime, siyasete, tıbba nasıl etki ediyor bunları konuşacağız. Geleneksel sempozyum gibi değil daha çok istişare formatında bunu gerçekleştireceğiz. Sonunda da bir bildiri yayınlayacağız. Bunu her yıl yapmayı planlıyoruz. Önümüzdeki sene konumuz 'teknoloji ve medeniyet' ilişkisi, bir sonraki yıl 'medya ve medeniyet' ilişkisi üzerine olacak. İnsanlığın ortak sorunlarına çözüm yolları geliştirme konusunda farklı medeniyetlerden önde gelen düşünürleri, karar mekanizmasında yer alan insanları bir araya getirmek istiyoruz. Çünkü küreselleşen dünyamızda artık bir medeniyetin tek başına sorunlarını çözmesi imkânsız, iş birliği zorunlu" dedi.

ERDOĞAN'DAN MEDENİYET TARİFİ

İbn Haldun Üniversitesinde Uluslararası Medeniyet Şurası'nın açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Müminin yitik malı olan ilmi aramak hepimizin başlıca vazifesidir. Kur'an-ı Kerim'de defalarca hangi ikaz yapılıyor 'Akıl etmez misiniz?' Rabbimiz böyle soruyor. Rabbimizin çağrısına uyduğumuz ölçüde medeniyetimizin yükselişinin yollarını da aydınlatmış oluruz" açıklamasında bulundu.

Medeniyetlerin şekillenmesinde 'inanç ve sosyal dayanışmanın önemine vurgu yapan Erdoğan, bunlar olmadan medeniyet olmaz, diyerek medeniymiş gibi izlenim veren Batı'yı eleştirdi.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları

MEDENİYETİMİZİN YÜKSELİŞİNİN YOLLARI

Müminin yitik malı olan ilmi aramak zaten hepimizin başlıca vazifesi. Tefekkür ise tüm bu manevi ve maddi yolları açık tutmanın, daima daha ileriye gitmenin vasıtasıdır. Medeniyetin maddi unsurları olan sanat, estetik ve kültür bu iklimde neşet eder, gelişir. Üstad ne diyor; "sanat Allah'ı aramakmış meğer." Medeniyetimizi ihya etmenin yolunu doğrudan kendimizde aramalıyız. Bunun için de aklımıza ve muhakememize sahip çıkmalıyız. Nasıl aklı ve muhakemesi olmayan insan dinen görüldüğü için mükellefiyetlerinden muaf tutuluyorsa, aklını başkasının emrine verenin de ne dini ne medeniyeti kalır, dedi.

Kur'an-ı Kerim'de bize defalarca ikaz yapılıyor, "Akletmez misiniz?" Rabbimizin çağrısına uyduğumuz ölçüde medeniyetimizin yükselişinin yolLarını da aydınlatmış oluruz.

Bugün aziz dinimizi terör örgütleri üzerinden öylesine bir yere konumlandırmaya çalışıyorlar ki böyle olmadığını anlatmaya çalışmaktan çoğu zaman hakikati ifade etmeye fırsat bulamıyoruz. Şu anda birçok insanlar çıktı, türedi. Bu türedi tipler sünneti ciddi manada tartışır hale geldiler. Bu tartışmaların özellikle ülkemizde yapılması bizler için ciddi manada bir üzüntü sebebidir. Şunu açık, net söylemek zorundayım. Hoca olmak, ahkam kesmek yetkisini kimseye vermiyor ve dolayısıyla Sevgili Peygamberimizin sünnetini tartışma yetkisini de onlara vermiyor. Bu tartışmaları açmak aslında bir neslin ifsadı anlamınadır. Ve bu nesli ifsat etme hakkını da kimse onlara vermemiştir. Kendileri de böyle bir tarzla siyasetin içerisine giremezler, girerlerse bedelini onlar da ağır öderler.

"TRUMP'IN BUNU MASAYA YATIRMASI GEREK"

Sayın Trump bana göre medeniyet olayını şekil olarak değerlendiren bir tipolojidir. Biz farklı düşünce insanlarına kapıları kapatmadık. Ama ABD'de Müslümanlar oradan kovulmanın hesapları içine mahkum edilmişse orada bir sıkıntı var demektir. Trump'ın bunu masaya yatırması lazım. ABD'ye demokrasinin beşiği deniyor. Bunun adı demokrasi olamaz. Benim 13 korumam kendi davetine gittiğim ABD'de gözaltına alma kararı çıkıyorsa ben bu ülkeye medeni demem. Beni davet edeceksin, teröristlere adeta tehditle karşı karşıya bırakacaksın, benim korumalarım tedbir alacak, hele 2 tanesi orada hiç yok, savcı bunlarla ilgili gözaltı karar verecek. Böyle adalet olur mu? İki dünya saadetini onlar için konuşmaya hiç gerek yok. Bir yerde sıkıntı var. Biz medeniyetler ittifakı anlayışının BM'de banisi olduk. Ben hala da medeniyetlerin ittifakını savunuyorum.

"BİZİM MEDENİYETİMİZDE MEDENİLİK BUDUR"

Bir şehrin Batı ölçüsüne göre medeni sayılması için yollarda aydınlatma olması, sokaklarda çamur bulunmaması gibi görünür özelliklere bakılır, hâlbuki İslam'ın ölçüsüne göre bir şehrin medeniliğinin işareti, mesela kapı kilitlemeden dışarı çıkılabilmesi, ihtiyaç sahibi herkese el uzatılması, sokak hayvanlarına dahi şefkatle davranılması demektir. Bizim medeniyetimizde medenilik budur. Fakat bu tuzağın içine biz farklı şekilde düştük. 40 kat, 100 kat bu tür binaları yapmak sizi medeni yapmıyor ama biz de bu tuzağın içine düştük, onu da söyleyeyim.

"TRUMP, BAKIYORSUNUZ MÜSLÜMANLARA TERÖRİST İFADESİNİ KULLANIYOR"

Medeniyetimizi ihya etmenin yolunu doğrudan kendimizde aramalıyız. Bunun için de aklımıza sahip çıkmalıyız. Nasıl aklı olmayan insan dinen mazur görüldüğü için mükellefiyetlerinden muaf tutuluyorsa, aklını başkasının emrine verenin de ne dini ne medeniyeti kalır.

Ülkemizin mağdurlara el uzatması da kadim medeniyetimizdendir. 5 ülke dünyanın kaderini belirliyor. Böyle bir şey olamaz. İkinci dünya savaşı geride kaldı. Bütün hadiseler güncellenirken siyasetin de güncellenmesi gerekir. 5 ülkenin kimlerden oluştuğuna baktığınızda niye orada Müslüman ülke yok. Dünyadaki tüm kıtalar orada temsil edilmiyor. Ne için Irak, Suriye çözülmüyor. Ne için Arakanlı Müslümanların sorunları çözülmüyor. İslamofobi sürekli tahkir ediyor. Trump, bakıyorsunuz Müslümanlara terörist ifadesini kullanıyor. Myanmar'da budistler Müslümanları öldürdüler. Onlar için terörist dediler mi? Yok! Niye onlar Yoga yapıyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Varsa yoksa İslami terör diyorlar. Defaatle anlatıyoruz. DEAŞ'ın İslam ile alakası olmadığını söyledik. DEAŞ'ın İslam ile alakası olmadığını söylüyoruz. Ama onlara bunu anlatamıyorsunuz ve ne yazık ki Müslümanı Müslümana onlar kırdırıyor, ücretsiz silah veriyorlar."

"TÜRKİYE BİRİNCİ SIRADA. NİYE SÖYLEMİYORSUN?"

G-20'de enteresan bir olay oldu. Trump, az gelişmiş ülkelere en çok yardım yapan biziz dedi. ABD, ilk biz ikinci İngiltere üçüncü sırada. Fakat milli gelire oranla bakarsak Türkiye birinci sırada. Niye söylemiyorsun? İşlerine gelmiyor. Nerede bir masum varsa biz oraya uzanıyoruz, bundan sonra da devam edeceğiz. Gittiğimiz her yerde halktan itibar görüyoruz, liderlerden değil.

Dünyanın farklı bölgelerinden gelen akademisyen ve katılımcıların bilgi ve görüşlerini paylaştığı Şura; 22 Ekim Pazar gününe kadar devam edecek.

Şura'nın gelecek oturumunun detayları şöyle:

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN