Kuzey Irak'ta Barzani yönetiminin düzenlediği kanunsuz referandumun yankıları sürüyor. Bölgede Kuzey Irak'ın bağımsızlığına ve orada bir Kürt devletçiğinin kurulmasına açıktan destek veren tek ülke İsrail. Kuzey Iraklı Kürtler de referandum sonrası kutlamalara ellerinde İsrail bayraklarıyla katıldılar. Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna "Kürdistan'a mı karşıyız başlıklı bugünkü yazısında bu konuya değindi. Tuna, "Parçalanmaya karşı duruşumuzu, "Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkına" karşı çıkıyormuşuz gibi "pazarlayan" algı operatörleri matine-suare işbaşında. Müstekreh bir tuzakla karşı karşıyayız; Kendilerine karşı duranları, Kur'an'a karşı duruyormuş gibi göstermek için mızraklarının ucuna Kur'an sayfalarını takmayı çağrıştırıyor." ifadelerini kullandı.
İşte o yazı:
Malumunuz, "fesat devleti İsrail", Kürdistan'ın "kurulmasını" destekliyor.
Fakat...
Kürtlere, Kürdistan'a âşık olduğundan değil.
İslam coğrafyasının en ufak bileşenlerine kadar parçalanmasını, her parçanın da birbirine düşman haline gelmesini istediği için.
Irkçı Siyonist İsrail'in, Kürdistan'a özel ilgisi mi?
Nil'den Fırat'a kadar kendilerine "vaat edilmiş topraklar" (Arzı Mev'ud) olarak vehmettikleri bölgede, Kürt nüfusunun yoğunlukta yaşamasından kaynaklanıyor.
Başka nedeni yok.
Unutulmasın ki yeryüzünde sınırları belirlenmemiş tek devlet işgalci İsrail devletidir:
Hüda Par'a yakın "Doğruhaber" gazetesi yazarlarından Mehmet Yavuz dünkü köşesinde bunların altını çizdikten sonra şöyle diyor: "Yarın öbür gün IKBY'ye rakip olarak Süleymaniye merkezli ikinci bir Kürdistan kurulacağı söylense ilk destekleyecek olan yine İsrail olacaktır."
Budur.
***
La teşbih, "Lazistan" devleti kurulsa da destekler İsrail, Pontus Rum devleti de.
Ötesini söyleyeyim...
CHP İzmir Milletvekili Ali Yiğit, "Biz Avrupalı olmaya hazırız; biz istemeyiz bunlarlayaşamayı. Gerekirse İzmir ayrılsın...' demişti ya...
Türkiye'den ayrılacak olsa İzmir'i ilk destekleyen "İsrail fesat devleti" olacaktır.
Diyeceksiniz ki...
CHP'li milletvekilinde kafa bu, İsrail desteklemiş çok mu?
Haklısınız da, mevzumuz başka.
Sadece İsrail'in değil müstevlilerin alayının tarzı hep aynıdır:
Ortadoğu'daki halkları kimi zaman mezhep kimi zaman da etnisite asabiyetiyle birbirine düşürmek, kapıştırmak, parçalamak, bölmek...
***
Gelgelelim, bu hakikati tespit etmek "işgalcilerimizden" kurtulmamıza yetmez.
Bir olmak, birlik olmak, dahası, kol kola, omuz omuza yürümek şart. Bunun için de her şeyden evvel birlikteliğimizi zevale uğratacak dil ve üsluptan kaçınmak zorundayız.
Zaten olağanüstü hassas bir dönemden geçiyoruz.
Fitneye, bölünmeye, parçalanmaya karşı duruşumuzu, "Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkına" karşı çıkıyormuşuz gibi "pazarlayan" algı operatörleri matine-suare işbaşında.
Müstekreh bir tuzakla karşı karşıyayız; sosyolojiyi zehirleyen bir tuzak.
Öyle korkunç bir fitne ki bu...
Kendilerine karşı duranları, Kur'an'a karşı duruyormuş gibi göstermek için mızraklarınınucuna Kur'an sayfalarını takmayı çağrıştırıyor.
Bu fitneye azami dikkat etmek hepimizin boynunun borcu.
ABD'nin PKK'nın Suriye koluna TIR'larca silah yardımı yapmasını ve İsrail'in gündüz gözüyle "Kürdistan" desteğini iyi okumalıyız.
Agâh olalım...
Ne şekilde olursa olsun etnisite asabiyeti, hele ki husumeti, işgale ve zillete davetiyedir.