Arama

Sultan Abdülhamid'in Cuma Selâmlığı

Türk-İslam kültürünün sayılı törenlerinden biri haline gelen Cuma Selâmlığı geleneği, Osmanlı Devletinde de asırlar boyunca uygulandı. Osmanlı Sultanları, Selâmlık merasimi için özenle hazırlanır ve merasime vaktinde gitmeye çok önem verirlerdi. O sultanlardan biri de, Sultan II. Abdülhamid’di. Abdülhamid'in Cuma Selâmlığı için Hamidiye Camii'ne girişi sırasında çekilen görüntüler, Rus arşivlerinde de yer aldı.

Sultan Abdülhamid’in Cuma Selâmlığı
Yayınlanma Tarihi: 21.9.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 21.09.2018 16:05

Osmanlı kültürünün sayılı törenlerden biri olan Cuma Selâmlıkları, Sultan Abdülhamid döneminde Hamidiye Camii'nde gerçekleşti. Abdülhamid, Selâmlığa vaktinde çıkmaya daima özen gösterirdi. Onun Yıldız Sarayı'na yaptırdığı Hamidiye Camiine girişi, Rus arşivlerinde böyle yer almıştı:


Osmanlı döneminde, padişahların cuma namazlarını kılmak üzere, merasimle camiye gitmelerine Cuma Selâmlığı adı verilirdi. Padişahlar, başta Ayasofya olmak üzere Süleymaniye, Bayezid, Sultan Ahmed ve Eyüp Sultan gibi büyük camilere merasimle gider ve cuma namazlarını eda ederlerdi.

PADİŞAHLIK VE HALİFELİK ALAMETİ

Osmanlı padişahlarının katıldıkları sayılı törenlerden biri olan Cuma Selâmlığı, padişahlığın ve halifeliğin alameti sayıldı. Osmanlı padişahlarına Anadolu Selçuklu sultanlarından geçen bu tören, çeşitli değişiklikler geçirse de, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasına kadar uygulandı.

Hükümdar ile halk arasında bütünleşme sağlayan Cuma Selâmlığı, merasim ve dini yönünün yanı sıra hukuki, sosyal ve kültürel açılardan da büyük önem taşıyordu.

SULTANIN HALK İLE BÜTÜNLEŞTİĞİ MERASİM

Cuma namazının cemaatle, güvenli bir ortamda camide kılınması ve hutbe dinlenmesinin farz olması nedeniyle Osmanlı Kanunnamelerinde Cuma namazı için ayrıca kurallar konmadı. Osmanlı padişahları, camide Cuma namazı kılma gerekliliğine hastalık ve özel durumlar olmadığı sürece uydular.

Padişah, camiye karayoluyla at üstünde ya da cami deniz kıyısında ise, saltanat kayığı ile gelirdi. Son dönem Cuma Selâmlıklarında, yabancılara cami etrafında alayı rahat seyredebilecekleri yerler ayrılmaya başlandı.

Padişah camiye gelmeden önce harem arabaları çıkardı ve Mızıka-i Hümayunun padişahın geldiğini haber veren marşı çalmasıyla tören başlamış olurdu.

HALKIN ŞİKÂYET VE TALEPLERİ DİNLENİRDİ

Caminin bahçesinde cuma namazına gelen halkın şikâyet ve taleplerini dile getirdikleri arzuhalleri olanlar, bunları havaya kaldırarak padişaha belli ederlerdi ve bu arzuhaller bir görevli tarafından toplanır, bu arada ezan okunurdu.

19'uncu yüzyıl sonlarından itibaren halkın arzuhallerini padişaha iletmesinde daha kolay bir yol benimsenmiş, arzuhalleri camide saflar arasında dolaşan padişaha bağlı görevliler toplamışlardı.

Padişaha arzuhâl ulaştırma hakkından Müslümanların dışında gayrimüslimler de yararlanır, kendi dillerinde arzuhâl verirlerdi. İstanbul halkı dışındaki şehir, kasaba ve köy halkı da bu haktan faydalanırdı.

Şeyhülislam cami kapısında padişahı karşılar, padişah içeri girince namaz başlardı. Namazı kılmak üzere camiye giren padişahla, tören sona ererdi. Cuma namazından sonra saraya dönüşte tören olmaz, sıradan bir gidişle saraya dönülürdü. Hatta Sultan Abdülhamid, dönüş yolunda atlı arabayı kendisi sürerdi.

Fikriyat

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN