Prof. Uğur Derman

Sarı Lakaplı Hattat: Yahya Fahreddin

Hat san'atı'nın büyük ı̇simleri - 74

Saç veya beniz renginden dolayı "Sarı" lakabıyla anılan Hâfız Yahya Fahreddin, Tophaneli olup baba adı Osman'dır. Semtindeki Karabaş Tekkesi'nin (şimdilerde mescid) ön tarafında -bugün hâlâ yerinde bulunan- hattat Demircikulu Yusuf Efendi'ye (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-48) âid kabri temizlerken, toprağın içinden çıkan bir kamış kalem, kendisinde hat sanatına karşı dayanılmaz bir sevgi uyandırınca, Anbârîzâde Derviş Ali'den (ö.1716) sülüs-nesih yazılarını meşk etmeye başlamış, hocasının vefatı üzerine onun damadı ve talebesi olan Hüseyin Hablî'den (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-70) öğrenimini tamamlamıştır.

Hicrî 1135 (1723) yılında icâzet alırken, Yedikuleli (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-8), Eğrikapılı (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-73) gibi üstâdların da dâhil olduğu jüride bulunan Abdullah Vefâî (ö.1729) isimli hattat, ketebe kıt'alarının hocası tarafından yazıldığını iddia etmiş, Yahya Fahreddin kıt'aları üstâdların önünde yeniden yazmağa girişirken, Yedikuleli Abdullah Efendi, Vefâî'yi jüriden çıkartıp: "Be hey çelebi! Üstâd ile şâkird (öğrenci) hattını ayırd edemez misin?" sözleriyle de alaylı gülüşmelere yol açmıştır.

Eski hat örneklerini tedkîke merakı bulunan Yahya Fahreddin -veya diğer lakabıyla: Sarı Yahya- Efendi, onbeş mushaf dışında sülüs-nesihle enfes murakkaalar yazmış, hareke ve sâir okumaya yardımcı işaretlere de özen göstermiştir.

Kendisinin, Râkım (1758-1826) öncesi celî sülüs hat anlayışıyla yazılmış taşa mahkûk eserleri de vardır: Vefa'da Âtıf Efendi Kütüphânesi'nin ve Tophâne-i Âmire'nin kitâbeleri... Ayrıca Nuruosmaniye Camii dâhiline yazılar hazırlarken, celî yazmanın humbara (havan topu mermisi) atmayı öğrenmek gibi geniş sâha gerektirdiğini, bunun için de büyük sofalı eve ihtiyaç duyduğunu söylemesi üzerine, bu samimî beyandan hoşlanan Yirmisekiz Çelebizâde Mehmed Said Paşa (ö.1761) sadrâzam olduğunda (1755) hemen böyle bir konak satın alıp Yahya Fahreddin'e armağan etmiştir. Ancak iki satırını burada yazabildiği celî sülüslerden sonra, ona yeni konağında fazla oturmak nasib olmamış, Receb 1169 (Nisan 1756) başlarında vefat ederek Eyüb civarındaki Şeyh Murad Dergâhı karşısında bulunan kabristana gömülmüştür, makberesi şimdilerde belli değildir.

Yahya Fahreddin'in burada tanıtılan mushafı hicrî 1146 (1733) tarihlidir. Zarâfetle sür'atin bir araya getirildiği bu Kitâbullâh'ın sonundaki birkaç sahifelik ferağ kaydında da hattatımız, aynı zarâfeti rıkā' hattı için gösteriyor. Müzehhibi bilinmemekle beraber, her kim ise, tezhîbiyle ve temiz işçiliğiyle mushafın güzelliğini tamamlamış. Serlevha, sȗrebaşları, mushaf gülleri âhenkli bir şekilde yerlerini bulmuşlar. Mushafın kabı da şemse, salbek, köşebendler mülemma', paftalı kenarsuyu ise alttan ayırma olmak üzere, klasik cild anlayışının göz alıcı bir örneğidir.

Resim 1: Yahya Fahreddin Efendi mushafının serlevhası.

Resim 2: Aynı mushafın iki ara sahîfesi.

Resim 3: Aynı mushafın ferağ kaydı.

Resim 4: Mushafın şemse kabı.

Prof. Uğur Derman

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.