Zekeriya Erdim

Modern zamanda okur-yazar olmak

Eskiden beri, okur-yazar olmak; her şey demek değil, ama çok şey demek. Bilgiye ulaşma ve aydınlanma yolunda; en önemli eşiklerden birini geçebilmek.

Bir başka ifadeyle; "adam olma" sürecinin ön adımlarından birisi. Kalite ve kariyer sahibi olmanın; en önemli göstergesi.

Bir zamanlar, işkal kuvvetlerinin emrivakileri ile harf inkılabı yapılmış, yani alfabemiz değiştirilmiş; bir gecede, okuma-yazma bilenlerin oranı sıfıra indirilmişti. Tarihimizle, kültürümüzle, medeniyetimizle, dinimizle, devletimizle irtibatımız kesilmiş; köklü bir millet, kütük kovuğundan çıkmış yeni yetme topluluk haline getirilmişti.

Hatta, eski alfabe ile okumaya-yazmaya devam edenler; muhtelif şekillerde cezalandırıldılar. Böylece; başlarına balyoz vurulup, hafıza kaybına uğratılmış gibi oldular.

O zamanlar; yeni alfabe ile okuma-yazma bilenler, çok zor bulunuyordu. Bulunabilenler de; iyi yerlerde, kolayca devlet memuru oluyordu.

Şimdilerde ise; devletin en üst kademeleri tarafından, millet okuma-yazma öğrenmeye teşvik ediliyor. Gerek merkezi hükümetler, gerekse yerel yönetimler tarafından yapılan organizelerle; isteyen herkese, karşılıksız eğitim hizmeti veriliyor.

Okumayı-yazmayı öğrenip, farkı fark edenlerin bir kısmı; ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim düzeylerine doğru devam ediyorlar. Örneklerden anlaşıldığına göre; bazıları, kendi çocukları yahut torunları ile aynı sınıflarda ve sıralarda okuyup, birlikte diploma almanın zevkini tadıyorlar.

Ancak, modern zamanda okur-yazar olmak; yirmi dokuz harflik alfabe ile imla kurallarını bilmek anlamına gelmiyor. Okulları bitirmek, karneleri ve diplomaları almak; artık yeterli olmuyor.

Çünkü, hayat; kesintisiz bir kalite ve kariyer yarışına dönüştü. Ayrıca, bilimin ve teknolojinin ileri seviyelere ulaşmasıyla birlikte; bizim için, yeni okuma-yazma alanları ve konuları da gelişti.

ÇOKLU DÜNYA DÜZENİ

Artık dünya; dengeleri bozacak kadar hızlı dönüyor. Zamanın akışı, zeminin kayışı; alıcı gözüyle bakıldığında bile, hayal-meyal görünüyor.

Hemen her açıdan; çok boyutlu bir çağda yaşıyoruz. Aynı zaman ve mekân dilimi içinde, birden fazla cephede; hem kovalıyor, hem kaçıyoruz.

Dünyamız büyüdükçe ve genişledikçe; ihtiyaçlarımız da artıyor ve çeşitleniyor. Çoklu dünya düzeninde; çok yanlı ve yönlü insan modeli de zaruret haline geliyor.

Ana dilimizle, iyi düzeyde okur-yazar olmanın yanında; başka dilleri de bilme ihtiyacı var. Eskiden tek başına meslek, branş, bölüm özelliği taşıyan bilgi ve beceriler; günümüz dünyasında, tamamlayıcı yahut destekleyici unsurlar olarak görülüyorlar.

Sadece kitapları, gazeteleri, dergileri okumamız, anlamamız, yorumlamamız yetmiyor; olayları, durumları, sahaları, sektörleri, algıları, imajları, tezgâhları, tuzakları, tehditleri, fırsatları da okuyup anlamamız gerekiyor. Bir sosyal medya okuyuculuğu ve yazıcılığı bile; başlı başına ve ileri düzeyde ihtisası gerektiriyor.

Elle yazarak bilgi kaynaklarını ve kanallarını çoğaltmaya göre; matbaanın icat edilmesi ve basılı materyalde seri üretime geçilmesi, büyük bir devrimdi. Fakat bilişim teknolojisinin gelişmesi sayesinde oluşan erişim kanalları ve imkânları; kısa zamanda, devrimi de devirdi.

Her birimiz için, ömür kısadan da kısa; yol uzundan da uzun gibi. Çağın gerektirdiği düzeyde okur-yazar olanlar; kişisel, kurumsal, toplumsal ve evrensel bazda gücün, imkânın sahibi.

YARININ EĞİTİMİ

Hz. Ali (r.a), annelere ve babalara yönelik bir beyanında; "Çocuklarınızı, kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin" diyor. Bu durum, yeni nesillerin eğitim ve öğretim süreçlerinde; aileden okula, okuldan topluma aynı bakış açısı ile hareket etmeyi gerektiriyor.

Ancak, çoklu dünya düzeninde; doğru bilgiye ve bilince ulaşmanın önünde, uzun ve yüksek atlamalı engeller var. Denetimden uzak erişim kanalları ve kaynakları; hakikati sulandırıyor, bulandırıyor, kirletiyor, zehirliyor, çarpıtıyor, ters yüz ediyorlar.

Okumanın ve yazmanın, yeni metot ve tekniklerle birlikte; etkili silahlardan daha etkin kullanıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Onun için; hem yarınları yakalamak, hem de hakikat bilgisini ve bilincini korumak gibi bir sorumluluk taşıyoruz.

Okullarımızın mevzuatı, müfredatı; bu anlayış ile hazırlanmalı. Her seviyeye uygun bir dil ve üslupla; hayatı ve içindekileri, doğru okuyup yazmamızı sağlayacak dersler okutulmalı.

Ayrıca; "sivil mektepler" diye tanımladığımız vakıflar, dernekler, sendikalar ve hatta siyasi partiler de planlarını, programlarını buna göre yapmalılar. Örgün ve yaygın eğitim hizmeti veren özel sektör kuruluşları; özgün projelerle, birkaç adım önden gitmeliler.

Birlikte; iyi ve ileri düzeyde okur-yazar olmalıyız. Kaderin gayrete âşık olduğu bilgisi ve bilinci ile hareket edip; istiklalimizin ve istikbalimizin inisiyatifini, kendi elimize almalıyız.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.