Biyografi Öner Fikriyat Anasayfa

II. Abdülhamid

II. Abdülhamid

  • Doğum Tarihi 31 Ağustos 1876
  • Doğum Yeri İstanbul
  • Ölüm Tarihi 27 Nisan 1909
  • Ölüm Yeri İstanbul

Abdülhamid, Osmanlı İmparatorluğu'nun 34'üncü padişahı ve 113'üncü İslam halifesidir. 1876-1909 yılları arasında 33 yıl hükümdarlık yapmıştır. Sultan Abdülaziz'in ölümünün ardından tahta geçen Sultan V. Murad'ın azledilmesi sonucu II. Abdülhamid padişah olmuştur.

Sultan Abdülmecid'in oğlu olan Abdülhamid, 21 Eylül 1842 tarihinde dünyaya gelmiştir. Annesi Tirimüjgan Sultan'dır.

II. Abdülhamid

Eğitimi

1861 yılında babası Abdülmecid'in vefatının ardından yerine amcası Abdülaziz geçti. Bu gelişmeyle ağabeyi Şehzade Murad veliahtlığa, kendisi ise tahtın ikinci varisliğine yükseldi.

Abdülhamid, çok yönlü yetiştirilen şehzadelerden biriydi. Çeşitli hocalardan Farsça, Arapça ve Fransızca gibi dil eğitiminin yanında, iki İtalyan eğitimciden musiki dersleri de aldı. Sultan biraderi Murad ile ihtişamlı bir tahsil gördü. Yabancı dil eğitimlerinin yanı sıra piyano ve Klasik Batı Musikisi eğitimlerini tamamladı.

II. Abdülhamid

Avrupa seyahati

1867 yılında Napolyon'un daveti üzerine Sultan Abdülaziz ile birlikte önce Fransa'ya ardından ise İngiltere, Belçika, Almanya, Avusturya-Macaristan'a iki haftalık seyahat yapan Abdülhamid, bu gezide Avrupa'nın yaşam tarzı, protokol yöntemleri, diplomasi, modern teknikler hakkında önemli bilgi sahibi oldu.

II. Abdülhamid

Şehzadeliği

Abdülhamid, henüz 11 yaşındayken annesi Tirimüjgan Sultan yaşamını yitirmişti.

Bu vefatın ardından bakımını, Abdülmecid'in çocuksuz eşi Piristû Kadın Efendi üstlendi. Piristû Kadın Efendi, Abdülhamid'i kendi çocuğu gibi büyüttü.

II. Abdülhamid

İlgi alanları

Şehzade Abdülhamid, diğer şehzadeler borç içindeyken tutumlu özelliğiyle çiftlik ve borsa işlerinden hatırı sayılır bir servet elde etti. Şehzadeliğinde gayet cesur ve serbestti. Kırlarda gezinmekten zevk alırdı. Ata binerdi. Hem de atların en sertine biner ve saatlerce gezerdi. Bahçelerinde kuşlar, tavuklar, hindiler besler bakımlarıyla meşgul olurdu. Sarayda ise kendine ait marangozhanesinde oymacılıkla uğraşırdı.

Gençliğinde her sabah günde beşer darbe artırarak mermeri tokatlama, yay çekme kılıç kalkan kullanma idmanları yapardı. Kılıç kullanmakta fevkalade mahirdi.

 

II. Abdülhamid

Vefatı

1918 yılı 10 Şubat'ında alışkanlığı üzere soğuk suyla aldığı duş sonrası rahatsızlanmasının ardından, kan toplanması sonucu ödemleşme ile kalp ve böbrek yetmezliği teşhisi konulan Abdülhamid, dokuz kez vücudundan kan alınmasına ve tüm çabalara karşın hayata gözlerini yummuştu. Vasiyeti üzere, göğsüne ahidname duası, yüzüne Hırka-i Saadet bezi ve siyah Kâbe örtüsü konuldu.

Hırka-i Saadet Dairesi'nden çıkarılan tabut, kapı önünde yüksek bir yere konulduktan sonra, Hamidiye Camii'nin kürsü şeyhi, etrafına bakınarak orada hazır bulunanlara "Merhumu nasıl bilirsiniz?" sorusunu yönelterek helallik aldı. Cenaze merasimi sırasında ahali, "Babamız! Bizi bırakıp nereye gidiyorsun?" diye feryat etmişlerdi.

II. Abdülhamid

Tahta çıkışı

31 Ağustos 1876'da ihan imparatorluğunun padişahı ve halifesi olarak tahta çıktı. Dünyanın en buhranlı döneminde, üç kıtaya hükmeden büyük bir imparatorluğun başına geçti.

 

II. Abdülhamid

İlk Cuma namazı

Sultan Abdülhamid, tahta çıktıktan sonraki ilk cuma namazını saltanat kayığı ile gittiği Eyüpsultan Camii'nde kıldı, selamlık töreni de burada yapıldı.

Tahta çıktıktan bir hafta sonra 7 Eylül 1876'da yapılan Kılıç Alayı ve Kılıç Kuşanma Töreni de Eyüpsultan Camisi'nde gerçekleştirildi. Eyüpsultan'a gidiş deniz yoluyla olurken halk kayıklarda ve sahillerde, tezahürat ve sevgi gösterilerinde bulundu.

II. Abdülhamid

İcraatları

Düyun-u Umumiye idaresini kurarak iki yüz elli iki milyon tutan devlet borçlarını yüz altı milyona indirdi. Memlekette büyük bir imar faaliyeti ile eğitim ve öğretim seferberliği başlattı.

33 yıllık hükümdarlığı süresince, çoğu şahsî bütçesinden olmak üzere cami, mescit, mektep, medrese, hastane, çeşme, köprü gibi toplam 1500'ü aşkın eser yaptırdı. Ülkenin dört bir yanını demiryolu ile döşedi.

 

II. Abdülhamid

Siyasi dehası

Abdülhamid Han büyük meseleler karşısında bunalan Osmanlı Devleti'ni bundan sonra dâhiyane bir siyaset, adalet ve fevkalade bir kudretle yönetti. 

Yunanlıların Girit'te isyan çıkarıp, Türkler arasında toplu katliamlar yaptırmaya başlamaları üzerine, Yunanistan'a harp ilan etti. Alman kurmaylarının altı ayda geçilemez dedikleri Termopil geçidini 24 saatte aşan Osmanlı Ordusu, Atina önüne vardı. Yunanistan'ın tamamen Osmanlı eline geçeceğini anlayan Avrupalı devletler, sulh anlaşması yapmak istediler.

Abdülhamid, dış politikada başarılı bir diplomasi yürütmüş; Batı'ya karşı dengeci, Doğu'ya karşı İslamcı politikalar izleyerek ülke içinde mutlakıyeti güçlendirmişti.

Abdülhamid, emperyalist güçler tarafından paramparça edilme kavgasına, dik durma çabası gösteren bir hükümdardı.

II. Abdülhamid

Siyonizm ile mücadelesi

Siyonizm düşüncesini yaymaya çalışan Yahudi lobisinin karşısında daha ilk günlerden dimdik durdu. 1890'lı yılların sonlarına doğru, Basel Siyonist Kongresi'nde alınan kararla, Avrupa'daki ayrımcılıktan rahatsız olan Yahudilere kucak açacak bir ülke aranıyordu. Emperyalizm ve Siyonizm kardeş olmuş, Filistin topraklarını sömürgeleştirme niyetine girmişlerdi.

Sultan Abdülhamid'e Filistin'de bir Yahudi devleti kurma teklifi götürülmüş ve Ulu Hakan'ın cevabı ise şu olmuştu: "Ben bir karış dahi toprak satamam, zira o bana değil, halkıma aittir. Onlar, bu İmparatorluğu kurup kanlarıyla mahsuldar kıldılar. Onu, bizden koparılmadan önce üzerini kanımızla bir kere daha kaplamayı biliriz." Siyonist lider Theodor Herzl hatıratında, Abdülhamid'in "Dindaşlarımızın ölüm fermanını bu göçlerin önünü açarak imzalamam asla mümkün değildir" dediğini yazmıştı.

II. Abdülhamid

31 Mart Vakası

Sultan Abdülhamid, 31 Mart Vakası olarak tarihe geçen, tahttan hâl' edildiği 13 Nisan 1909 tarihine kadar, devlet ve hilafet mührünü abdestsiz basmayacak kadar dindar bir kişiliğe sahipti.31 Mart Vakası, İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne, iktidara tam hâkim olmak ve Sultan II. Abdülhamid'i etkisiz hale getirmek için bir bahane oldu. İttihatçılar, kendilerinin sebep olduğu bu isyanın faturasını padişaha keserek "hâl" edilmesine; yani Abdülhamid'in tahttan indirilmesine karar verdiler. Ulu Hakan "dinsizlikle" suçlanarak tahttan indirildi.

 

II. Abdülhamid

Fiziksel özellikleri

Osmanlı ailesinin bütün özelliklerini taşıyordu Abdülhamid. İri burunlu, parlak ve iri gözlü idi. Soğukkanlı fakat vehimli bir mizaca sahipti. Yürürken ve otururken biraz öne doğru meylederdi.Titrek fakat kalın bir sesi vardı; çok dinler, az konuşurdu. Kendisiyle konuşanlara saygı telkin eder, herkese karşı nazik davranırdı.

 

II. Abdülhamid

Kişiliği

Hoşlanmadığı kimselere bile güler yüz gösterir ve sevmediğini belli etmezdi. Karşısındakinin duygu ve düşüncelerini sezmekte mâhirdi. Herkesin gönlünü almasını iyi bilirdi.

Fevkalâde bir zekâya ve hâfızaya sahipti. Bir kere gördüğü veya sesini işittiği kimseyi asla unutmazdı. İradesi kuvvetli, fikir ve kararlarında istiklâl sahibi, tehlike karşısında metanetli idi.

Anne ve babasının veremden ölmüş olmaları, onu genç yaşından itibaren temkinli yaşamaya sevk etmişti. Her türlü sefahatten uzak durur, sade bir hayat yaşardı.

Temiz ve itinalı giyinmenin hayatta bir intizam ifade ettiğini söylerdi.

Sultan Abdülhamid halifelik makamına yakışır iffet, haysiyet, vakar ve namus timsali bir kimse idi. Dindardı, hayır yapmasını severdi. Kan dökülmesinden asla hoşlanmazdı.

II. Abdülhamid

Alışkanlıkları

Sıhhatine itina gösterdiği için çalışma saatleri, yemek saatleri, istirahat saatleri son derece muntazamdı. Geceleri erken yatar, sabahları erken kalkardı. Saçlarını sağdan ayrılmış olarak tarardı. Hereke kumaşından kıyafetler giyerdi. Beyaz eldiven takar, arabada kılıcını bacaklarının arasına alarak ellerini üzerinde tutardı.

Ölünceye kadar her sabah ılık su ile duş yapmayı alışkanlık haline getirmişti. Jimnastiğe meraklı olup kılıç kullanma ve tabanca atmakta mâhir idi.

Çalışmayı sever ve düzenli bir program uygulardı. Devlet işlerini her şeyin üstünde tutar ve önemli haberler alındığında uykusundan dahi uyandırılmasını isterdi.

BİZE ULAŞIN