Anne Babalar Buraya

SEVGİ OZANI: AŞIK VEYSEL

Aşık Veysel'in fotoğrafına bir dergide, gazetede veya kitapta rastlamayanınız yoktur. Kafasında şapkası, elinde sazı ve üzerinde hiçbir zaman çıkarmadığı ceketi vardır. Mütevazı, alçakgönüllü bir Anadolu insanı yansır bu fotoğraf karesine.

Aşık Veysel'in döneminin teknolojisiyle cızırtılı şekilde kaydedildiği plaklardaki sesine TV'de, radyoda denk gelmeyeniniz yoktur. Bu türkülere herkes eşlik eder, herkes bu türküleri ezbere bilir. "Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece…" desem devamını getireceğinizden eminim. "Dost dost diye nicesine sarıldım." diye başlasam hemen eşlik edeceğinizden şüphem yok.

Aşık Veysel'in adına bir sohbet ortamında denk gelmeyeniniz yoktur. İsminin geçtiği her ortamda kendisinden özlemle saygıyla bahsedilir.

Peki, Aşık Veysel'i farklı yapan, âdeta milletin kalbinde "taht kurduran" bu sevgi nereden gelir, kendisine duyulan bu saygının kaynağı nedir?
Haydi, gelin onu yakından tanıyalım.

Aşık Veysel, 1894 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde hayata gözlerini açtı. 7 yaşındayken geçirdiği çiçek hastalığı nedeniyle görme yetisini kaybetti. Gözleri dış dünyaya kapandı ama bu durum ona çok zengin bir iç dünyası kazandırdı. Hayata küsmedi aksine daha çok sarıldı. Veysel 10 yaşına geldiğinde babası oyalanması için ona bir saz hediye etti. İlk saz derslerini de babasının bir arkadaşından aldı. Bu konuda oldukça yetenekliydi ve kısa sürede büyük gelişme kaydetti. 20 yaşına geldiğinde artık usta bir halk sanatçısı olmuştu. Çevre illerdeki köy düğünlerinde yazdığı şiirleri çalıyor ve söylüyordu. Sesiyle, sazı ustaca çalmasıyla, şiirleriyle büyük hayranlık uyandırıyor, aranan isimlerden biri oluyordu. O dönem düzenlenen bir şairler gecesinde tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer'in desteğiyle farklı illerde dolaşıp ozanlar arasında söylemeye başladı. Yurdun değişik yerlerinde konserler veriyor, bilinirliği gittikçe artıyordu.1940'lı yıllarda İstanbul'a giderek plaklar doldurdu. Bu plaklar elden elde Anadolu'nun her tarafına ulaştı. Geniş bir hayran kitlesine ulaştı. Aşık Veysel, dönemin en önemli kitle iletişim araçlarından olan radyoda konser verdi. Böylece meşhur oldu.

Oldukça sade bir dille yazdığı şiirlerinde "Veysel", "Sefil Veysel" ve "Veysel Şatır" gibi isimler kullandı.

Şiirlerinden oluşan türkülerinin her biri ayrı bir dünyaydı.

"Uzun İnce Bir Yoldayım" türküsüyle ömrün kısalığına vurgu yaptı.

"Dostlar Beni Hatırlasın" türküsüyle vefa ve minneti anlattı.

"Kara Toprak" türküsüyle hayatın geçiciliğini hatırlattı.

"Güzelliğin On Para Etmez" türküsüyle sevginin değerini işledi.

"Dünyada Tükenmez Murat Var İmiş" türküsünde hayatın zorluklarını yansıttı.

"Anlatmam Derdimi Dertsiz İnsana" türküsüyle dertlerini aktardı.

"Beni Hor Görme Kardeşim" türküsünde


Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben sac mıyım

….

Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum

Dizeleri vardır ki insan olmanın, sevginin, eşitliğin değerini muhteşem şekilde yansıtır.

Diğer türkülerinde yine duygulara, hayatın renklerine, tatlı-acı olaylarına yer verdi. Hayatı zorluklarla geçmesine rağmen türkülerindeki iyimserlik saygı uyandırıcıydı.

Her türküsü kendine özgüdür, orijinaldir ve benzersizdir.

Türkülerinde çok zengin bir dil ve anlatım kullanır. Allah, doğa sevgisi, gurbet, ayrılık vb. birçok konuyu türkülerinde işler. Vatan, millet, birlik ve beraberlik ile ilgili şiirleri de özellikle dikkat çekicidir.

Aşık Veysel'in türküleri daha sonra pek çok ünlü sanatçı tarafından söylenmiştir.
Müzik uzmanlarının değerlendirmesiyle "Türkülerindeki ezgilerin akılda kalıcı olması, şiirinin gücüyle birleştiğinden" herkes tarafından ezbere bilinmesini sağlamıştır.

Aşık Veysel'in en değerli arkadaşı sazıydı, onu hayatı boyunca yanından ayırmadı.

Onun hakkında bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında yüzlerce makale yayımlandı, konferanslar verildi, kitaplar yazıldı, belgeseller yapıldı, albümler kaydedildi ve anma günleri düzenlendi.

Ünlü ozan, 1973 yılında Sivas'ta 79 yaşında hayatını kaybetti.

Vefatının 50. yılı nedeniyle 2023 yılı ülkemizde "Aşık Veysel Yılı" ilan edildi. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Aşık Veysel'i 2023 yılı Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri Programı'na aldı.

O "Dostlar beni hatırlasın" dedi ama biz onu hiç unutmadık ki hatırlayalım değil mi?

Türküleri gibi insanlığı da hepimize bir miras ve her ikisini de yaşatmaya devam edeceğiz.

Büyük halk ozanı Aşık Veysel'i saygı ile anıyoruz.

🖋Metin Özdamarlar