Anne Babalar Buraya

CAHİT SITKI TARANCI KİMDİR?

"Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim,
Hiç bitmese horoz şekerim!"

🍀🍃🌿

Cahit Sıtkı, altı kardeşin en büyüğü olarak Diyarbakır'da dünyaya gelir. Köklü bir ailenin üyesi olan Tarancı, çocukluğunda kısa boylu ve nazik yapılıdır. Çocukken evin içinde oldukça neşeli, esprili ve enerjik olan Cahit Sıtkı, evin dışında daima suskun ve çekingendir. Fiziksel olarak ince ve narin yapısı yüzünden sık sık hastalanır, bu nedenle ailesi onunla sürekli ilgilenir.
Cahit Sıtkı'nın babası Bekir Bey, bütün hayallerini onun üzerinde kurar. Oğlunun vali olmasını istediği için Cahit Sıtkı'nın eğitimine çok önem verir.
Böylelikle Cahit Sıtkı, ilköğrenimine 1917 yılında başlar.
Babası onu, ilkokuldan sonra eğitimine devam etmesi için İstanbul'a yollar. Ve daha iyi eğitim görmesi için İstanbul Kadıköy'deki Saint-Joseph Lisesi'ne gönderir. O sıralarda çok başarılı bir öğrenci olan Cahit Sıtkı, eğitimine Galatasaray Lisesi'nde devam eder. Okuluyla birlikte edindiği yeni çevrede büyük bir yabancılık çeker. Ailesinin yanındaki neşeli ve enerjik hâllerini okuldayken yansıtamaz. Kendi hâlinde, içine kapanık biri olan Cahit Sıtkı, arkadaşları teneffüste oyun oynarken ağaçların altında oturur şiir ezberler. Okuldaki arkadaşlarından, öğretmenlerinden ve içinde bulunduğu çevreden sıkılır, şiir kitaplarıyla bu yalnızlığını ve mutsuzluğunu paylaşır. Ve ilk şiirlerini bu ruh hâliyle yazar.
Fakat Cahit Sıtkı, şiire ağırlık verdikçe derslerindeki başarısı azalır ve bu durum ailesinin hoşuna gitmez.
Bu dönem kız kardeşi Nihal'le bol bol mektuplaşır, yalnızlığını gidermeye çalışır.
Şiire tam olarak gönül veren Cahit Sıtkı, bundan sonraki bütün okul hayatına, hatta iş hayatına karşı hep şiiri tercih eder.
Okulunun tabii ki onu mutlu edecek bir tarafı da olur. Tüm bu sıkıntılarının aksine okulda daha sonra çok yakın arkadaşı olacak Ziya Osman Saba ile tanışır.
Hayatındaki tek isteği iyi bir şair olmaktır. Bu nedenle artık derslerinde eskisi gibi başarılı olamaz.
Yine de ailesinin, özellikle de babasının hatırı için okumaya devam etse de, 1931'de girdiği Mülkiye Mektebi'nden ikinci senenin sonunda ayrılır. Buradan sonra Yüksek Ticaret Okulu'na girer. Bu süreçte yine okulda yeterince başarı gösteremez.
Şiir dışındaki hiçbir şey onun için yeterince önemli değildir.
Ve 1933 yılında ilk şiir kitabı Ömrümde Sükût'u yayımlar, bu kitabıyla ünlenir. Şiirlerinde doğallığı ve samimiyeti benimser, taklitçilikten kaçınır.
Ünlü şiiri Otuz Beş Yaş'ta yer alan;
"Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?"
dizelerinde de aslında çok sevdiği ama kaybetmekten korktuğu hayattan bahseder. Yaşlanmak istemez, onun için bir ömür sevgiyle ve güzelliklerle yaşanmalıdır. Her zaman yaşama sevincini arayıp umutsuzluklarla dolu bir hayat sürse de:
"Kuşlar haber verdi bana kuşlar
Gelecekte bir şeyler olacak
Gün dilediğimiz gibi doğar
İnsan yüzümüz güler olacak
" diyerek yaşamın her şeye rağmen umut etmeye, gülümsemeye değer olduğunu anlatır.

🖊Selin Ceren Sarıgül