Arama

Zekeriya Erdim
Şubat 11, 2019
Oyun ve eğlence kültürü, anlayışı, yaşayışı

Geçtiğimiz günlerde, yakınlarımızdan birinin nişan merasiminde bulunduk. Yıllardır yaşadığımız sosyal ve kültürel kimlik kargaşasına; bir kez daha şahit olduk.

Yüzüklerini taktığımız gençler de aileleri de dindar, muhafazakar kimselerdi. Gördüğümüz, bildiğimiz kadarıyla; anlayış ve yaşayış olarak, helal dairesi içinde kalmayı tercih ederlerdi.

Ancak, helal dairesinin nerede başlayıp nerede bittiğini; kim, ne kadar biliyordu. Ayrıca, cenazede üzülüp ağlamak; nişanda ve düğünde gülüp eğlenmek gerekiyordu.

Önce, usulüne uygun Kur'an okuyarak ve dua ederek takıları taktılar. Sonra, erkekleri başka bir mekana çay içmeye gönderip; kadın kadına, kız kıza, eğlenmenin gereğini yaptılar.

Merasimin "Kur'an" kısmı bizdendi ama "horan" kısmı değildi. Bir alt kata kadar ulaşan popüler müzikler ve aşırı hareketli oyun havaları; birinci bölümde oluşan mistik havayı, yüz seksen derece değiştirdi.

Bu vesileyle, iç dünyamızda; gerçeklik ile geçerlilik arasında, sarkaç gibi savrulduk. Hem soruna dikkat çekmek, hem de çözüme katkıda bulunabilecek beyanlarda bulunmak amacıyla; birkaç noktanın altını çizme gereği duyduk.

Biz bu ikilemi söz, nişan, düğün programlarında; sünnet, doğum günü, evlilik yıldönümü, yılbaşı gibi anma ve kutlamalarda; açılış, uğurlama, karşılama merasimlerinde; muhtelif gerekçelerle yapılan pikniklerde, şölenlerde, şenliklerde; hatta her yıl bir ay boyunca organize edilen Ramazan etkinliklerinde yaşıyoruz. Kimilerimiz, helal dairesini iyice daraltıp kendimizi kısıtlı bir alana ve konuma hapsediyor; kimilerimiz de modaya uyup, meşru ve münasip olanın ötesine geçiyoruz.

Şüphesiz, insanların ve toplumların temel ihtiyaçları arasında; oyun ve eğlence de var. Çocuklar, gençler, yetişkinler, yaşlılar; yaşlarına, seviyelerine, konumlarına, durumlarına, kendi kültür ve medeniyet değerlerine göre oynuyorlar, gülüyorlar, eğleniyorlar.

Sonuç olarak, oyun ve eğlence kültürünün, anlayışının, yaşayışının; hem fıtri ihtiyaçlara cevap vermesi, hem de değerler sistemine dayanması gerekiyor. Bu zemini oluşturamayan ülkeler ve toplumlar; ister istemez, başka kültürlerin ve medeniyetlerin takipçisi, taklitçisi haline geliyor.

Aslında, helal dairesi keyfe kafidir; oyun ve eğlence ihtiyacı dahil, bütün ihtiyaçlara cevap verir. Ancak, ehil ve güvenilir kişiler ve kurumlar tarafından sınırlarının çizilmesi; teknik, estetik ve içerik bakımından tarifinin, tanımının yapılması; örnek ve öncü uygulamalarla gelenek haline getirilmesi gerekir.

Bunun için vakıf, dernek, şirket statüsünda birimler, kurumlar kurulabilir. Bir sektör gözüyle bakılıp, profesyonel iş yapılabilir; sosyal sorumluluk alanı kabul edilip, gönüllü hizmet verilebilir.

Biz, ilk insandan bu güne kadar gelen ve peygamberler aracılığıyla asırlar boyu tüm kavimlere tebliğ edilen tevhid dininin mensuplarıyız. Beylikler, devletler, imparatorluklar kurmuş ve üç kıta yedi denizde köklü medeniyetler oluşturmuş bir ecdadın torunlarıyız.

Tecrübe ve birikim açısından da sorunlara çözüm üretme kabiliyeti, kapasitesi bakımından da zengin bir müktesebatımız var. Dünyanın çeşitli ülkeleri ve toplumları; hayatın pek çok alanında ve konusunda, bizim geçmişimizden ve geleneğimizden ilham almışlar, alıyorlar.

Bizim, dün-bugün-yarın denklemi içinde; kaybettiğimiz değerleri geri kazanmamız, kazandığımız değerleri korumamız ve yeni değerler üretmemiz gerekir. Bunun anlamı ve açılımı; kendi köklerimiz üzerinde yükselerek, bugün dünden-yarın bugünden daha iyi olmamız ve güncelin gereğini bilmemiz, gerçeğini bulmamız demektir.

Diyanet İşleri Başkanlığı, İlahiyat Fakülteleri, sivil ilim ve irfan merkezleri bir araya gelip; imanımızın ictihadını yaparak, her türlü oyunun ve eğlencenin fıkhını belirlesinler. Ne eksik ne fazla anlayışı içinde, daraltma ve genişletme yapmadan, ifrata ve tefrite düşmeden; helal dairesinin nerede başlayıp nerede bittiğine karar versinler.

Kültür Bakanlığı, geniş kapsamlı bir tarama yaptırıp; kültür ve medeniyet tarihimizin, oyun ve eğlence geçmişini ortaya çıkarsın. Kimilerinin ana fikrini alsın, kimilerini güncelleyip bu güne aktarsın; basılı, sesli, görüntülü medya aracılığıyla tanıtımını yapsın.

Yerel yönetimler, özel bir hassasiyet gösterip; kültür merkezlerinde, örnek ve öncü uygulamalara imza atsınlar. Kültür, sanat ehli insanlarla istişare ve iş birliği içine girip; bu alana yatırım yapsınlar.

Sinema, televizyon sektörü; filmler, diziler, belgeseller üretsin. Devletin ilgili kurumları, destek fonları oluşturup; yatırımı, üretimi teşvik etsin.

İş dünyasının ileri gelenleri; sermayelerinin bir kısmını da bu alana ayırsınlar. Başta büyük şehirler olmak üzere; helal dairesi içinde, her yaş ve seviyedeki insanın ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde, oyun ve eğlence merkezleri kursunlar.

Evlerde anneler ve babalar çocuklarını, okullarda öğretmenler ve idareciler öğrencilerini; gönül rahatlığı içinde buralara yönlendirebilsinler. Aykırı anlayışlara ve yaşayışlara meyletmeden, itaat ile isyan arasında tercih yapma yoluna gitmeden; huzur ve güven içinde eğlenebilsinler.

Böylece; kelimenin tam anlamıyla düğünümüz düğün, bayramımız bayram olsun. İhtiyaçlarımız, imkanlarımız nisbetinde giderilsin; icraatlarımız, helal dairesi içinde kalsın.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN