Arama

Zekeriya Erdim
Kasım 14, 2018
Eğitimde model olma ihtiyacı

Biz biliyoruz ki, aslı arpa ya da buğday olan undan; isteğe ve ihtiyaca göre ekmek, börek, pasta, çörek, kek, gevrek yapılabilir. Aslı yün ya da pamuk olan kumaştan ise; ceket, pantolon, gömlek, yelek, palto, mont dikilebilir.

Eğitim mevzuatı ve müfredatı; aşçının elindeki "un", terzinin elindeki "kumaş" gibidir. Öğretmenler ve idareciler, kabiliyetlerine ve kapasitelerine göre; bu malzemeyi farklı şekillerde kullanabilir.

Öte yandan; hayatın bütün alanlarında ve konularında olduğu gibi, eğitim hizmetlerinde de örnek ve öncü çalışmalara ihtiyaç var. Çünkü, insanların az bir kısmı "model" olabiliyor yahut oluşturabiliyor; büyük çoğunluğu ise, onların izinden gidiyorlar.

Eskilerin dediği gibi; "marifet iltifata tâbîdir, müşterisiz meta zâyîdir". Örnek ve öncü çalışmaların oluşması, gelişmesi için; farklı denemelerin, devlet ve millet eliyle teşvik edilmesi, desteklenmesi gerekir.

GÖZETİMSİZ SINAV

Seksenli yılların ortalarında, idarecilik yaptığımız özel okulda; bir ortaokul sınıfının, haftada dört saat Türkçe dersine gidiyorduk. Sınav günlerinde, soruları dağıtıp; "kitaba ve deftere bakmak, birbirinizle bilgi paylaşıp yardımlaşmak serbest" diyerek sınıfı terk ediyorduk.

Öğretim yılı boyunca, en iyi öğrenme; işte o sınav saatinde gerçekleşiyordu. Böylece, bizim sınavlarımız; bilgiyi "ölçen" değil, "öğreten" bir süreç haline geliyordu.

Ayrıca, doğal bir şekilde; öğrenciler gene de farklı puanlar alıyorlardı. Çünkü, kendilerine tanınan sınırlı süreli özgürlük fırsatını; kabiliyet ve kapasitelerine göre, farklı şekillerde kullanıyorlardı.

Geçenlerde, katıldığı programda okulların durumunu değerlendiren Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk; bir hayalinden söz etti. "Biz, hepimiz; bir öğrenme yolculuğundayız. İsterim ki, bir okul çıksın; gözetimsiz sınav yapsın. İsterim ki, başka bir okul; eleştirel düşüncenin örneği olsun" dedi.

Anlaşılan o ki; bu temenninin birinci bölümü, birilerine cazip gelmiş. Kahramanmaraş'ta bir okul; "gözetimsiz sınav" yapmaya karar vermiş.

Umarız ve dileriz ki; bu, geçici ve göstermelik bir heves değildir ve devamı gelir. Örnek ve öncü bir çalışma kabul edilip, süreci ve sonucu sistematik bir rapora dönüştürülerek; faydası görüldükten sonra, bütün okullarda uygulanmasına karar verilir.

OYUN TEMELLİ EĞİTİM

Biz, eskiden beri; oyunun etkili bir eğitim ve öğretim aracı olabileceğini savunuyorduk. Yazılı ve sözlü beyanlarımızda; "çocuklara ve gençlere ulaşmanın, onların dünyasına girerek doğal bir biçimde etkili olmanın en kolay yolu; yaş ve dönem özelliklerine uygun oyunlardır" diyorduk.

İdarecisi olduğumuz özel okullarda; annelere ve babalara, öğretmenlere ve idarecilere, enine-boyuna anlattık. İddiamızı, itiraza gerek kalmayacak şekilde ispat için; muhtelif uygulamalar da yaptık.

Fakat, ne yazık ki; kemikleşmiş algıyı ve alışkanlığı değiştirmek, dönüştürmek mümkün olmadı. Sesimiz ve nefesimiz yetmedi; yaygın bir uygulama haline gelmedi.

Şimdilerde, eğitim camiası ile ilgili medya taraması yaparken; kayda değer bir haber bulduk. Sevinç ve heyecan içinde; yıllar önce kaybettiğimiz bir şeyi, yeniden bulmuş gibi olduk.

Samsun İl Milli Eğitim Müdürlüğü, öğretmenlere ve idarecilere yönelik hizmet içi eğitim çalışmalarında; oyunun, etkin bir öğretim metodu olarak kullanılmasına odaklanmış. Derslerin ve konuların özelliklerine göre, 25 oyun öğreterek ve o oyunların 529 yeni versiyonunu üreterek; il bazında, "oyun temelli eğitim modeli" uygulamasını başlatmış.

Şimdi onlar; "oynaya oynaya gelin çocuklar" diyecekler. Bilgiyi ve beceriyi; çaya, çorbaya, suya, süte katılmış ilaç gibi oyun içinde verecekler.

Umarız ve dileriz ki; bu uygulama da gereken ilgiyi ve desteği görsün. Samsun'da yapılan çalışmalar, yakından takip edilip; geliştirilerek, Türkiye genelinde uygulanır hale gelsin.

ÖRNEK ÇALIŞMALARA ÖDÜL

Kültür ve medeniyet geçmişimiz, devlet ve millet geleneğimiz, genetiğimiz; dünyaya ve insanlık âlemine model olabilecek örneklerle, öykülerle dolu. Çünkü, bizim yolumuz; "her yaptığını iyi yapma ve sadece iyilik için yapma" yolu.

Bu tarihi misyonun, ana unsuru insan; insanı ibra, ihya ve inşa eden süreç de eğitimdir. Hayatın bütün alanlarında ve konularda, hem bize lazım olanı bulmak, hem de dünyaya örnek ve öncü olmak için; işini iyi yapanlar, eski köye yeni adet getirip başımıza icat çıkaranlar, kelimenin bütün anlamları ve açılımları ile ödüllendirilmelidir.

Öyle teşvik edelim, öyle destekleyelim ki; öğretmenler sınıflarında, idareciler okullarında, üst yöneticiler kendi kapsama alanlarında, iyi şeyler yapma niyeti ve gayreti içine girsinler. Mevzuatı ve müfredatı azami derecede verimli kullanıp; büyüyen ve gelişen Türkiye'nin yeni, yerli, yeterli eğitim modelini oluşturabilsinler.

Batı'nın izinden gitme bataklığından kurtulup; güneşin Doğu'dan doğduğunu, bir daha gösterelim. Eğitim metotlarını, okul modellerini ithal eden değil; ihraç eden bir ülke ve toplum haline gelelim.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN