Arama

Zekeriya Erdim
Eylül 19, 2018
Karma eğitimin kaldırılması “kıyamet alâmeti” mi?

Geçen hafta, daha çok medya organları üzerinden; bir "karma eğitim" tartışması yapıldı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın olağan bir yönetmelik güncellemesi bahane edilerek; bir kaşık suda fırtınalar koparıldı.

14.06.1973 Tarihli ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 15. Maddesi; "Okullarda, kız ve erkek, karma eğitim yapılması esastır. Ancak eğitimin türüne, imkân ve zorluklara göre; bazı okullar, yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayırılabilir" diyor. Böylece; ihtiyaç halinde kızlar ya da erkekler için ayrı ayrı okullar açılabilmesine ruhsat veriyor.

Gel gör ki, Kurum Açma Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği'nin bir maddesinde; "Çok Programlı Anadolu Lisesi, Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi ve Mesleki Eğitim Merkezi'nde karma eğitim yapılır" ifadesi yer almış. Yasaya aykırı olacak şekilde; ihtiyaç halinde ayrı okul açma seçeneği ortadan kalkmış.

Bu engele takılan bazı vatandaşlar; düzeltilmesi için, idari dava açmışlar. Danıştay İdari Mahkemesi'nin 27 Haziran 2018 tarihli "yürütmenin durdurulması" kararıyla; yönetmeliğin o maddesinin iptalini sağlamışlar.

Bunun üzerine; Milli Eğitim Bakanlığı, söz konusu yönetmeliği güncellemiş. Böylece; halen yürürlükte olan Temel Eğitim Kanunu'na ve Danıştay İdare Mahkemesi'nin kararına uygun hale gelmiş.

Aman efendim, böyle fahiş bir hata nasıl olurmuş? Çağdaş, laik, demokrat ve Kemalist Türkiye'nin "karma eğitim kutsalı" üzerinde nasıl oynanır, gölgesine bile nasıl dokunulurmuş?

Ana muhalefetten, yavru muhalefetten, sözüm ona aydın ve akademisyen çevrelerden; abartılı, akla ziyan tepkiler geldi. "Karma eğitim kaldırılırsa kıyameti koparırız" cinsinden tehditler savuruldu; aba altından, yıllardır üstümüzde eskitilen o meşhur kanlı sopalar tekrar gösterildi.

Arkasından, açıklama üstüne açıklama yapan Milli Eğitim Bakanlığı; kişisel ve kurumsal olarak, "vallahi, billahi" cinsinden teyitlerle malum çevrelere teminat verdi. Kesinlikle böyle bir niyetin, gayretin, planın, programın olmadığını söyledi.

Ömrünü milletine ve memleketine adamış, Türkiye'nin normalleşmesi için verilen sosyal ve siyasal mücadelelerin içinde bulunup aktif görevler almış bir Müslüman olarak; bu manzara içimizi acıttı. Müzmin bir hastalığın şiddetli sancısını yeniden yüreğimizde hissettik; kabuk bağlamış yaralarımız tekrar kanadı.

Yahu, be Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz mahlûklar; bu milletin dininden devletine, kılığından kıyafetine, namusundan ahlakına, örfünden âdetine, dilinden alfabesine, mektebinden medresesine, camisinden tekkesine kadar dokunmadık bir şey bırakmadınız. Dar zamanda, zor zamanda "istiklal harbi" verip ölümüne direnmiş bir topluma; işgal kuvvetlerinin bile yapmadığı, yapmayacağı şeyleri yaptınız, yaptırdınız.

Biz bağrımıza taş basıp, hoş görmeyi hayat tarzı haline getirmişken; siz, daha neyin derdini, davasını güdüyorsunuz? Büyüyen ve gelişen Türkiye'nin içeride uzlaşmaya, dışarıda cümle şer güçlerle savaşmaya odaklandığı bir dönemde; "kadınlara pantolon giydirmeyi başardık ama erkeklere etek giydirmeyi başaramadık" diye mi üzülüyorsunuz?

İçkiye, kumara, fuhşa, zinaya, uyuşturucuya, mafyaya, teröre, canlı bombaya göstermediğiniz tepkiyi; dinine ve değerlerine göre yaşamaya çalışan insanlara göstermenizin sebebi, hikmeti ne? Evlilik ve aile hayatı dışında "birlikte yaşama" modasının yaygınlaştırıldığı, eşcinsellere nikâh akdi yapma hakkının bile tanındığı yahut tartışıldığı bir dünyada; karma eğitimin kaldırılma ihtimalinin "kıyamet alâmeti" gibi algılanması niye?

Osmanlı döneminde yahut Cumhuriyet tarihi içinde kurulmuş ve eğitim tarihimizin öncü kurumları konumuna oturmuş yerli ve yabancı kız okulları, erkek okulları sebebiyle; milletin bağımsızlığına zarar mı geldi, vatanın bölünmez bütünlüğü tehlikeye mi girdi? Madem ayrı eğitim seçeneği cinsiyet ayırımcılığı anlamına geliyor, çağdaşlık elden gidiyor, demokrasi sekteye uğruyorsa; laik ve Kemalist Türkiye'de Adana Erkek Lisesi, Bursa Erkek Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Bursa Kız Lisesi, Çamlıca Kız Lisesi, İzmir Kız Lisesi, Kandilli Kız Lisesi, Malatya Atatürk Kız Lisesi gibi okullar niçin yıllarca hizmet verdi ve binlerce öğrenci yetiştirdi?

Askeri okullar neden sadece erkek öğrenci aldılar? Nüfusun yarısından fazlasını oluşturan kadınlar; 2018 yılına kadar, hangi sebeple Türk Silahlı Kuvvetleri'ne alınmadılar?

Siz, işinize geldiği zaman demokrat; gelmediği zaman diktatör müsünüz? Ön yargılarınıza uyduğu zaman cingöz; uymadığı zaman bakar kör müsünüz?

Yeter artık; kanlı ve kirli ellerinizi yakamızdan çekin. Ya arınıp durularak, milletin kadim kültür ve medeniyet deryasına dalın; yahut, öykündüğünüz ve özendiğiniz bataklıklara doğru akın.

Sizin tabirinizle, Türkiye "demokratik" bir ülkeyse; biz, çocukluk yıllarında karma, gençlik yıllarında ayrı okul modelini savunuyoruz. Devlet, herkesin devletiyse, azınlıklara ve yabancı misyon mensuplarına bile eşit mesafedeyse; kız, erkek, karma seçeneklerinin üçünü birden sunsun da isteyen istediğini tercih etsin istiyoruz.

Bu daha adil ve makul değil mi? Bizim başkalarına tanıdığımız seçme hakkını, başkaları bize tanımıyorsa; bütün dünyanın kabul ettiği yahut etmiş gibi göründüğü temel haklardan ve hürriyetlerden söz edilebilir mi?

Herkes için huzurlu ve güvenli olmayan bir dünya; hiç kimse için huzurlu ve güvenli değildir. Eğer aynı gök kubbenin altında ve birlikte yaşıyorsak; ayağı ile toz kaldıranlar, ağzı ile yutmak zorunda kalacağını peşinen kabul etmelidir.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN