Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Ocak 3, 2018
Çağımızın kâbusu bunamayı önlemede evliliğin önemi

Bunama (demans) rahatsızlığı sinsi olarak başlar. Giderek bilişsel ve fonksiyonel bozukluk aşamalı bir şekilde ilerler. İlişkileri etkilediği gibi günlük yaşamı sürdürmeyi de zorlaştırır.

Demansta beynimizin yapı taşı olan nöronlar (sinir hücreleri) hasar görerek kaybedilmektedir. Sağlıklı bir yetişkin beyninde uzun dallanan uzantıları ile 100 trilyon noktaya bağlanan 100 milyar nöron vardır. Sinaps olarak adlandırılan bu bağlantı noktalarında bilgi, bir nöron tarafından salınan ve alıcı hücre tarafından tutulan küçük kimyasal paketler olarak akmaktadır. Farklı kuvvet ve tarzlarda sinyaller beyin devreleri boyunca sürekli hareket ederek hafıza, düşünce ve yeteneklerin hücresel temelini oluşturmaktadır.

Alzheimer hastalığında sinapslarda bilgi aktarımı zayıflamaya başlarken, sinapsların sayısı azalmakta ve sonunda hücreler ölmektedir. Alzheimer hastalığının ilerlediği bir beyinde hücre kaybı sebebiyle dramatik bir büzülme ve ölen ile ölmekte olan nöronlardan kaynaklanan yaygın atıklar mevcuttur.

Bunamanın erken dönem belirtileri arasında yakın dönemde yaşanmış olaylara ilişkin yakın hafıza kaybı vardır. "Anahtarlarımı nereye bıraktım?" veya " Alışverişe ne zaman gitmiştim?" gibi sorularla kendini gösteren ufak tefek olayların unutulması başlangıçta söz konusudur. Hastalık ilerledikçe hafıza (bellek) kaybı giderek ağırlaşır ve iyi bilinen yerler ve tanıdıklar, adlar karıştırılmaya başlar.

Bu karışıklığa depresyon, anksiyete ve sinirlilik eşlik eder. Birilerinin (gelini, çocukları dâhil) eşyalarını çaldığı yönünde hezeyanlarının görülmesine sık rastlanır. Hastalığın ileri aşamalarında sürekli hastane bakımı kaçınılmaz hale gelebilir. Eski ABD başkanlarından Ronald Reagan'a Alzheimer teşhisi 1980'lerde kendisi halen başkanken konulmuş ve hasta 2004 yılına kadar yaşamıştır. Bu şartlarda yaşamanın anlamlı olup olmaması bir yana, bu durumdaki bir hastanın ne kadar yaşayabileceğini göstermektedir.

Demansın ileri aşamalarında hafıza kaybının hastanın çocukları ve eşini bile tanıyamaması düzeyine varması, yalnızca hastanın değil ama yakınlarının da bu hastalık sebebiyle ne kadar çaresiz duruma düştüğünü göstermektedir.

Demansta entelektüel fonksiyonlarda yaygın bir bozulma söz konusudur. Genellikle hafıza kaybı, hesaplama güçlüğü, dikkat dağınıklığı, mizaç ve duygulanımda değişmeler, muhakeme ve soyutlama yeteneğinde bozulma, yönelim bozukluğu görülür.

Hafıza bozukluğu kuraldır. Yeni bilgileri kaydetme, depolama ve hatırlamayla ilgili belirgin bozukluk vardır. Unutkanlıklar günlük hayatla ilgili küçük konularla başlar. Sorulara cevap alma süresi uzar. Giderek yakınlarının adlarını, işlerini unutabilir, evlerini şaşırabilirler.

68 yaşındaki Ayşe teyze günlük yaptıklarını unuttuğu için getirilmişti. Çevresindekileri tanıyor, geçmiş olayları bütün canlılığıyla hatırlıyordu. Ancak yediği yemekleri, biraz önce konuştuklarını, kıldığı namazı unutuyordu. Çünkü demans başlamıştı. Demansta yakın bellek öncelikle zarar görür.

73 yaşındaki Ahmet beyi emekli maaşını defalarca çekmek istediği için getirmişlerdi. Parasını alıyor ancak unutarak ertesi gün tekrar sıraya giriyordu.

80 yaşındaki Muammer Bey ise, 75 yaşındaki eşini kıskanmaya, başka erkeklerle birlikte olduğunu söylemeye başladığı için getirilmişti. "Bunun gözü oynaşta" diyordu. Demansa girdiği anlaşılıyordu.

Demansın ilk belirtileri aldatıcı olabilir. Yorgunluğa vb. bağlanabilir. Hastalar demansın ilk belirtilerini, birtakım savunucu davranışlarla örtmeye çalışabilirler. Sözgelimi yaşını sorduğunuzda "canım yaşın ne önemi var, sen görünüşe bak" diyebilir. Yakın zamandaki bilgileri unuttuğundan, uzun uzun eski hatıralarını anlatır. Sonra hezeyanlar ortaya çıkabilir. 70 yaşındaki hasta 60 yaşındaki 40 yıllık karısını kıskanmaya, kendisini aldattığından şüphelenmeye başlayabilir. Veya sahip olduğu her şey hakkında kıskançlık geliştirir. Bir eşyasının kardeşi tarafından çalındığını iddia eder. Bazen gereksiz eşyalarla, çöplerle evini doldurabilir.

İlerlemiş demanslarda hasta, yakın aile üyelerini tanıyamaz, evinin yolunu bulamaz olur. Daha ilerlemiş durumlarda idrar ve dışkı kontrolünü kaybeder. Bu hastalar için mutlak bakım ve sosyal destek gereklidir. Bu olmadığında hayatlarını sürdüremezler.

ALZHEİMER DEMANSI

Bütün demansların yüzde 70'ini Alzheimer demansı oluşturur. 65 yaştan önce de ortaya çıkabilir. Sebebi henüz anlaşılamamıştır. Kalıtımla ilgisi vardır. Görüntüleme tekniklerinde, yaygın kortikal atrofi (beyin kabuğunda incelme) tespit edilir.

VASKÜLER DEMANS

Demansların yüzde 15'ini oluşturan vasküler (damarla ilgili) demans, tekrarlayan beyin infarktlarıyla basamak basamak ilerler. Erkeklerde daha fazladır. Hipertansiyon, kalp hastalıkları risk faktörlerdir. Yanlış beslenme, düzensiz hayat, alkol ve sigaranın hipertansiyon ve kalp hastalıkları riskini artırmasından dolayı bu kişilerin demansa yakalanma ihtimalini de yükseltir. Bu açıdan bakıldığında, vasküler demans bir ölçüde önlenebilir hastalıktır.

Demanslı hastalar aile için büyük sorundur. Genellikle birebir bakım gerekir. Hastayı bir dakika gözden uzak bıraksanız ne yapacağını bilemezsiniz. Bu hastalara bakacak özel veya resmi kurumlar yok denecek kadar azdır, bu yüzden esas görev aileye düşmektedir.

Ahmet dede 75 yaşında hızlı ilerleyen demansa girmişti ve kendisine fedakârlıkla bakan kızını devamlı gelenlere şikâyet ediyordu. İyi bakılmadığından, kötü davranıldığından yakınıyordu. Bir gün kaşla göz arasında evden kaçmış, soluğu en yakın karakolda alarak kızının kendisini öldürmek istediğini yana yakıla anlatmıştı.

YAŞ İLERLEDİKÇE ARTIYOR

Alzheimer hastalığı 50 yaşın altında nadirdir ve 65 yaşından sonra kademeli olarak sıklaşır. 60 yaşlarında olan kişilerden sadece % 1 oranında, 75 yaşlarındakilerde % 7 ve 85 yaş civarında olanlarda ise % 30 oranında demans görülüyor. 85 yaş ve üstü her 4 yaşlıdan 1'inin ve 95 yaş ve üstü kişilerin yarısının Alzheimer hastası olması beklenir. Diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, aterosklerotik serebrovasküler hastalık, obezite Alzheimer riskini artırır. Alzheimer hastalığı teşhis oranları erkeklere oranla kadınlarda daha fazladır ve düşük eğitim seviyesi olan bireylerde risk daha yüksektir.

Dünya Alzheimer Raporu 2015'e göre 3,2 saniyede bir dünyanın herhangi bir yerinde bir insan demansa yakalanıyor ve bu sayı 2050 yılına kadar üçe katlanacak. 2015 yılında dünyada 46,8 milyon demans hastası var. Bu sayının 2030 yılında 74,1 milyona, 2050'de ise 131,5 milyona çıkması bekleniyor. Tahminlere göre ülkemizde yaklaşık 350-400 bin Alzheimer hastası var.

Toplumsal ve ekonomik harcamalar yılda 818 milyar doları buluyor ve bunun üç yıl içinde bir milyar dolar daha artacağı tahmin ediliyor.

ÖNLENMESİ İÇİN ALINACAK TEDBİRLER

Görüldüğü gibi demans giderek yaygınlaşan, yakalanıldığında günlük yaşamını sürdüremez ve başkalarının ilgi ve bakımına muhtaç haline getiren, tedavisi ve geriye dönüşü olmayan ilerleyici bir rahatsızlık. Bu yüzden korunmak, demans olmayı önleyici tedbirleri almak çok önemli.

Neler yapılabileceğine gelince:

  • Orta yaşlarda şişmanlama varsa, fazla kiloları atmalı ve kilo fazlasının olmaması için özen gösterilmeli.
  • Hipertansiyona dikkat etmeli. Kan basıncı ve kolesterol normal seviyelerde olmalı.
  • Diyabeti olanlar kan şekerini kontrol ederek yüksek olmasını önlemeli.
  • Alkolden uzak durmalı. Sigara kullanmamalı.
  • Diyete dikkat etmeli. Sızma zeytinyağı, köy tereyağı, balık özellikle omega 3'ten zengin somon balığını sık yemeli. Sebze ve meyve ağırlıklı diyeti sürdürmeli.
  • Entelektüel ve zihinsel uyarıcı etkinlikler sürdürülmeli. Hayatları boyunca beyinlerini çalıştıran insanların Alzheimer hastalığına yakalanma risklerinin düşük olduğu gösterilmiş. Bu yüzden bulmaca çözmek, kitap okumak, aktüaliteyi takip etmek gibi zihinsel faaliyetler tavsiye edilir.
  • Yine sürekli yeni ve karmaşık bilgiler öğrenmek çok yararlıdır.
  • Düzenli fiziksel egzersiz yapmalı. Bunun için yürüyüş, bisiklete binme, yüzme, hafif kondisyonlu idman gibi sporlar uygundur.
  • Sosyal olmak, insanlarla iletişime girmek fayda verir.

EVLİLİK DEMANSI ÖNLÜYOR

Şimdiye kadar bu tedbirler öneriliyordu. Bizim esas vurgulayacağımız ise evli olmanın öneminin anlaşılması ve son araştırmalarda evliliğin demansın önlenmesinde oldukça etkili olduğudur. Londra Üniversitesi'nin (UCL) 800 bin kişiyi inceleyerek yaptığı geniş araştırma sonuçları yenilerde açıklandı ve evli olmanın bunama riskini oldukça azalttığı ifade edildi.

Çiftler arasındaki sosyal etkileşimin artması, akıl sağlığını bunama gibi rahatsızlıklara karşı korumakta etkili olduğu görüldü. Evlilikte eşler birbirlerine sosyal destek sağladıkları gibi hayatın problemlerinin ve ekonomik yükünün eşler arasında paylaşılması zihinsel ve fiziksel sağlığı kuvvetlendirerek bunama riskini düşürüyor.

Araştırmacılar, "Çünkü evli insanlar bekârlara göre daha sağlıklı yaşam tarzlarına sahiptirler ve daha sosyaldirler. Yine evli olanlar mali açıdan daha iyi durumdadırlar. Ayrıca birbirlerinin sağlıklarına dikkat etmeleri konusunda destek verirler. Bu yüzden evli kişilerde bunama daha az görülür" demektedirler.

Evliliğin çiftleri daha mutlu ettiği, hayattan daha fazla doyum aldıkları, ekonomik güvencelerinin daha yüksek olduğu, evlat sevgisini tattırdığı ve kendilerine güvenin daha çok olduğu biliniyordu. Şimdi ise bunamayı önlemede de etkili olduğu anlaşıldı. Bekârlara duyurulur.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN