Arama

Prof. Dr. Mücahit Öztürk
Kasım 25, 2017

Ekranın cazibesi 7'den 77'ye hepimizi çok kolay elde etti. Önce televizyonla başladı bu süreç. Bilgisayar teknolojisinin gelişmesi ve internetin devreye girmesiyle de TV'nin pabucu kolayca dama atıldı. Hükmedebildiği bir ekranla baş başa olmak ve tuşların ucundaki hayat herkesin daha fazla hoşuna gitti. 2 yaşında bir bebek dahi minik parmaklarıyla hâkim olabildiği bu ekranda kendine bir şeyler bulabildi. Bu hızlı değişim kültürleri ne olursa olsun insanların sosyal yaşamında radikal değişikliklere yol açtı. Bebekler ve çocuklar anne babasından daha çok ekrana bakmaya başladılar. Ağladığında, huzursuz olduğunda susturucu olarak kullanıldı ekran. Bu iş anne babaların ya da bebeğe bakım veren kişilerin de işine de geldi. Çocukla zaman geçirmek, oyun oynamak, sohbet etmek çaba gerektiren eylemler idi. Zihni ve bedeni yorgun anne babaların kurtarıcısı oldu akıllı telefon ve tabletler. Çocuk ağladıkça eline bu aletler verildi, ellinden alınınca çocuk ağladı, sussun diye tekrar verildi. Bu döngü teknoloji bağımlılığının temellerinin atılmasında en büyük rolü oynadı aslında.

Haberleşme imkânları arttıkça daha fazlasını istemeye başladı insanoğlu. Her an haber alma ve haber verme çılgınlığı oluştu. Grup olarak sohbet yapmak neredeyse imkânsız hale geldi. Kafe veya restoranlarda şu görüntülere alıştık artık. Masa başındaki herkes elinde akıllı telefon ve ekranla meşgul oluyor ara sıra da göz teması kurmadan konuşuyorlar. Haberlere bakıyor, mesajlarını okuyor, mesaj gönderiyorlar.

Sürekli çevrimiçi olma isteği, gerçekte insanın ne kadar iletişime aç, kendinden bahsetme ve ne yaptığını başkalarına anlatma ihtiyacının da ne kadar fazla olduğunun bir göstergesi aslında. Bu durum öyle garip bir hal aldı ki, aynı mekânda olan ancak ekran üzerinden iletişimi daha çok tercih eden gruplar oluştu. En sevdiği oyuncaklarıyla oynamaz, sokağa çıkmaz oldu çocuklar. Bir araya gelmelerine gerek kalmadan çevrimiçi olarak ekran başında oynamaya başladılar. Duygusal paylaşımları azaldı, öfkeleri arttı. Mesajla, yazarak ama eksik yazarak iletişimi tercih etmeye başladılar. Sözcüklerle kendilerini ifade edemez oldular.

Gerçekten hayatı çok kolaylaştırdı iletişimde kullandığımız teknolojik aletler. Henüz tam olarak hissedip, fark etmesek de eğer bilinçli bir kullanım olmaz ise bu kolaylığın getirdiklerinden çok, götürdüklerinin daha fazla olduğu bir gerçek. Bebeklik dönemimden başlayan iletişim bozuklukları, kendini ifade etme ve çözüm üretme becerilerinin gelişmesinde gerilik, kas kullanımı ve motor becerilerde eksiklikler en erken dönemde gözlenen olumsuz etkilerin başında geliyor.

Dünyanın henüz fark etmediği bir tehlike "Teknoloji Bağımlılığı." Özellikle çocukları bekleyen tehlikeler. Bu düzeyde teknolojiyle içe içe olan bir neslin, hangi doğal gelişim başmaklarını sorunlu yaşayacakları, hangi insani değerleri öğrenemeden yetişecekleri, henüz ilgisini çekebilmiş değil dünya kamuoyunun. Bu konuda çalışan bilim adamları ise seslerini fazla duyuramıyorlar. Ülkemizde ise teknolojinin bilinçli kullanımına yönelik farkındalık oluşturma çabaları çok daha aktif. Birçok ülkede gündeme dahi gelmemiş bu konuda, "Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresi" nin dördüncüsü Yeşilay'ın önderliğinde düzenleniyor. Bu kongrede, teknoloji kullanımının insan yaşamına olumsuz etkileri, teknoloji kullanımı ile ortaya çıkan yeni sorunlar ve teknolojiye bağımlı olmadan nasıl yaşanır gibi konular tartışılacak. Farklı ülkelerden bilim adamları, bilinçli akıllı telefon kullanımı, çocukların teknolojiyi bilinçli kullanmasında ebeveynin rolü, zararlı teknoloji kullanımının çocuğun gelişim evreleri üzerine olumsuz etkileri, teknoloji bağımlılığının tedavisi gibi çok farklı konularda bilgilerini paylaşacaklar.

Prof. Dr. Mücahit Öztürk

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN