Arama

Prof. Dr. Atilla Arkan
Eylül 3, 2019
Suriye sorunu, Suriyeliler ve Göçmen Sorunu: Sosyal-Kültürel Boyut

Suriyeli göçmenler konusunun sosyal-kültürel boyutunun diğer önemli başlıkları evlilik, çalışma hayatı ve eğitim konularıdır.

  1. Evlilikler

Çok eşliliğin örfen yaygın olduğu Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde, Suriyeli göçü ile beraber, Suriyeli kadınlarla evliliklerin arttığı gözlenmektedir. Arap kökenli vatandaşlarımızın yaygın olduğu Urfa, Mardin gibi illerimizde bu tür evliliklerin daha fazla olduğu bilinmektedir. Bu durum özellikle yerli kadınlarda tepkiye neden olmaktadır.

Suriyeli göçmenlerin Türkiye'de daha uzun kalması doğal olarak Suriye kökenliler ile evlilikleri daha da artıracaktır.

  1. Çalışma Hayatı

Suriyeli göçmenlerin çalışma hayatındaki durumları ile ilgili olarak, Türk toplumunun sınıfsal katmanları arasında büyük algı farklılıkları vardır.

Tekstil, tarım, hizmet sektörü ve üretim sanayilerinde emek yoğun insan kaynağına ihtiyaç duyan sektörlerdeki müteşebbisler ve iş adamları Suriyelilerin çalışma hayatında bulunmalarından genel olarak memnundurlar. Memnun iş adamları Suriyelilerin çalışmada yavaş oldukları, pratik olmadıkları gibi ön yargılarına sahiptirler. Oysa bu durum iş adamalarının Suriyelilerin daha önceki toplumsal yaşamlarına dair bir tecrübe ve bilgi sahibi olmamaları ve Suriyelilerin Türkçe iletişimde hala zorluklar yaşamalarından kaynaklanmaktadır. Ayrıca Suriyelilerin kendi mahallerinde yaşamasına sıcak bakmamaktadırlar. Bu ise çalışma hayatında sosyal-kültürel ön yargıların aşılması için ne kadar çabaya ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Türk toplumunun alt ve orta kesimleri ise özellikle ekonomik daralma ile beraber iş bulma imkanları ve devletin sosyal yardımları bakımından Suriyelileri ortak, tehdit veya risk olarak görmektedir. Bu nedenle devletin ilgili kurumlarının veriye dayalı olarak iş piyasalarında ve çalışma hayatında düzenlemeler yapması gerekmektedir. Özellikle etkili bir iskan politikasına ihtiyaç bulunmaktadır. Tarımda, hayvancılıkta, tekstilde, imalat sektörlerinde ve diğer kollarda illerin eleman eksikliği tespit edilmeli ve Suriyelilerin donanımlarına göre bu illerde iskanı sağlanmalıdır. Böylelikle çatışma durumları da en aza inebilir.

Çalışma hayatında da kültürel farklılıklardan kaynaklanan ön yargılar kendisini göstermektedir. Suriyelilerin ise sosyal uyumları için özellikle dil, meslek eğitimi, takiben istihdam ve yerel yönetimlerin yapacağı beraber yaşama programlarına ihtiyaç duydukları söylenebilir.

Eğitim

Eğitim kurumları, çocuk ve gençlerin yeni katıldıkları topluma uyum sağlamaya çalıştıkları ilk kurumlardır. Göçmenlerin kendi anadillerini unutmaması için eğitimin; anadil öğretimi, kariyer planlaması ve sosyo-psikolojik destek mekanizmalarını da içeren üçlü bir yapıda kurgulanması önemlidir. Göçmenlerin özellikle ilk iki kuşakta çift dilli kalabilmesi çocuğun kendi ailesinden kopmaması ve sosyal uyum için son derece önemlidir. Eğitim, göçmen çocukların okul çevresinde akran gruplarıyla geliştirdikleri ilişkiler sayesinde, toplum yapısı içinde sosyal ve psikolojik dirençlerinin arttırılmasına, kendilerine uygun olan eğitim fırsatlarına erişimine ve iş piyasalarına ulaşmaya büyük katkı sağlamaktadır. Eğitim kurumları, çocukların yeni göç ettikleri toplumsal yapıya uyum sağlamalarında katalizör olmakta ve göçmen gençlerin ve ailelerinin uyumunu kolaylaştırmaktadır. Suriyeli göçmenler, Türk eğitim sistemine dahil olarak ebeveynlerinin de ekonomik ve sosyal yaşama katılımını kolaylaştırmaktadır. Türkiye bu noktada ciddi adımlar atmaktadır. Daha sonraki bir aşama olarak bu noktada okulların göçmen çocuklarının ve gençlerin ihtiyaçlarını tespit etmek için bir izleme ve değerlendirme mekanizması inşası çok önemlidir. Bu aynı zamanda okul kültürünün gelişimi için yeni kurumların inşasını gerektirmektedir.

Ortaöğretim sürecinde Suriyeli gençlerin gönüllü eğitim programları dil gelişimi, sosyal uyum ve liderlik becerilerinin gelişimi bakımından hayati önemdedir. Yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının bu noktada hizmet türleri üretebilmesi gerekmektedir. Yapılan araştırmalarda, okul dışı gönüllü aktivitelerde yer alan gençlerin suça bulaşma eğilimlerinin; bu gönüllü faaliyetlere katılmayanlara göre daha düşük olduğu tespit edilmiştir.

Suriyeli göçmenlerin eğitimi konusunda, öğretmen ve okul yöneticilerinin mevcut alışkanlıklarını değiştirmeleri gerekeceği ve kapsayıcı/kuşatıcı öğretim yöntemlerini daha etkili kullanmak durumunda kalacakları ortadadır. Milli Eğitim Bakanlığının bu noktadaki en önemli ve zorlu görevi bu süreçleri denetlemek, yeni mekanizmalar kurmak, yeni rolleri tanımlamak, süreçleri desteklemek ve liderlik yapmak olacaktır.

Prof. Dr. Atilla Arkan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN