Arama

Prof. Dr. Atilla Arkan
Ağustos 30, 2019
Şiddet ve kadına şiddet - II

Şiddeti doğuran sebepleri bireyin psikolojisi, aile ve eğitim boyutlarından çözümlemiştik. Eğitim, devlet ile toplum ve medya boyutlarından incelemeye devam edebiliriz.

Eğitim sistemi açısından şiddeti doğuran sebepler:

  • Eğitim sisteminin çocuklarda yeni toplumsal düzenlere uygun tutum, davranış ve alışkanlıklar geliştirmekte yetersizliği (eğitim sisteminin okul sürecini, ağırlıklı olarak sadece akademik başarı olarak görmesi),
  • Eğitim sürecinde şiddetin karşılığı olarak tezahür eden "zorbalık"ın davranış boyutunda yeterince işlenememesi (okulda öğrencilere zorba olmamanın ve zorbalara karşı nasıl tavır alınması gerektiğinin, zorbalarla nasıl mücadele edilmesi gerektiğinin öğretilememesi).
  • Zorbalık toplumsal şiddetin, ana okulundan üniversiteye kadar eğitim sürecindeki adıdır. Zorbalık güçlü ve kuvvetli öğrencinin kendi fayda ve zevki için güçsüz öğrenciye zarar verici fiziksel, psikolojik, sosyal veya sözel taciz, saldırı ve davranışlarda bulunmasıdır. Kasıt, zorbalık fiilinin sürekli tekrarlanması, organize olması ve taraflar arasında açık bir dengesizliğin olması zorbalığı diğer davranışlardan ayırır. Eğitim sürecinde zorba davranışların tespit edilip izale edilmesi gerekir. Aksi takdirde gerçek hayatta çok farklı formlarda toplumsal şiddet olarak ortaya çıkar.
  • Okul kültürünün zorbalık eğitiminde yetersiz kalması (öğretmen ve okul yöneticilerinin okuldaki şiddet olan zorbalık olgusu hakkında yeterince donanımlı olmaması. Türkiye'de maalesef öncelik akademik başarıdır).
  • Okul, zorbalık eğilimi olan çocukları fark ettiğinde, öğrencinin öğretmenleri ve psikolojik danışma veya rehberlik hocasıyla süreçlere yapıcı katkıda bulunamadığında zorbalık kökleşmektedir.
  • öğretmenler zorbalığı teorik anlatmak yerine, her bir olay üzerinden ısrarla analiz edip doğrusunu uygulamalı göstermediği müddetçe zorbalık yaygınlaşmaktadır.
  • Grup aidiyeti duygusu genç öğrenciler için çok önemli bir zorbalık yapma motifidir. Okul yönetiminin okul içi gruplaşmalara zorbalık açısından tedbir almaması zorbalığı yaygınlaştırır.
  • Okul yönetiminin belli eşikleri aşan zorbalıklara karşı öğrenci ve aileye yönelik yaptırım setlerini tutarlı bir şekilde uygulamadığında zorbalık yaygınlaşıp kökleşmektedir. Yaptırımlar doğal olarak bölgeden bölgeye değişebilir. Fakat özü zorbalığın yaptırımsız kalmamasıdır. Aksi takdirde zorbalığın her kabullenişte, örtülü olarak öğrenciye zorbalığın işe yaradığı mesajı verilmektedir.
  • Zorbalık köklerini ailede bulduğundan, zorba davranışları olan çocuklar fark edildiğinde; okul, öğrencinin ailesiyle iletişime geçmediğinde ve kök sebepleri diğer kurumlarla (belediye, sosyal hizmetli, psikolojik danışman gibi) ortaklaşa çözemediğinde zorbalık kökleşir.

Devlet ve toplum açısından şiddeti doğuran sebepler:

  • Toplumsal düzenin çözülmesi ve yeni toplumsal düzenlerin inşasında zaaflar bulunması,
  • Var olan devlet kurumlarının artık yeterli gelememesi,
  • Değerler sisteminin süreklilik içinde yenilenememesi,
  • Yeni toplumsal düzeni mümkün kılacak şekilde dini bilgilerin yeterince yorumlanamaması,
  • İhtiyaç duyulan yeni kurumların inşa edilememesi.

Medya ve iletişim ağlarının (görsel, sözlü, yazılı ve sanal) şiddet olgusuna yönelik önemi:

  • Medya ve iletişim ağları sahip olduğu imkân ve güç sebebiyle hem sorunun parçası veya çözümün bir parçasıdır,
  • Medya ve iletişim ağları aşırı şiddet sergileyerek şiddeti özendirmemelidir,
  • Medya ve iletişim ağları şiddeti çözüm yolu, onur gösterisi ve namusu koruma çabası olarak sunmamalıdır,
  • Medya dizi ve filmlerde, sorunların çözümünde şiddetin olmadığı olumlu çözüm yollarını kahramanlar üzerinden sunabilmelidir,
  • Şiddeti uygulayan kişilerin başlarına gelen olumsuz sonuçlar çarpıcı bir şekilde sunulabilmelidir,
  • RTÜK'ün medya ve iletişim ağlarına yönelik, evrensel tecrübeyi de içeren, şiddeti engelleyici bir düzenleme yapması çok faydalı olacaktır.

Toplumdaki şiddet tüm bu sebeplerin farklı şekillerde dışa vurumudur. Şiddetin azalması, şiddete karşı cezalandırma mekanizmasından daha çok, şiddeti doğuran sebeplerin ortadan kaldırılmasına bağlıdır.

Hukuk caydırıcılık bakımından sebeplere değil sonuçlara bakar. İdam cezası adalet duygusu bakımından ve toplumun taleplerini karşılamak bakımından önemlidir. Fakat evrensel tecrübe ve literatür, idam cezasının caydırıcılık bakımından önemli bir değişiklik oluşturmadığını göstermektedir. Bu nedenle şiddeti oluşturan sebeplere yönelik hukuki düzenlemeler daha etkili olabilir. Hukuk toplumsal yaşam pratiklerimiz ve ahlak denizinin yanında sadece bir damladır. Sorunun derinliğini ahlaki kabul ve davranışlarımızda fark etmemiz gerekir.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda etkili sonuç alabilmek için, olayların faillerini tartışmak, ağır cezalar getirilmesini istemek, öfke gösterilerinde bulunmak yerine şiddeti doğuran sebeplere yönelmemiz ve bu sebepleri ortadan kaldıracak tedbirler almamız gerekmektedir.

Her ortamda yani aile, eğitim, iş ve sosyal ortamlarında sevgi ile güvenliğin yaygınlaşması ve adaletli rol dağılımlarının toplumsal düzende gerçekleştirilebilmesi kalıcı çözümdür.

Sorunun çözümü çok aktörlüdür.

Prof. Dr. Atilla Arkan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN