Arama

Nurullah Genç
Ekim 3, 2017
İnsanlığın 'şiir, ses ve musıki'de büyük eğitim açığı

Yansımalar III

İşitmenin en can alıcı yanlarından birisi güzel sesler ve melodilerden elde edilen hazdır. Müziğin insanlık için önemini düşündüğümüzde, hele bu gün, milyarlarca insanın peşinden sürüklendiği sesleri ve müzik eserlerini hayal ettiğimizde nasıl büyük bir mesele ile karşı karşıya olduğumuzu görürüz. Lakin mesele gerçekten can acıtı bir hal almış durumdadır. Seslerin dünyasında kendilerini kaybedenlerin, seslerin birer yansıma olduğunu unutmaları ve tüm seslerin kaynağının Allah'ın kelam ve işitme sıfatları olduğu şuurundan yoksun bulunmaları, maalesef ki büyük bir gafletin hükümranlığının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Sesin güzelliğine ve müzik eseri ortaya koyabilmenin kabiliyetine sahip olan da, onu dinleyerek haz alan da ifade ettiğimiz kaynaktan uzaklaştıkça, sanki kendiliğinden ortaya çıkmış ama o kişilere mal olmuş bir durumun büyüsü altında, hakikatin ve hikmetin insanı hizaya getiren farkındalığını kaybederler. Bu bazen öylesine bir noktaya ulaşır ki, ses veren sesi alanın dünyasında benzersiz ve eşsiz bir varlığa ve hatta yalancı bir ilaha dönüşecek kadar gayri insanı bir safhaya ulaşabilir. Ülkemizde dahi dinledikleri müzisyenin parçaları eşliğinde kendilerinden geçerek vücutlarının muhtelif yerlerini jiletleyen insan manzaralarını başka türlü izah etmenin bir imkanı bulunmamaktadır kanaatindeyim. Hatta bir müzisyenin ayakları ucuna baş koyanların fotoğrafları bu ülkenin magazin sayfalarında yer almıştır. Dünyanın farklı iklimlerinde daha şiddetli ve can acıtıcı sahnelere de şahit olabiliriz.

Ses büyülüdür. Güzelleştikçe sarar insanı. Sesin neyi dile getirdiği elbette önemlidir. Sesle bütünleşen söz de güzel olursa, sesin insan ruhuna verdiği hazzı başka bir şekilde tatmin etmek nerede ise imkansız hale gelir. Bu hal ses adına ayrıcalıklıdır ve yankısı gittikçe büyüyen bir etki alanına sahiptir. Bu günün dünyasında müziğin bu kadar tesirli hale gelmesinin sebebi budur. O yüzden sesi güzellikle bütünleştirerek sunmak ne kadar müsbet ve can saran bir hal ise, sesi çirkinliklere alet ederek kullanmak da o kadar can yakan bir hal olur.

Bir zamanlar Kur'an'ı Abdussamet ya da Muhammed Medyen gibi ünlü kaarilerden dinlemek ruhumuzun mavera-dünya dengesini kurmasında öylesine büyük bir yere sahipti ki, bu gün o zamanları hatırlamak bile bana haz veriyor. Dinlediğim güzel bir eserin ruhuma verdiği mutluluk asla hafife alabileceğim bir şey değildir. Diğer insanlar adına da bunun böyle olduğunun farkındayım. Lakin sesi ve dinleyeni yerli yerine oturtmak adına, kavramlara yüklediğimiz manaları gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ne ses o sese sahip olanın hükmüyle var olmuştur ne de onu dinleyenin dinleme yetisi. Tüm bunlar kainatın sahibinin kelam ve sam'i sıfatının yansımalarından ibarettir. İşte mevzu böyle kabul edilince sesin ve müziğin insan ruhunda meydana getireceği ve halen gidermekte olduğu tahrifatın önüne geçilmiş olur. Ne ses sanatkarı başkalarının dünyasında ya da kendi gözünde ulaşılması zor yüce bir varlığa dönüşür, ne onu dinleyen farkında olmadan çaresiz bir müptelaya, hastalıklı bir tiryakiye, hatta bir köleye.

İnsanlığın şiir, ses ve musıki açısından büyük bir eğitim açığı içinde olduğu fikrindeyim. Çünkü şiirin, sesin ve musıkinin temelleri üzerinde fikir sahibi olanların söylediğim marazi durumlara düşmediklerini bu çerçeve içinde tanıdığım insanların dünyasından dolayı iyi biliyorum. Dolayısıyla eğitim sistemleri içinde iki önemli hususun, şiirin ve musıkinin iyi düşünülmüş temeller üzerine kurularak bir sistem dahilinde insanlara kazandırılması gerekmektedir. Çünkü insan müzikle iç içedir. Dolayısıyla şiirle iç içedir. Şiir yoksa müzik yoktur. Şiir ve müzik yoksa insan ne hale gelir bir düşünelim. Varlığı ya da yokluğu onu böylesine ifrat ve tefrit arasında bırakırken, bu hususun insanlığın temel meselelerinden birisi olarak ele alınmaması ve çocukluktan itibaren bir bilinç dahilinde şiir ve musıki kültürünün oluşturulmaması, yukarıda ifade ettiğim marazların ortaya çıkmasının en önemli nedenidir. Bu hususun üzerinde düşünmeliyiz derim.

Vesselam…

Nurullah Genç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN