Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • İslam
  • Nasıl dua etmeliyiz? Duanın önemi ve faziletleri neler? Dua ederken nelere dikkat etmeliyiz?

Nasıl dua etmeliyiz? Duanın önemi ve faziletleri neler? Dua ederken nelere dikkat etmeliyiz?

Dua içimizin korkularından sıyrılmak, ümit etmek; kulluğun idraki, dünyadaki garipliğimizin itirafı; Rabbin kullarına verdiği kıymet... Öyle ya, Rabbin muhatabı olana, gayrısı ne yapabilir? Peki dua nedir? Nasıl dua etmeliyiz? Dua etmenin hikmeti nedir? Dua kaderi değiştirir mi? Dua ederken nelere dikkat etmeliyiz? Duanın önemi ve faziletleri neler? Fikriyat'ın değerli yazarlarından Prof. Dr. Ekrem Demirli ve İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, nasıl dua etmek gerektiğini Düşünce Atlası'na anlattı.

İnsanız, aciziz... Acziyetimizi keşfediyoruz günden güne; keşfettikçe küçülüyor bedenimiz, küçüldükçe daha çok sesleniyoruz ötelere. Ötelere niyaz ediyoruz. Tıpkı şairin yaptığı gibi:

Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim


  • 2
  • 15
DUA NEDİR?
DUA NEDİR?

Dua içimizdeki en kuytu köşe. Dua bize Allah'ın gönderdiği nimet. Kimseler duymazken kimseler görmezken görene yaklaştıran bir kapı. Yalnızca ona açmak derdini. Yalnızca ona yönelmek. Dua içimizin korkularından sıyrılmak, ümit etmek, kulluğun idraki, dünyadaki garipliğimizin itirafı. Rabbin kullarına verdiği kıymet. Öyle ya, Rabbin muhatabı olana gayrısı ne yapabilir?

Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz: Aslında dua yaratanla yaratılan arasında bir iletişim köprüsüdür; ağıdır, dilidir. Yaratılanın şüphesiz tazarruya, sırtını yaslamaya ihtiyacı vardır. O da ebetteki yüce kudrettir. O yüce kudrete insanın güven duyması korktuklarından emin olması, umduklarına nail olma kaygısı ile ilgili ümit var olabilmesi, aslında her insanın en önemli arzusudur. Dolayısıyla dua, insanoğlunun öncelikle korktuklarından emin olmak, umduklarına nail olmak üzere yaratanına tazarru, iltica ve niyazıdır. Bu manada kalbi bir köprüdür. Allah da kullarının böyle dua ile kendisine yakın olmasını zaten istiyor. Hatta Kuranıkerim'de bazı kavimleri bazı milletleri birtakım hastalık ve sıkıntılarla iptila etti ki; tazarruları olsun, yalvarsınlar, Allah'a yakın olsunlar. Yani kapılarını açtık bize gelsinler diye. Çünkü Allah kullarının kendisine dua etmesini, tazarruda bulunmasını istiyor. "Siz bana dua edin, ben duanıza icabet edeyim." "Dualarınız olmasa ne işe yararsınız." diyor.

Cenab-ı Hak, kulunun kendisine muhtaç olduğunun farkında olmasını, onun sonsuz kudretini hissederek, yani "sen acizsin bu aczinin farkında ol bana iltica et; o sonsuz kudretin sahibi olarak da ben sana yardım edeyim, duana icabet edeyim, önünü açayım ve böylece de bana ulaşacak bir yol bulmuş ol." der. İnsan yaratıcısını bulduğu zaman, O'na yöneldiği zaman, işi biraz daha kolaylaşır. Ondan sonrası atacağı adımlarla alakalıdır.

Dua ile ilgili ilk peygamber Hz. Âdem'den itibaren Kur'an'da dualar vardır ve Hz. Âdem ve Havva validemizin dua ile ilgili daha çok beşeri ile yaptıkları zaaf kaynağı olan bir günahtan dolayı Cenabı Hakk'a iltica tarzındadır. İnsanlık âlemi günah girdabına düşmek ve ondan kurtulmak; nefsiyle başa çıkma konusunda rabbinin teyidini almak gibi bir mücadele içindedir. Duada yaptığımız her hayırlı işte kendimizin tek başına bir başarısı olmadığının bilincinde muhafaza etmek insan olma konusunda çok anlamlı ve önemlidir. Veya düşmüşse o zamanda "Ya Rabbi, elimden tutmadın gidiyorum, yine sana sığınıyorum" diye tekrar O'na sığınma bilincinde olmalıdır. Kulun korkuyla ümit arasında, Rabbin desteğini özünde hissetmesi ve bu duyguyu hiçbir zaman kaybetmemesi çok önemli.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN