Doğru bilgiye ulaşmak mümkün mü? Epistemolojik bir arayış
Felsefe tarihinde cevabı en çok merak edilen sorulardan biri: Doğru bilgiye ulaşmak mümkün mü? Tarih boyunca düşünürler, bilginin sınırlarını aşarak onun özü üzerine kafa yormuşlardır. Bilginin kaynakları, bilgiye ulaşma yöntemleri, insanın neyi ne kadar bilebileceği gibi sorular üzerine sorgulamalarda bulundular. Bu sorgu, algılarımızın sınırlamalarına, gerçekliğin öznelliğine ve kesinliğin anlaşılması zor doğasına dair bir araştırmanın yolunu açmıştır. Descartes'ın temel şüpheciliğinden Kant'ın aşkın idealizmine kadar, mutlak hakikat arayışına dair anlamlı bir anlayış içine girmişlerdir. Bu yazıda, bilgi felsefesi alanında, bilgi edinmenin ve doğru bilgiye ulaşmanın adımlarını irdeleyen epistemolojik bir çabanın izini sürdük.
Önceki Resimler için Tıklayınız
◼ Bilgi felsefesinde bilgiye ulaşma ve bilginin türlerini tanımlamak için 2 tür yöntem kullanılır. Bunlar şöyledir:
1. A Priori: "Önceden" veya "deneyim öncesi" anlamlarına karşılık gelir. A priori bilgi, deneyim veya duyulara dayanmadan, yalnızca mantık ve düşünce yoluyla elde edilen bilgiye ulaşma türüdür. Mesela, "Tüm cisimlerin bir kütlesi vardır." "Dünya yuvarlık bir gezegendir." Bu türden bilgiler, evrensel ve zorunlu olarak doğrudur, çünkü deneyimden bağımsızdır. Bu sebeple, A Priori bilgi, epistemolojik açıdan bilgiye ulaşmada görece nesnel yöntemlerden biri olarak kabul edilir. Zira bu türden bilgiler, bireylerden bağımsız şekilde hareket ederler, ölçüsü birey olmayan bilgileri kapsar.
2. A Posteriori: "Sonradan" veya "deneyim sonrası" anlamlarına karşılık gelir. A posteriori bilginin bilgiyi elde etme yöntemi, deneyim, gözlem ve duyusal verilere dayanır. Kişilerin dış dünyadaki fiziksel nesneler hakkında bilgi edinmesi, deneyime dayalı a posteriori bilgiye örnektir. A posteriori bilgi, gözlem ve deneyime dayalı olduğu için genellikle öznel olabilir. "Güneş Batı'dan batar." Bu türden bir bilgi gözleme ve tecrübeye dayalı olmasından ötürü A posteriori bilgiye örnek olarak verilebilir.
◼ Düşünce tarihinde bilginin kategorisel olarak sınıflandırması ilk defa Aristoteles tarafından yapılmıştır. Aristo, A priori bilgiyi apaçık bilgi olarak değerlendirir. Bu sebeple Aristoteles'e göre, a priori bilgi ile bilgilerimizin doğruluğunu ölçmek mümkün olur.
◼ Bilme süreci bir aşamadır ve bu aşamanın ilk halkasında ilkelerin tespiti vardır. Tespit edilen ilkeler neticesinde doğru bilgiye ulaşma yolu aşama aşama takip edilir.
Doğru bilgi mümkün değildir
◼ Doğru bilginin mümkün olup olmadığı konusu epistemolojinin en temel problemidir. Doğru bilginin mümkün olamayacağını savunanların başında sofistler gelir.
◼ Eski Yunan'da, sofistler ve septikler, doğru bilgiye ulaşmanın imkansız olduğunu savunarak, bilgiyi göreceli ve kesin olmayan bir alan olarak ele almışlardır.
◼ Sofistler, bilgiye ulaşmanın temel kaynağının duyular olduğunu öne sürmüş ve duyuların insanı yanıltabileceğini savunmuşlardır. Bu nedenle, herkesin doğru kabul edebileceği kesin bilgilere ulaşılamayacağını iddia etmişlerdir. Bu görüşleriyle, rölativizmi desteklemişler ve felsefi tartışmalarda bilginin mutlaklığı konusunda çeşitli tartışmalara yol açmışlardır.
◼ Doğru bilgiye ulaşılabilirlik konusunda çeşitli argümanlar sunan Septikler(şüpheciler) ise, şüpheyi bir sistem olarak benimseyerek, bilgi üzerine mutlak doğru-yanlış ayrımını reddetmişlerdir. Epokhe adını verdikleri anlayışları, hiçbir konuda kesin yargıda bulunmama ilkesine dayanmaktadır. Septizmin savunucuları, Antik Yunan'da yaşayan Protagoras'ın "Her şeyin ölçüsü insandır." sözünü referans alır. Dolayısıyla, doğru bilgiye ulaşmanın mümkün olmadığını, çünkü insanın ölçü olduğu yerde mutlak bir doğrudan bahsedilemeyeceğini savunurlar. Bu düşünce akımları, duyuların insanı aldatıcı olabileceği, bilginin göreceli olduğu ve her şeye şüpheyle yaklaşılması gerektiği fikri etrafında şekillenmiştir.
*Sofistler kimdir?
Zengin ailelerin çocuklarına para karşılığında eğitim veren gezgin felsefeciler.
*Septizm nedir?
Her türlü bilgiye şüpheyle yaklaşan ve şüpceliği bir ilke edinen felsefi görüş.