Arama

Mustafa Özcan
Temmuz 27, 2018
Çift koldan saldırı

Arap Baharında Türklerin de literatürüne giren yabancı kavramlardan birisi biltaciyye veya baltacılık tabiri olmuştur. Esasında bu kavram baltadan geliyor dolayısıyla bize ve literatürümüzü yabancı bir ifade değil. Bizden başkaları alıyor biz de yeniden başkalarından alıyoruz. Kur'an ifadesiyle malzememiz bize geri verilmiş oluyor (bidaatüne rüddet ileyna). Bu kavram, baltacılık, magandacılık ve korsanlık anlamına geliyor. Arap liderleri için fazla kibar bir ifade. Bölgesel magandalardan kurtulamadan şimdi de karşımıza küresel çapta, ölçekte büyük bir maganda çıktı. Bu da baltacıların baltacısı Amerikan Başkanı Donald Trump'dan başkası değil! Küresel ölçekte baltacılık icra ediyor. Geçtiğimiz günlerde İranlı liderlerle dil polemiklerine girdi, atıştı, kapıştı. Adamın derdi herkese ayar vermek. İranlı yetkililerin demesine bakılırsa BM toplantılarında Ruhani ile görüşmek için tam 8 kez girişimde bulunmuş. Girişimleri fayda vermeyince şimdi de tehditle randevu almaya çalışıyor. Nitekim, Kuzey Kore meselesinde bu yöntemi denedi ve işe yaradı. Bu nedenle İran konusunda da umuda kapıldı. Tehdit üzerine tehdit savurarak Kuzey Kore liderini dize getirdi. Kim Jong-Un ile denemesi başarılı oldu. En azından başlangıç itibarıyla başarılı sayılabilir. Gerisini zaman gösterecek. İran'la alakalı olarak da mesele İran'dan ziyade selefi Obama ile İran üzerinden hesaplaşmak. Trump İran'ı imha etmekle tehdit ettikten sonra bütün derdinin Obama'nın anlaşmasından daha iyi bir nükleer anlaşma ortaya çıkarmak olduğunu söylüyor. Bunu yorumlayan Samar D Jarrah şöyle bir sonuca varıyor: Sadece Obama'yı kıskanıyor ve onun anlaşmasını iptal ederek yerine keyfine göre yeni bir anlaşma koymak istiyor. Böylece hem Beyaz Saray'a haddi olmadan oturmuş bronz tenli Obama'dan intikamını alacak hem de başarı hanesine bir çentik ve artı daha atmış olacak. Çifte kavrulmuş helva! Hesap bu. Gürültüsünün ve dünyayı germesinin nedeni bu. İran gibi ülkelerin de sopadan ve tehditten anladıklarını düşünüyor. Pek haksız sayılmasa da bunun sınırlarını nasıl tayin edecek? Peki bu durumda Trump'ın İsrail'i ortadan kaldırırız diye esip gürleyen Nejad'dan farkı ne? Devletleri farklı üslupları aynı. İran'da olsaydı, Hamaney'e iyi çırak olurdu.

İran'la kavgayı bitirmeden bir de şimdi incir kabuğunu doldurmayacak bir mesele yüzünden Türkiye'yi tehdit ediyor. Tabir caizse papaz için papaz oluyor! Tehevvüre kapılan Trump atmış olduğu tweetinde saydırıyor, 'ABD, harika bir Hristiyan, aile babası ve müthiş bir insan olan Pastör Andrew Brunson'ın uzun süreli tutukluğu nedeniyle Türkiye'ye büyük yaptırımlar uygulayacak…" Daha önce de Brunson'ın salıverilmesi konusunda Türkiye'ye talimat ve buyruk yağdırmıştı. Peki! Trump ne yapmak istiyor? Yine bir yorumcunun veciz tahliliyle amaç, Trump'ın Brunson ile ABD'de poz verip "başardım" fotosu çektirmesidir. 'Brunson'ı ülkeye getirdik, misyon tamamlandı' cümlesini sarf etmekti! 2017 Mayısında Riyad'a giderek önce Arapları soydu. Ardından da yine tehditleriyle ülkeleri dize getirmeye çalışıyor. Kabadayılık ve soygunlarla birlikte halkına şirin ve başarılı gözükmek istiyor. Bu İncilci ve PKK'cı terörist papaz Brunson'ı savunmasının gerisinde, Evanjelik dürtü veya dayanışma ruhu yattığı kadar siyaseten de Brunson ile ABD'de poz verip "başardım" fotosu çektirmek var. 'Harika adam, İncil adamı, İsa adamı, dini bütün papaz, çoluk çocuk babası' Brunson'ın hakkını savunuyor ama Mısırlı Müslüman Brunson'ı öldüren bizzat kendisi. Ömer Abdurrahman'dan bahsediyoruz. Kendisine 1993 yılında FBI-Muhaberat ortaklığıyla büyük bir kumpas, tezgah kuruldu ve ardından ömür boyu hapse mahkum edildi. Âmâ yani kör olduğu halde tek başına bir hücreye tıkıldı. Trump idaresi geldikten sonra yani İslam düşmanı eğilimden dolayı ilaçlarını da kestiler ve sessizce ölüme mahkum ettiler. Velhasıl Mısırlı Brunson tek başına hücrede perişan halde vefat etti. Sanki onun çoluk çocuğu yoktu? Brunson hakkında duygusal ifadeler kullanan Trump'ın Müslümanlara karşı duygusu ve reva gördüğü bu! Ömer Abdurrahman'a kumpas kurarlar sonra da kalkarlar terörle ilişiği tespit edilen din adamlarını 'büyük Hristiyan' diye tebcil ederler. Olsa olsa Brunson'ın Hristiyanlığı da kendilerine benzemektedir. Dünyaya din satarlar halbuki en zayıf yanları dindarlıklarıdır. Aralarında sarkıntılık yapanı mı ararsınız, tecavüz sanığı mı ararsınız tekmili birden hepsi kabinelerinde. Sanki Tecavüzcü Çoşkun veya Adnan Oktar kabinesi! Kabinenin iki ortak yönü var Evanjelik ve İslam düşmanı olmaları bir de zamparalıkları.

Dünyanın küpeştesindeki adam çocuklar gibi hareket ediyor. Kimse de çocukluğuna bir sınır getiremiyor. Ondan da ebleh olan yardımcısı alık surat Mike Pence de başkanından geri kalmamak için tehditleri saydırıyor. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Türkiye'de Ekim 2016'da tutuklanan ve ev hapsine alınması kararı verilen rahip Andrew Brunson'un serbest bırakılmaması durumunda Türkiye'ye yaptırım uygulanacağını ihtar etti. "ABD Başkanı adına Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk hükümetine bir mesajım var. Pastör Andrew Brunson'u şimdi serbest bırakın ya da sonuçlarına katlanmaya hazır olun! Eğer Türkiye, bu masum inanç adamını serbest bırakmak için hemen harekete geçmezse ve onu Amerika'ya yollamazsa Birleşik Devletler, Pastör Andrew Brunson serbest kalana kadar Türkiye'ye ciddi yaptırımlar uygulayacak."

Pence'nin açıklaması doğrultusunda Başkan Donald Trump da Twitter'dan konuya ilişkin yorumda bulunmuştu; "ABD, Türkiye'ye büyük Hristiyan, aile adamı ve mükemmel bir insan olan Pastör Andrew Brunson'un uzun süreli tutukluluğu için büyük yaptırımlar uygulayacak. Bu masum inanç adamı derhal serbest bırakılmalı!"

Trump'ın Türkiye'yi tehdit ettiği günlerde İsrail'de yasalaşan, 'İsrail Yahudi Devletidir' kanunu nedeniyle Türkiye'den gelen tepkiler bu ülke liderlerini çıldırttı. Basını ve siyasetçileri küplere bindi. 'Israel Hayom' gibi gazeteler Erdoğan'ın haddinin bildirilmesi gerektiğini yazdılar ve anti semitizm yaptığını, bu yüzden Türkiye'ye yaptırım yapılmasını istediler. Dilin kemiği, taleplerin de tavanı yok! Türkiye'ye yönelik olarak davranış kalıplarının, diplomatik teamüllerin değiştirilmesini istiyorlar. Yine İsrail basını Uluslararası Ceza Mahkemesinde Türkiye Lideri Erdoğan aleyhinde dava açılmasını talep ediyor. Geçmişte Dori Gold ve Şimon Peres'in dile getirdiği gibi Türkiye'nin cezalandırılmasını istiyorlar.

Türkiye'ye çift koldan bir saldırı var. Arapların meşhur deyimiyle bunlara verilecek cevap şudur: Mürebba! Müsterih ol! Böyle düşmanların oldukça sırtın hiç yere gelmez! (http://www.sehha.com/world/index.php?showtopic=14294)!

Foreign Policy dergisi Trump sayesinde dünya düzeninin çöktüğünü, çözülmeye başladığını yazıyor. Keskin sirke küpüne zarar. Bush imparatorluk kurmak isterken imparatorluğunu Arap kumlarında dağıtmaya başlamıştı. Dünya beşten büyük olduğu gibi Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ın ifadesiyle ABD de 'cücelerin tepindiği' Beyaz Saray'dan büyüktür.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN