Arama

Mustafa Özcan
Nisan 16, 2018
Beşerin hesapları ve kaderin cilvesi

7 Nisan 2018 tarihinde Beşşar Esat, Doğu Guta'yı bir kez daha kimyasal silahlarla vurdu, çoluk çocuk demeden yüzlerce kişiyi kırdı geçirdi. Kimileri Doğu Guta'nın yüzde 95'ini ele geçirdikten sonra Esat'ın kimyasal silahlara başvurmak için bir nedeni olmadığını söyledi. 'Deli mi bu adam?' diye tepkisini dile getirdi. Normal bir adam hiçbir zaman kitle imha silahlarına başvurmaz. Anormal adam ise her zaman yapar. Bir adam bunu yapıyorsa, alışkanlık haline getirmişse kafasından zoru var demektir. Zeki insanlar neşeli ve nüktedan halleriyle zalim insanlar ise ahmaklıklarıyla tanınırlar. Esat'ın karakterinde yalancılık ve ahmaklık belirgindir. Tarihin gelmiş geçmiş bütün zalimleri ahmaktır. George W. Bush, IQ düşüklüğüyle biliniyordu. Buna mukabil, Bill Clinton ise zekâsının yüksekliğiyle tanınıyordu. Esat'ın bu mezalimi ahmaklığından ve kabalığından yaptığında hiç şüphe yoktur. Beşşar Esat kısaca ruh hastasıdır. Kimyasal silahları kullanmak onun açısından çerez kabilindendir. Züheyir Salim gibi Suriyeli muhaliflerin de dediği gibi Beşşar Esat, haftada bire tekabül eden bir periyotla kimyasal silahlar kullanmıştır.

Peki! Neden 7 Nisan tarihini seçmiş, bu tarihte bir kez daha bu silahları kullanma ihtiyacı hissetmiştir? Bunun birden fazla cevabı bulunabilir. Bunun sembolik cevaplarından veya münasebetlerinden birisini yine Züheyir Salim Bey izah ediyor. 7 Nisan 1947 tarihinde Baas Partisi teşekkül etmiş ve kurulmuştur. Belki de bu münasebeti, doğum gününü kutlamak ve tes'id etmek için bu silahları kullanmış olabilir. Beşşar Esat, Baas Partisi'nin kutlamasını bildiği tarzda zevkine göre icra etmek istemiştir. Ya da onun namına dostları Baas Partisi'nin doğum günü kutlamasına katkı sunmuş olabilirler. Bu ya beşeri bir planlama ya da kaderin bir cilvesidir. Kader, Baas'ın kanlı sicilini ve mazisine işaretle saldırının bu tarihe denk gelmesine vesile olmuş olabilir.

Baas, 1966 tarihinden itibaren Suriye'yi kanla barutla yönetmektedir. Nuseyri asıllı kurucularından ve partinin filozofu Zeki Arsuzi, İslam öncesi Cahiliyet Dönemi'nin Arap medeniyetinin zirvesini ve en parlak dönemini teşkil ettiği kanaatindedir. Tersinden Seyyid Kutup bu söylemi ve tespiti günümüze uyarladığında, yansıttığında kıyametler kopmaktadır. Kıyamet kötüler üzerine kopacak ve kıyamet öncesi küresel anlamda beşer daha koyu ve kapsamlı bir cahiliyet dönemi yaşayacaktır. Cahiliyet Dönemi, hilfu'l fudul gibi erdemliler ittifakına tanıklık etmiştir. Lakin çağdaş Suriye'de bunu bile göremiyoruz. Cahiliyet Dönemi Araplarında, mertlik sık rastlanır bir haslettir. Günümüzde ise öyle mi? Zeki Arsuzi gibi Baas teorisyenleri sayesinde belki de birinci cahiliyet dönemini aratan ikinci bir cahiliyet döneminden geçiyoruz. Baas'ı, Ortodoks Hristiyan Mişel Eflak ile Salahaddin el Bitar kurmasına rağmen Suriye'nin Baas kanadı hareket olarak Baas'ı Selahaddin Bitar ile Mişel Eflak'ın kurmakla birlikte partiyi ise Zeki Arsuzi'nin inşa ettiğini söylemektedirler. Peki! Baas ne işe yarar? Cahiliyetteki kabile düzeni yerine sekterizm düzeni getirmiştir. Arap milliyetçiliği paravanı altında zümrecilik veya maskeli mezhepçilik yapmaktadır. Şimdi de Ortodoks Rusya ile Şii İran'ın Truva Atı olmuştur. Arap milliyetçiliği paravanı altında Pers milliyetçiliğine ve Pan-Slavizme hizmet ediyor. Baas'ın ikinci başkanlarından Münif Razzaz, Baas Partisi'ni şöyle tanımlamıştır: Hizbu't tevaif. Kısaca azınlıkların partisi veya azınlıkların bineği olmuştur. Said Havva'nın tespiti de bu yönde olmuştur.

Nisan tarihi önemli olayların sene-i devriyesine denk gelmektedir. Bu yıl dönümlerinden birisi de Bağdat'ın işgalidir. Bilindiği gibi, 9 Nisan (2003) tarihinde Saddam Hüseyin devrilmiş ve Irak işgal edilmiştir. Bu tarih kaderin bir cilvesi mi yoksa beşer planlamasının bir sonucu mu? Neden 9 Nisan? Hem kaderin bir cilvesi hem de beşerin bir planlaması olabilir. Cüz'i ve külli ihtiyar. Beşer planlaması ise bir rövanşa işaret ediyor. Zira Saddam Hüseyin, bir zamanlar kitap ve çalışmalarıyla Türkiye'de de tanınan Muhammed Bakır es Sadr ve kız kardeşi Seyyide Amine Sadr ( diğer ismiyle Bintü'l Hüda) 9 Nisan 1980 tarihinde öldürmüştür. Bu tarihten 23 yıl sonra Saddam Hüseyin aynı tarihte devrilmiştir! Tesadüf eseri midir yoksa o gün seçilmiş midir? Gün ya ilahi planda ya da beşer planında seçilmiş görünüyor. Hangisinin olduğunu tayin etmek bize göre zor. Muvaffak er Rubai gibi Amerikan işgalinin Şii kılavuzları bunun bu şekilde planlanmasını sağlamış olabilirler.

Saddam Hüseyin yakalandıktan sonra 30 Aralık 2006 tarihinde Kurban Bayramı'nın ilk gününde asılarak idam edildi. Bu tarih kesinlikle tesadüf değil planlı bir tarihtir. Şiiler kurban bayramına denk getirilen idamla birlikte şamata yapmış ve rövanş almışlardır. 9 Nisan, ilahi plan doğrultusunda gerçekleşmiş olabilirse de 30 Aralık 2006 kesinlikle beşeri planda seçilmiş bir tarihtir. Çünkü Şiiler daha önce de İran'da Ahmet Müftizade gibi bazı Sünni âlimlerin idamını kurban bayramına denk getirmişlerdir.

Peki! Trump neden Suriye'de rejime ait bazı hedefleri kimyasal saldırının haftasında veya Miraç Kandili'ne denk gelecek şekilde vurdu? Bu hesaplı bir tercih veya planlama mı yoksa hesapsız bir tutum mu? Trump, bunu hesaplı yaptıysa bu nasıl ve kime hizmettir veya mesajdır?

Bununla birlikte Amerikalılar da tarihleri gelişigüzel seçmezler. Nitekim 11 Eylül'den sonra Afganistan ve Taliban'a saldırı Ramazan ayına denk getirilmiştir. Kuzey Ligi ve Burhaneddin Rabbani gibiler taarruzun Ramazan sonrasına ertelenmesini istemişlerse de Haçlı kafası taşıyan George Walker Bush'u ikna edememişler ve bu iltimaslarını kabul etmemiştir. Taarruza, Müslümanların kutsal ayında başlamıştır.

Trump, Suriye hedeflerinin vurulmasından sonra yaptığı konuşmada tarihe gönderme, atıf yapmıştır. Nitekim, 1 Mayıs 2003 tarihinde USS Abraham Lincoln gemisinin güvertesine çıkan George Walker Bush "Mission Accomplished/Görev tamamlandı" ifadesini kullanmıştır. Bush'u taklit eden Trump da Suriye'de sınırlı ve mahdut operasyondan sonra aynı ibareyi ve ifadeyi kullanmıştır. Bu ibareyi duyduğunda muhtemelen küplere binen Bush'un, Trump hakkında galiz bir küfür savurduğunda kuşku yoktur. Zira Trump Irak harekâtına karşıydı ve Bush'u paylıyordu ama fiiliyatta onun mukallidi durumuna düşmüştür. Trump için ayrıntıların önemi var mıdır? Kesinlikle yoktur.

Onun için bütün yollar Roma'ya çıkar…

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN