Arama

Mustafa Özcan
Aralık 22, 2017
Kabil kitapçısı, Kudüs emlakçısı

Amerikalıların şöyle bir mantığı var: BM'ye parayı biz veriyoruz öyleyse düdüğü de biz çalarız, zinhar bize çalışacak! NATO'nun giderlerini biz karşılıyoruz öyleyse çaresi yok bize çalışacak! Öbür taraftan da ortaklarına 'pamuk eller cebe' demekten de kendilerini alamıyorlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Hem para istiyorlar hem de ABD'nin BM Temsilcisi Nikki Haley'in Kudüs oturumları öncesinde yaptığı konuşmadaki gibi cömertlik taslıyorlar. ABD herkese para saçıyoruz dese de kazın ayağı öyle değil! Jandarmalık adına veya küresel lejyoner olarak güvenlik vaadiyle Körfez ülkelerinin ve NATO ülkelerinin sözgelimi Almanya'nın parasını istiyor ve bu yönde şantaj da yapıyor. BM oylamasında olduğu gibi hem ceplerine göz dikiyor hem de siyasi iradelerini istiyor. ABD- İsrail sarmalı BM gibi uluslararası kurumlarda ve çatı örgütlerde küstahlar mangası gibi davranıyor. BM Güvenlik Konseyi oylaması sonrasında dünyayı tehdit ettikleri gibi Genel Kurul toplantısı öncesinde de yine kendilerine göre aykırı buldukları ülkelere gözdağı verdiler. Daha önce de seçilir seçilmez veya seçim konuşmalarında Trump, NATO ülkelerinden örgüte daha fazla mali katkı istemiş mealen 'bedavaya savunma yok' demiştir. ABD ve İsrail BM gibi çatı kurumlarında korsan veya haydut devlet gibi davranıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki oylamanın ardından Amerika Birleşik Devletleri'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Nikki Haley sert konuşmuş ve tasarının ABD'ye karşı bir hakaret olduğunu ileri sürmüştür. "Bunu unutmayacağız" diyerek de ilgili ülkelere parmak doğrultmuştur. ABD'li temsilci; veto edilen tasarıya destek veren 14 ülkeyi İsrail-Filistin sorununa yeterli desteği vermemekle eleştirdi, "ABD halkının sabrı taşıyor" ifadesini kullandı. Sabrı taştığında Amerikan halkı ne yapacak? Retçi ülkelere askeri çıkarma mı yapacak? Nikki Haley isim vermeden Filistin lideri Mahmud Abbas'a da yüklenerek, "Liderlerinin müzakerelere engel koymasıyla Filistin halkı ne kazanacak" diye ilgisiz bir soru sormuştur. Bu sözleriyle, barışı yatıran ismin Netanyahu değil de Mahmut Abbas olduğunu ima etti. Ama baltayı iki kez taşa vurdular. Birincisinde, veto kullanarak Filistin adına Mısır'ın sunduğu karar tasarısını Güvenlik Konseyinde sabote etseler de bu onlar için boğazlarında düğümlenen bir kılçık ve Pirus zaferi olmuştur.

*

BM'de art arda gelen ikinci şamar, tokat ise daha sarsıcı olmuştur. Türkiye'nin sunduğu tasarıya verilen lehte oylar Trump idaresinin yüzünde kırbaç gibi şaklayan bir Osmanlı sillesi olmuştur. BM Genel Kurulunda Türkiye ile Yemen'in verdiği karar tasarısı 9 ret ve 35 çekimser oya karşı 128 lehte oy ile kabul edildi. Böylece dünya ülkeleri Trump'ın tehditlerine pabuç bırakmadıklarını gösterdiler. ABD ile İsrail bu tablo karşısında rezil oldu. 'Para musluğunu kısarız, ümüklerini sıkarız, yaşatmayız' tarzındaki kükremeler efelenmeler ters tepti. ABD'nin küstahça 'tek başına dünyaya bedeliz' mesajları da BM duvarına çarptı. Akçeli mesajlar işe yaramadı, ABD iradesini ve dişini geçiremedi aksine dünya biz de varız dedi. Peşe gelen iki darbe gösteriyor ki, dünya Siyonizm-Evanjelizm sarmalından daha büyük.

Genel Kurula sunulan tasarının oylamasından önce Nikki Haley yine küstahça açıklamalarda bulundu ve dünyaya saydırdı. Bu defa bu kadar hakarete rağmen İsrail'in neden hala BM çatısı altında kalmakta ısrar ettiğini sordu. Hakaret iddiasını ve ifadesini bir yana bırakırsanız dedikleri doğru. Biz de aynısını soruyoruz: Neden acaba İsrail istenmediği yerde kalmakta bu kadar ısrar ediyor? Daha önce de ABD yönetimi İsrail aleyhine kararların alındığı UNESCO çatısını terk edeceklerini duyurmuştu, blöf çıktı. Nikki Haley gibi Netanyahu da işine gelmediği için BM'ye hakaretler yağdırmıştır. Netanyahu BM çatısını 'yalanlar şatosu/evi' olarak nitelendirmiştir. İsrail bununla da kalmamış BM Daimi Temsilcileri Danny Danon'un ağzından şunları söyleyebilmiştir: " Bu görüşmenin olması bile utanç. Kudüs, İsrail'in başkentidir. Bu gerçeği tartışamazsınız. Bugünkü teklifi destekleyenler, Filistinlilerin iplerini çektiği kuklalardır" Lehte oy kullanan ülkeler ABD'nin akçelerine kansalar karar tasarısını reddetselerdi demek ki kukla/uşak olmayacaklardı? Açıktan uşaklığa davet ediyorlar, buna mukabil çelimsiz Filistin'i yalnız bırakmayanlara da uşak veya kukla damgası vuruyorlar! Ar damarları çatlamış ve dengelerini kaybetmişler. Kısaca karşımızda küstahlar sarmalı/mangası bulunmaktadır.

Afganistan işgali sırasında Bagram Hava üssünde Irak işgali sırasında da Bağdat Havaalanında açtıkları cephe satın alma pazarları gibi resmen BM çatısı altında da diplomasi pazarı kurdular kendi saflarına katacak ülke aradılar. Bulamayınca da kedi gibi ulaşamadıkları ete murdar demeye başladılar.

Kelin merhemi olsa başına sürermiş. Bunlar artık kendileri batakçı haline geldi ve kimseye verecekleri metelikleri kalmadı. Boş vaatlerle ülkeleri devşireceklerini sandılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi Trump bu süreçte müflis Kudüs emlakçısı durumuna düşmüştür. Kabil Kitapçısı romanından fırlamış gibi. Netanyahu eski dostlukları hatırına bütün gayretiyle Güvenlik Konseyi oylaması öncesinde Çek Cumhuriyetini ikna etmeyi denemiş ama başaramamıştır.

İki oylama, somut sonuçlar doğurmasa da açık bir surette İsrail ile ABD'nin açık ara ile uluslararası toplum ve dünya nezdinde yenilgisini göstermiştir. Zalimler ve küstahlar dünyanın yakasından düşsünler

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN