Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Haziran 15, 2017
Çocuklarımıza Kur’ân’ı Nasıl Sevdirelim?
Değerli okuyucum.

Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı resmi Kur'an Kursları ve muhtelif vakıf, dernek ve sivil toplum kuruluşlarınca açılan gayr-ı resmi Kur'an kurslarında yaz dönemi eğitim-öğretim faaliyetlerinin başladığı günlerdeyiz.

Mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim ile ciğerparemiz olan evlatlarımızı tanıştırmak, buluşturmak adına bu tür eğitim-öğretim faaliyetleri son derece önemli ve değerlidir.

Bu yazımızda, özellikle eğitim-öğretim işinde önemli bir unsur olan teşvik ve motivasyon sağlamak adına neler yapılabileceğini ele almaya çalışacağız. Önümüzdeki hafta ise eğitim-öğretimi gerçekleştirirken nelere dikkat edeceğimiz hususunda bilgiler paylaşacağız. Binlerce camide ve eğitim-öğretim kurumunda görev yapan öğretmenler ve anne babalara faydalı olması dileğiyle…

Kur'an-ı Kerim'in Değeri

İslam dininin mukaddes kitabı Kur'ân-ı Kerim, her bir mümin için son derece değerlidir. Son Peygamber Hz. Muhammed (sav)'in en büyük mucizesi olan Kur'ân-ı Kerim, aynı zamanda kıyamete kadar Allah'ın koruması altındadır.[1]

Asr-ı Saâdetten günümüze dek, çeşitli adlarla anılan eğitim-öğretim müesseselerinde Kur'ân-ı Kerim'in öğretimi faaliyetlerinde bulunulmuştur. Tilâvet ve kırâat eğitimi bu mukaddes kitabın İslam coğrafyasında bütün müminler tarafından ortak özelliklerle okunmasını sağlamıştır. Kur'ân'ı okuma ve okutma; öğrenme ve öğretme hususunda pek çok ayet-i celile ve hadis-i şerifler, müslümanlar için bu konuda önemli bir teşvik unsuru olmuştur.

Biz bu yazımızda, küçük yaşlardan itibaren kendilerini Yüce Kitabımızla tanıştırma vazifesiyle mükellef olduğumuz çocuklarımıza Kur'ân'ı nasıl sevdirelim sorusuna arayacağız.

Bilindiği üzere, insanlara herhangi bir konuda eğitim-öğretim verebilmek için önce onları ön bilgilerle bilgilendirmek ve motivasyon sağlamak son derece önemlidir. Buna eğitim-öğretimde "hazır bulunuşluk" kavramı adı verilmektedir. Belki de bu konudaki en güzel örneklerden birini, Allah Teâla'nın, Tûr Dağı'nda Hz. Musa (as) ile olan diyalogunda görmek mümkündür. Kur'ân'da bize aktarılan şekliyle hadiseye kısaca değinelim.

Allah Teâlâ, Hz. Musa'ya vereceği mucizelerden bahsetmeden önce "Onu peygamber olarak seçtiğini, kendisinden başka bir ilah bulunmadığını, kıyamet saatinin mutlaka bir gün geleceğini" ifade buyurmuş, ardından "sağ elindekinin ne olduğunu" sormuştur. Hz. Musa (as) bu soruya çok rahatlıkla ve hatta detaylı bir şekilde cevap vermiştir: "O benim asâmdır. Ona yaslanır, koyunlarıma onunla yaprak silkelerim ve daha başka ihtiyaçlarımı da onunla görürüm." Görüldüğü üzere Allah Teâlâ, biraz sonra ilk mucizesiyle tanıştıracağı Hz. Musa'yı bu karşılaşma için hazır hale getirmiştir. Elindekinin asâsı olduğunu söyletmiş ve bu asâ ile yaptıklarını yine ona anlattırarak böylece onun "hazır bulunuşluk" halini yaşamasına imkan sağlamıştır. Ardından, elindeki asâyı yere atmasını emretmiş ama aşanın birden yerde devinen bir ejderhaya dönüşmesi, Hz. Musa'nın ardına bakmadan kaçmasına sebep olmuştur. Allah Teâlâ'nın, "Tut onu korkma! Biz onu eski haline döndüreceğiz" buyruğunun Hz. Musa (as) üzerinde etkili olmasının en önemli sebeplerinden biri, biraz önceki hazır bulunuşluk halidir diyebiliriz. Çünkü o, ejderhaya dönüşen şeyin biraz önce elindeki asâsı olduğuna dair yakînî bir bilgiye sahipti.[2]

Bu kıssadan, herhangi bir konuda eğitim-öğretim verilebilmesi için muhatabın mutlaka bu işe hazır hale getirilmesinin önemi anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, çocuklara Kur'ân okumayı öğretme ameliyesinden önce mutlaka "Kur'ân sevgisi"ni vermek gerektiğini ifade etmeliyiz. Çünkü Kur'ân okumayı öğrenmek, bir yabancı dili öğrenmekten öte, harfleri ve okunuşlarıyla dikkat gerektiren bir çaba ve gayretin sonucunda mümkündür. Bu çaba ve gayreti sarf edebilmek için de buna hazır ve talip olmak; bir diğer ifadeyle girişilen bu işi sevmek ve buna dair motivasyona sahip olmak gerekmektedir. Şimdi çocuklarımıza Kur'ân'ı nasıl sevdirelim? Sorusuna cevap arayalım.

Çocuklarımıza Kur'ân'ı Nasıl Sevdirelim?

İnanma ve bağlanma insandaki iki temel duygu olarak kabul edilmektedir. Çocukluk yıllarında insanın bu iki duyguyla, anne babasını ve yakınlarını sevip onlara bağlanması ne kadar tabiî ise, bu duyguların etkisiyle Allah ve Peygamberi sevmesi ve inanması o derece tabiîdir. "Mushaf" adı verilen iki kapak arasındaki varlığıyla Kur'ân-ı Kerim'in de, çocuklar tarafından tanınması ve sevilmesi mümkündür. Zira müşahhas (somut) varlığı yanında, Kur'ân-ı Kerim kendine has okunma üslubuyla insanı etkileyen bir başka özelliğe de sahiptir. Dolayısıyla Kur'ân'ı çocuklara sevdirebilmek için birçok bakımdan avantajlı durumdayız denilebilir. Şimdi bu avantajlar çerçevesinde çocuklara Kur'ân'ı sevdirebilmenin yollarını ele almaya çalışalım.

Çocuklara Kur'ân hakkında yaşlarına uygun bilgiler verilmelidir.

Allah tarafından Sevgili Peygamberimize indirilen bu mukaddes kitabın niteliklerini çocuklara anlatmak, öncelikle ebeveynin, sonraki dönemlerde ise öğretmenin görevidir. Çünkü bu bir bilgilendirme işidir; ve bu konuda yeterli-doğru bilgilerin aktarılması gerekmektedir. Bunun anne babalar tarafından yerine getirilmesi ise en doğru olanıdır. Çünkü Amentü esaslarından biri "Kitaplara İman" konusudur. Kur'ân-ı Kerim de, Allah Teâlâ'nın insanlara gönderdiği mukaddes kitaplardan biridir ve diğer kitaplar gibi o da insanların doğru yolu bulmalarına vesile olan, dünya ve ahiret mutluluğu için onlara yol gösteren kutsal bir rehberdir. Bu özellikleri yanında, Kur'ân'ın ilk indirilişinden son nazil olan ayetlere kadar geçen süreç de, bu bilgi aktarımına dahil edilmelidir. Bu arada onun ihtiva ettiği sûre ve ayetlerin sayısı, belli başlı sûrelerin adları da bilgi konusu yapılmalıdır. Bu işin sonunda çocuk, mukaddes kitabı hakkında derli toplu birtakım bilgilere sahip olma imkanına kavuşacaktır. Bu aynı zamanda onu akranları yanında "bilgili biri" konumuna da getirecektir.

Çocukların dikkatlerini çekecek ayetlerden bahsedilmelidir.

Çocuklar, yaratılışı gereği olağanüstü olaylardan etkilenmektedirler. Onların küçük yaşlarda masal ve hikâyelerden hoşlanmalarının da bu özellikleriyle ilgisi vardır. Bilindiği üzere, Kur'ân-ı Kerim geçmiş ümmetlerden de bahsederek, onların yaşadıklarını "ibret alınsın" diye gündeme getirmekte ve her biri mânidar-eğitici pek çok kıssa ihtiva etmektedir. Hz. Adem başta olmak üzere, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Yakub, Hz. Davud, aileleri ve peygamber olan oğullarıyla birlikte bize hayatlarından kesitler sunulan şahsiyetlerdir. Yine Nil Nehri'ne bırakılan Hz. Musa ile kardeşi Hz. Harun ve bir mucize olarak dünyaya gelen Hz. İsa, çocukların dikkatini çekecek hayat hikâyelerine sahip peygamberlerdir. İşte bu kıssalar, çocukların Kur'ân'a olan ilgilerini ve okumaya olan isteklerini arttıran hususlardır ve ebeveyn tarafından onların dikkatini çekmek adına bu kıssalardan faydalanmak gerekmektedir.

Çocukların Kur'ân'a hayranlık duyacakları ayetler ele alınmalıdır

Çocuklar ve yetişkinler, Kur'ân'da işaret edilen birçok hususa, günümüzdeki bilimsel araştırma sonuçlarının tanıklık etmesinden yana hayranlık duymaktadırlar. Bu durum, inandıkları mukaddes kitaba dair imanlarını daha da arttırıyor olmakla beraber, 1400 yıl önce Kur'ân'da yer alan bu bilgilerin yeni keşfediliyor olmasından dolayı da hayretlerini mucip olmaktadır. Çocuklara aktarılabilecek bir örnek olması bakımından Kur'ân-ı Kerim'de dağlardan bahseden şu ayetleri ele alabiliriz:

"Ve dağları yeryüzüne kazıklar gibi çaktık."(Nebe', 78/7)

"Dağları gördüğün zaman, onları cansız varlıklar zannedersin. Halbuki onlar bulutlar gibi hareket etmektedirler." (Neml, 27/88)

Görüldüğü üzere, ayetlerde "dağların yeryüzüne kazıklar gibi çakıldığından" ve "bulutlar gibi hareket ettiklerinden" bahsedilmektedir. Günümüzde Jeoloji Bilim Dalı, dağlar üzerine yapılan araştırmalara dayanarak şu bilgileri vermektedir: Dağlar, dünyanın çeşitli bölgelerinde yeryüzüne kazıklar gibi çakılmıştır. Yeryüzündeki kütlesi kadar yerin altında da bir kütleye sahiptirler. Bunlar günümüzde elde edilen bilgiler iken, Kur'ân bu gerçeği 1400 yıl önce bildirmiştir. Ama daha da ilginç olanı, dağların da bulutlar gibi hareket ettiğini bildiren ayeti destekleyen bulgulardır. Astronomi ve Astrofizik alanındaki çalışmalar, dünyanın saatte 1670 km. hızla kendi ekseni etrafında; 108.000 km hızla da güneşin etrafında döndüğünü belirlemiştir. Bu baş döndürücü hızla dönerken dünya ve dünyadakilerin hiçbir şey hissetmeyişlerinin sebebi vardır: Dünyanın farklı yerlerine "çakılan" dağlar, adeta bir otomobil tekerleğinin sarsıntısız dönmesi için jantına çakılan kurşun parçaları gibidir. Hayret verici gerçek şudur: Kendileri de dönüyor olsa da dağlar, dünyamızın balans ayarını sağlayan unsurlardır. İşte bu ve benzeri bilimsel bulgulardan bahsetmek, çocukların Kur'ân'a olan hayranlıklarını arttıracak ve bu mukaddes kitabı yakından tanıyabilmek amacıyla okuma yönünde onları motive edecektir.

Yukarıda üç başlık altında zikredilenler, çocuklara Kur'ân-ı Kerim'i tanıtmak, üzerine ilgi ve dikkatlerini çekmek ve onu sevdirmek yönüyle başvurulabilecek metodlar olarak görülebilir.

Önümüzdeki hafta Çocuklarımıza Kur'ân'ı Nasıl Öğretelim? Konusunu ele alacağımız yazımızda buluşmak üzere sağlıcakla kalınız.



[1]"And olsun ki, onu Biz indirdik ve Biz koruyacağız." (Hicr, 15/9)

[2] İlgili ayetler için bkz. Tâ-Hâ, 20/13-21





Prof. Dr. Mehmet Emin Ay



Fikriyat.com

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN