Arama

Fahrettin Altun
Temmuz 9, 2018
Kültürel alan da demokratikleşmeli

Birkaç gün önce yolum bir vesileyle Beyoğlu'na, İstiklal Caddesi'ne düştü. Caddenin ortasında bir kitapçıya girdim. Belki de, "girme gafletinde bulundum" demeliyim. Bulunmaz olaydım. Mekâna adım atar atmaz kitap dolu bir masa sizi karşılıyor.
Üzerinde yeni çıkan kitaplar var.
Bilmeyenler için söyleyeyim, TÜİK istatistiklerine göre Türkiye'de her ay ortalama 4500 kitap yayımlanıyor. Bu kitapların yaklaşık dörtte biri ders kitabı.
Gerisi edebiyat, tarih, sosyoloji, dini ilimler vs.
Diyeceksiniz ki dükkân sahibi ne yapsın? Hepsini koyacak hali yok ya!
İçlerinden bazılarını seçecek! Haklısınız, seçecek! İşte o seçme ameliyesi çok önemli. Eğer ki sadece devlet düşmanlığı yapan, terörü ve şiddeti öven, bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı'na hakaret etmeyi alışkanlık haline getirmiş isimlerin kitapları seçiliyorsa orada bir kasıt var demektir.
Ben de işte o kasıta işaret ettim. O masanın bir köşesinin fotoğrafını çektim ve şu mesajla birlikte sosyal medya hesabımdan yayınladım. "Yeter artık! Yerli ve milli bir kültür politikasının vakti gelmedi mi? İstiklal Caddesi'nin göbeğinde bir kitapçıdan..." Paylaştığım görselde 5 adet kitap göze çarpıyordu. Bunlardan biri Selahattin Demirtaş'a, biri İdris Balüken'e, biri Eren Erdem'e, bir başkası da Elif Şafak'a aitti.
O fotoğrafta yer alan diğer kitabın başlığı ise Akademisyenlerden KHK Öyküleri'ydi.
Eren Erdem'in kitabının başlığı ise tam bir fecaatti: Diktatör Devirme Sanatı. Kitabın kapağına baktığınızda ilk gözünüze çarpan Erdoğan'ın çizimi. Diğer bir kitap, devlete katil diyen bir bildiriye imza attığı için devlet üniversitelerinden atılanları aklama derdinde. Ötekiler de malum işte.
Bu manzara bir kültür politikasının ürünü. Bu topraklara, bizim değerlerimize, bu millete düşman bir politikanın sonucu. Batıcı bir kültür politikasının yansıması.
Uzun yıllara sari bir politika bu.
Muharrem İnce'nin seçim gecesi kaçırıldığına inanan kitleyi yaratan da bu politika.
Toplumun bir kesimini bu ülkenin değerlerine düşman haline getiren de.
Bu bahsettiğim manzara bir tercihin sonucu. Burada yerli ve milli kültüre düşman bir yaklaşım var. Bunu eleştirmekten, daha makul, daha meşru ne olabilir?
Ben de bunu yaptım. Eleştirdim. Bir yandan bu durumu eleştirdim. Öte yandan da özeleştiri yaptım. Bana dönüp de "geçmiş 16 yılda AK Parti bu alanda ne yaptı" diye soranlara da cevabım budur. Boşuna mı yerli ve milli bir kültür politikası üretememiş olmamızdan duyduğum üzüntüyü dile getiriyorum!
Ben bunları yazınca yer yerinden oynadı. Hem HDP'li hem CHP'li PKK sempatizanları çıktılar sahneye.
FETÖ'cüler girdi devreye. Önce sosyal medyada, ardından kendi mecralarında yayınlar yaptılar.
En militan halleriyle ve büyük bir özgüvenle saldırıya geçtiler, ağza alınmayacak hakaretler ettiler. Dahası hedef gösterdiler, susturmaya, geri adım attırmaya çalıştılar.
Cürümleri kadar yer yakarlar. Bunlara pabuç bırakacak değiliz. Fakat ortaya çıkan enerjiyi görünce ne kadar doğru bir yere vurduğumu daha iyi anladım. Bir de neyi anladım biliyor musunuz? Bunlar sadece "bu düzene dokundurtmayız" mesajı vermiyorlar, aynı zamanda bu milletin kahir ekseriyetini cahil ve kültürsüz görüyorlar.
Uzun yıllar kitap yayıncılığı sektöründe çalıştım. Kitaplar yazdım, dergiler çıkarttım.
Kültürel çalışmalar, sosyoloji, iletişim alanında dersler verdim. Bu süreçte gördüm ki kültürel üretim alanında mafyatik bir örgütlenme var. Batıcı ideolojiden, millet düşmanlığından beslenen bir yapı bu.
Kim ne derse desin, bugün Türkiye'de kültür endüstrisini elinde bulunduran mafyatik bir düzen var. Bu düzen dağıtılmalı.
Bu düzen kendi kültürüne, milletine, devlete düşman yetiştiriyor.
Başlangıç noktasını da söyleyeyim mi?
Bu kirli düzenin aktörlerini kayırmayı bırakalım.
Aşağılık kompleksinden vazgeçip, özgüvenli olalım. Gerisi gelir. Nasıl ki siyasal alanda bir normalleşme ve demokratikleşme yaşandı. Aynısı kültürel alanda da yaşanmalı...

Fahrettin Altun-Sabah

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN