Arama

Zekeriya Erdim
Ekim 14, 2017
Eğitimde oyunun ve oyuncağın önemi

Genel anlamda; hayatın bütünü oyundan, objelerin ve düzeneklerin tamamı oyuncaktan ibarettir. Zamana ve mekana, çevreye ve ortama, ülkeye ve topluma göre oyunlar ve oyuncaklar değişir; ancak, her yaş ve seviyedeki insan için, oyuna ve oyuncağa duyulan ihtiyaç sabittir.

İnsanlarla iletişim kurmanın, bir mesajı yahut muhtevayı ulaştırmanın en kolay ve en etkili yolu; oyunlar ve oyuncaklardır. Ayrıca ve özellikle; kültür ve medeniyet değerlerini nesilden nesile, ülkeden ülkeye, toplumdan topluma herhangi bir engele takılmadan taşıyabilen unsurlardır.

Onun için; eskiden beri, sosyal ve kültürel, siyasal ve ekonomik hesabı olanlar, oyun ve oyuncak sektörüne ciddi yatırımlar yapmışlardır. Geçemedikleri sınırları bu yolla geçmişler, aşamadıkları engelleri bu aparatlarla aşmışlar, ulaşamadıkları yerlere bu kanallardan ulaşmışlardır.

TARİFİ, TANIMI

Oyun; çocuğun ve gencin, yetişkinin ve yaşlının, aklî-ruhi-benedî melekelerinin gelişmesine, olgunlaşmasına katkıda bulunan; ilgi, heyecan, neşe, sevinç, haz, mutluluk uyandıran; tek başına yapılan yahut topluca (yani grup halinde) icra edilen etkinliklerin bütünüdür. Oyuncak ise; kişinin yaşına, seviyesine, cinsiyetine, sosyal statüsüne, ilgisine, yeteneğine, bulunduğu ortama yahut ihtiyaç çeşidine göre seçtiği; kendi renkli dünyasında şahsiyetiyle bütünleştirip, varlığından neşe duyduğu yahut keyif aldığı her türlü eğlence ürünüdür.

Şüphesiz; değerler sistemiyle de yakından ilişkisi vardır. Bizim dünyamızda; "helal dairesi keyfe kafidir" cümlesi ile sınırları çizilir ve muhtevası tanımlanır.

ANA FONKSİYONLARI

Oyun ve oyuncak; deney, gözlem, tecrübe yoluyla öğrenme, yapma, yaşama aracıdır. Akıl, ruh, beden fonksiyonlarını geliştirme açısından; alıştırma yahut antrenman yapma fırsatı tanır.

Oyun ve oyuncak; bir yönüyle, eğlenmeye veya hoşça vakit geçirmeye vesile olur. Bir başka yönüyle; kişide, doğal disiplin sağlamanın en kestirme yoludur.

Oyun ve oyuncak; gözlem yapma, teşhis etme, tanıma, tanımlama aracıdır. Bu yolla; ferdin topluma açılıp sosyalleşmesi sağlanır.

Oyun ve oyuncak; problem çözme yahut tedavi etme aracıdır. Bu yolla; ileri düzeyde psiko-sosyal doyum sağlanır.

Oyun ve oyuncak; duyguları, düşünceleri, davranışları oluşturma, geliştirme, yönlendirme, yönetme açısından adeta sihirli bir deynek gibidir. En kısa ve en kolay yoldan öğrenme, bilgi ve beceri sahibi olma fırsatı verir.

Oyun ve oyuncak; bir kültür ve medeniyet elçisidir. Dayandığı değerler sisteminin; bayrağı yahut sancağı gibidir.

PRATİK FAYDALARI

Oyunlar ve oyuncaklar; yetişme çağındaki çocukların ve gençlerin, biyolojik gelişimlerini olumlu yönde etkiler. Kaslarını geliştirir, organların kabiliyet ve kapasitelerini artırır, becerilerini daha ileri noktalara taşır, potansiyellerini tetikler.

Oyunlar ve oyuncaklar; çocukların ve gençlerin psikolojik gelişim süreçlerine katkıda bulunur. Her bakımdan deşarj olup rahatlamalarına, duygularının gelişip olgunlaşmasına, hayal dünyalarının genişleyip zenginleşmesine, ruh hallerinin dengeli ve tutarlı hale gelmesine vesile olur.

Oyunlar ve oyuncaklar; çocukların ve gençlerin sosyal gelişimlerini hızlandırır. Kendilerine güven duymalarını sağlar; "ben" olmaktan "biz" olmaya geçişlerini kolaylaştırır.

Oyunlar ve oyuncaklar; çocukların ve gençlerin kültürel gelişimlerine zemin hazırlar. Hayatı ve içindekileri bu sayede daha kolay anlarlar ve kavrarlar.

Oyunlar ve oyuncaklar; ihtiyaç hissetme açısından "gıda", tedavi etme açısından "ilaç", terbiye etme açısından "hoca", ifade etme açısından "dil", keşfetme açısından "ayna", koruma açısından "sigorta", kuşatma açısından "hayat" gibidir. Çocuğun ve gencin kapıları bu anahtarla açılır, dehlizleri bu kandille geçilir.

AT BABA

Anneler ve babalar, öğretmenler ve idareciler; oyunun ve oyuncağın sihirli gücünden azami derecede istifade etmelidir. Siyasette ve bürokraside, ticarette ve sivil toplum organizelerinde aktif görev alan aydınlar ve yöneticiler; kendi kültürümüzün ve medeniyetimizin var olan oyunlarını ve oyuncaklarını koruma altına almalı, değişen ve gelişen şartlara göre yenilerini üretmelidir.

En azından; kendi evimizde ve ailemizde, bu bilgi ve bilinç ile hareket edebiliriz. Çocuklarımızı ve torunlarımızı omuzlarımıza ya da sırtlarımıza bindirip; birlikte tempo tutturarak, "at baba" oyununu oynayabiliriz.

Benim iki bacaklı, çok güzel bir atım var;

Gönlü bahçe kucaklı, nefesi çiçek kokar;

Omuzuna binerim, dünyayı dört dönerim;

Hopladıkça sevinir, kişnedikçe gülerim.

Deh deh dıgıdık hoppa, bir tur daha at baba;

Keyfime diyecek yok, şükür olsun Allah'a.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN