Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Şubat 7, 2018

Gazetelerde yer alan bir habere göre(*); Danimarka'da 18 yaşından küçüklerin sünnet edilmelerini yasaklamak için lobi çalışmaları yapılıyormuş. Bu yüzden 50 bin imza toplanarak Danimarka Parlamentosunun sünnet yasağını yasa tasarısı olarak ele almasını sağlamaya çalışılıyormuş. Maalesef imza verenlerden biri de Türk'müş.

Son yıllarda İslâm'ı doğrudan hedef alamayan bazı kişiler, sünnet hadisesini küçültme yolunda yayınlar yapıyorlar. Halbuki İslamiyet yanında Musevilikte de sünnet vardır ve artık pek çok kişi de faydalarından dolayı çocuklarını sünnet ettirmektedirler.

Özellikle erkeklerin sünnetli olduğu ülkemizde de sünnet aleyhine yayın yapmaya başladılar. Böylelikle insanımızı birleştiren önemli bir İslâmî geleneğe darbe vurmak istiyorlar. Çünkü sünnet olma günümüze kadar İslâm'ın bir şiarı ve alameti olarak milletimizi kaynaştıran bir gelenek olmaya devam etmektedir. Üstelik sünnet, sayısız faydası olan bir ameliyattır.

SÜNNET NEDİR?

Sünnet, erkek üreme organının (penis) uç kısmını saran (tıpta prepisyum adı verilen) sarkık sünnet derisinin yaklaşık dörtte üçünün, cerrahi yolla kesilerek alınması ve uç kısmının açığa çıkarılması işlemidir.

Yara iyileştikten sonra, penis başı açıkta kalarak kendine has bir görünüm kazanır.

Sünnet, dünya üzerinde en sık uygulanan ve giderek yaygınlaşan cerrahi bir işlemdir. Asırlardan beri inancımız ve geleneklerimiz gereği sürüp gider. Yani geçmişimizi geleceğimize bağlamakta, adeta kimliğimizi devam ettirmektedir.

İSLÂMA GÖRE SÜNNET

Peygamberimiz bir rivayete göre sünnetli doğmuş; bir rivayete göre de sekiz günlükken dedesi Abdülmuttalib tarafından sünnet edilmiştir. Kur'an-ı Kerim'de sünnet ile ilgili doğrudan bir bilgi olmamakla beraber Hz. İbrahim'in dinine uymamız emredildiğinden, sünnet Müslüman erkeklere zorunlu kılınmış olmaktadır.

"Şimdi Ey Muhammed! Sana! Doğruya yönelen, puta tapanlardan olmayan İbrahim'in dinine uy diye vahy ettik." (Nahl, 16/23.)

İslâm'ın yayıldığı yıllarda sünnet yedinci, sekizinci veya on üçüncü günlerde yapılırdı. Hz. Muhammed (s.a.v.)'in torunları olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin yedi günlükken sünnet edilmiştir. Ancak daha sonra Yahudilerin âdetine benzemesin diye sünnet daha ileri yaşlarda yapılmaya başlanmıştır. Çünkü Yahudiler sünneti doğumdan hemen sonra yapmaktadırlar.

Kur'an'da "sünnet" (hitan) ile ilgili bir ayet bulunmamakla birlikte, Müslümanlığın alameti (simgesi) olarak kabul edilmiştir. Atası Hz. İbrahim'in bu güzel geleneği Hz. Peygamber de davam ettirmiş ve çeşitli hadislerinde ümmetine ısrarla tavsiye etmiştir:

"Beş şey İslâm fıtratındandır:

  1. Sünnet olmak
  2. Kasık kıllarını temizlemek
  3. Koltuk altı kıllarını temizlemek
  4. Bıyığı kısaltmak
  5. Tırnakları kesmek."

"Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir:

  1. Sünnet olmak
  2. Misvak kullanmak
  3. Güzel koku sürünmek
  4. Evlenmek."

"Sünnet yedi yaşına girince müstehab, on yaşında vaciptir."

NİÇİN SÜNNETİ TERCİH EDİYORLAR?

İnternet araştırması ABD ve Avrupa ülkelerinde ebeveynlerin hala oğullarını üstelik dinî gereklilik de olmadan sünnet ettirmeyi tercih ettiklerini ortaya koymaktadır.

Lehte ve aleyhte bütün iddialar okunduktan ve mevcut pek çok web sitesindeki bütün kanıt ve bilgilere bakıldıktan sonra, 11,644 ebeveyn üzerinde yapılan bir araştırmanın sonuçları şöyledir:

Bebeklerini sünnet ettirecek ebeveynler % 72
Bebeklerini sünnet ettirmeyecek ebeveynler % 27
Kararsızlar % 1

Bunlardan…
Baba Sünnetli % 51
Baba Sünnetsiz % 48

Kendileri sünnetsiz olan babaların önemli bir kısmının yenidoğan oğullarını sünnet ettirmeyi planlıyor olmaları kayda değerdir. Bebeklik döneminde sünnet olanları bu kadar yüksek olmaya devam ediyorsa, yetişkin erkek sünnet oranı da yüksek kalmaya devam edecektir, çünkü pek çok erkek ve çocuk hayatlarının ileriki yıllarında sünneti tercih etmekte veya ihtiyaç duymaktadır.

Sünnetsiz olmalarına rağmen çocuğunu sünnet ettirmeyi düşünen babaların çokluğu gelecekte sünnetin daha da yaygınlaşacağını göstermektedir.

SÜNNET HİJYEN İÇİN GEREKLİ

Sabun ve suyun penis hijyen (temizliği) için yeterli olduğunu ve sünnetin gerekçesiz olduğunu savunanlar, pek çok erkeğin tuvaletlerinin bu kısmını unuttuğunu ya da ihmal ettiğini görmezden gelmektedir. Ebeveynler oğullarına bu işi kendi başına yapabilecek yaşa gelene kadar banyodayken prepisyum nasıl geriye çekmesi gerektiğini göstermelidir. Mahrem yerleriyle ilgilenmesi konusundaki korku, cehalet ya da utançtan dolayı ebeveynler çoğunlukla çocuğa bunu öğretemez ve daha sonra da vücudunun bu kısmı temiz tutup tutmadığını kontrol etmezler. Hâlbuki sünnet, penisi daimi temiz kılar ve erken bir yaşta çocuğun penisine gereksiz yere dikkatini çekebilecek olan yıkama ve teftiş gereğini ortadan kaldırır. Görmüş olduğumuz gibi, hijyen probleminin fiziksel ya da zihinsel engelin sonucu olduğu durumlarda sünnet sadece isteğe bağlı değil, son derece istenir hale gelir.

İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI

Günümüzde mikrobik hastalıklar yani enfeksiyonlar tıbbın en başta gelen problemlerindendir.

Bu rahatsızlıklar birçok faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkarlar. Bu faktörlerin birincisi vücut direncinin düşmesidir. Böyle olunca hastalık etkeni mikroorganizmalar en zayıf sisteme oturmakta, hastalıklara yol açmaktadırlar.

Vücudumuzun her sisteminde enfeksiyon olabilirse de en çok rastlanılanı üriner sistem enfeksiyonlarıdır. Genellikle ateş, kırgınlık hali ve lökosit artışı ile kendini gösteren enfeksiyon hali kalıcı bozukluklara da sebep olabilmektedir.

Üriner sistem enfeksiyonuna erkeklerde daha fazla rastlanmaktadır. Sünnet hakkında yayın yapan Tulara Tıp Fakültesi'nden James Roberts makalesinde(**):

"Sünnet, sünnet derisindeki bakteri kümelerini önler" demektedir.

Sünnet sırasında alınan deri parçası, hastalığın sebebi olan mikroorganizmaların yerleşip çoğalmaları ve koloni meydan getirebilmeleri için en uygun ortamdır. Hal böyle olunca sünnetsizlerde üriner sistem enfeksiyonları sık sık kişiyi rahatsız edecektir. Giderek enfeksiyonun idrar torbası ve böbreklere doğru yayılabileceği için böbrek taşlarından tutun da, böbrek iltihabına kadar pek çok hastalığa dönüşebilecektir.

PENİS KANSERİ

Sünnetsiz kişilerde sünnet derisi ile kamış (penis) başı arasında smegma adı verilen bir salgı birikir. Bu birikim mikropla karışmasıyla çok acı veren iltihaplanmalara yol açabilmektedir.

Sünnet olmuş erkeklerde penis kanserine neredeyse hiç rastlanılmamaktadır.

AIDS'E KARŞI SÜNNET

Son araştırmalar sünnet olmanın heteroseksüel (normal tercihli) erkekleri çağımızın tehlikeli ve yaygın hastalığı HIV enfeksiyonuna karşı da koruduğunu gösteriyor.

British Medikal Journal adlı İngiliz Tıp Dergisinde yer alan bir araştırma raporuna göre sünnetsiz olan bir erkeğin AIDS'e yakalanma ihtimali sünnet olmuş bir erkeğe oranla 8 kat daha yüksek. Melbourne Üniversitesinden AIDS uzmanı Prof. Dr. Robert Short, sünnetin HIV'e karşı alınacak tedbirlerin başında geldiğini söylüyor.

AIDS'e yakalanmış 25 milyon erkeğin yüzde 7'si virüsü heterosoksüel (karşı cinsle) ilişkiden aldığı gösterilmiştir. Prof. Short'a göre sünnetin faydası sünnet derisinin iç kısımlarında HIV enfeksiyonuna daha yatkın hücrelerin bulunmasından kaynaklanıyor. Sünnetli erkeklerde penis ucu yara dokusu ile kaplıdır. Prof. Short "Bu yara dokusu HIV enfeksiyonuna karşı koruyucu bir bariyer oluşturuyor" demektedir. Ancak sünnet, anal (anüsten ters) ilişki yoluyla bulaşan virüse karşı koruyucu olamıyor.

Birleşmiş Milletler bünyesindeki Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Afrika'da sistematik bir şekilde sünnetin yaygınlaştırılması halinde gelecek 20 yıl içinde 6 milyon çocuk HIV ve AIDS'e yakalanmaktan kurtulacak. WHO ekibi, Afrika'da yaptığı araştırmada sünnet olanların 18 aydan sonra HIV virüsüne yakalanma risklerinin sünnetsizlere oranla önemli ölçüde azaldığı belirlendi.

Fransız bilim adamlarının 2002-2005 yılları arasında Güney Afrika'da ki heteroseksüeller arasında yaptığı araştırmada sünnet olma ile, kadınların erkeklerden HIV virüsü kapma oranının yüzde 65 azaldığı tespit edildi. Yani sünnetli erkeklerin eşleri AIDS'ten korunmaktaydı.

Bu sonuçları değerlendiren Uluslararası AIDS Derneği, sünnetin AIDS önleme programları için önemli bir araç olabileceğini açıkladı.

TOPRAK BALANİTİ

Sünnetin bir yararı da İkinci Dünya Harbi'nde Kuzey Afrika'da ve son olarak Körfez Savaşı'nda savaşan askerlerde görüldü.

Çöllerde kum fırtınalarının savrulmasıyla sünnet derisinde biriken kum taneciklerinin toprak balanitine yol açtığı gösterildi. Sünnet olanlarda bu birikinti oluşmadığından balanit ortaya çıkmıyordu.

Sünnetin benzer bir koruyucu etkisi de Kuzey Kutbu'nda görevli İngiliz askerlerinde gözlenmiştir. Buralardaki soğuk iklim şartları, sünnet derisinde biriken salgının donmasına yol açabildiğinden, sünnetli erkekler bu rahatsızlıktan (Arctic Willy) korunmaktadırlar.

ERKEN BOŞALMA VE CİNSEL HAZ

Sünnetli erkeklerde penis başının açıkta kalması sebebiyle duyarlılık derecesi çamaşırlara sürtünmekle azalmaktadır. Sünnetten sonra penis başı epidermize olmakta, bu penisi hem darbelere karşı korumakta hem de hassasiyetin azalmasına bağlı olarak boşalmayı geciktirmekte, erken boşalma engellenmektedir

RAHİM KANSERİ

Sünnetin saydığımız faydalarına ilâveten yeni bir avantajı daha kanıtlandı. Dünyaca ünlü İngiliz Tıp Dergisi New England Journal of Medicine'ın Nisan 2002 sayısında açıkladığı ve yirmiye yakın doktorun iştirakiyle hazırlanmış araştırma raporuma göre; kişiye birçok fayda verdiği zaten bilinen sünnet, sünnetli erkeğin hanımı için de birçok kritik hastalığa karşı korunma sağlamaktadır.

Dergide yer alan araştırma raporuna göre rahim kanseri vakalarının yüzde 99'undan sorumlu tutulan papilloma virüs, sünnetli erkeklerde daha az görülmektedir. Çünkü, sünnetsizlerin sünnet derisinin iç kısmına virüs daha kolay yerleşmekte ve buradaki smegma denilen sıvıya bulaşarak bu kısmı zedelemekte, eşe kolayca aktarılmaktadır.

SÜNNETİN DİĞER YARARLARI

Prostat glandı, mesanenin altında yer alır ve semeni meydana getiren sıvının bir kısmını sağlar. Gland kanseri hayatın ilerleyen yıllarında ortaya çıkabilir ve İngiltere'de yılda yaklaşık 3000 ölüme neden olmaktadır. Sünnet tedbir niteliğinde bir önlem olabilir, çünkü bu hastalık sünnetli olmayanlarda sünnet olmuş erkeklere oranla daha yaygındır ve artık herpes virüsü de bu hastalığın nedenleri arasına girmiştir.

CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIK RİSKİNİ AZALTIR

Sünnet, cinsel yolla bulaşan hastalıkları önlemez fakat sünnetli ya da üstderileri doğuştan kısa olan erkeklerin bu hastalıklara yakalanma riski, uzun üstderili olanlara göre azdır. Korunma, glansın sertleşmesinden ve bakteri üremesine uygun olmayan kuru şartlardan kaynaklanır. Sünnet, gonore ve sifilisin (frengi) görülme sıklığını azaltamaz ama cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklardan genital herpes ve genital siğillerin tedavisi için sünnet gerekli olabilir. Herpes simpleks virüsü için etkin bir tedavi yoktur ve bu virüs serviks kanserinde rol oynadığı doğrulandıysa, o zaman, rastgele cinsel ilişki kurmanın artması karşısında önleyici bir tedbir olarak doğumda sünnet savunulabilir. AIDS bulaştırma riski sünnetsiz erkeklere göre daha düşüktür. (bu durum sünnetli glansın kuruyarak sertleşmesi ve frenulumun yırtılma riskinin azalmasından kaynaklanmaktadır). Ayrıca sünnetli bebeklerin spesifik olmayan üretritise (üretra, yani idrar yolu enfeksiyonu) yakalanma riskinin daha düşük olduğunu göstermiştir.

KISIRLIĞIN BİR SEBEBİ

Yine sünnet derisi altında meni kalmasına bağlı olarak cinsel ilişki esnasında hazneye az miktarda meni atılır. Bunun sonucu olarak döllenme ve çocuk olma ihtimali düşer.

PENİS DAYANIKLI HALE GELİR

Penisin sünnetle birlikte darbelere dayanıklılığı artar. Çünkü penis başı epidermize olmuştur, bu da hassasiyetini giderir.

İnsanlık yeryüzünde oldukça insanlar erkek çocuklarını sünnet etmeye devam edeceklerdir. Üstelik sadece dini bir gereklilikten değil görüldüğü gibi sünnetin sayılamayacak kadar çok faydaları vardır, bundan dolayı sünnet hep olacaktır.

---------------------------------------------------------------------------

(*) Milliyet. 'Sünnette yaş sınırı kampanyası' 5 Şubat 2018

(*) The Journal Of Urology. Volume 135, No 5, 1986

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN