Arama

Prof. Dr. Atilla Arkan
Temmuz 11, 2018
Eğitim sistemi ve reformların sürekliliği

AK partinin yeni sisteme geçişte önemli dönüşümlerin yaşanacağı alanlardan bir tanesi eğitim alanıdır. Eğitim politikalarında yapısal reform ve dönüşümün süreklilik içinde devam ettirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bunun başlıca sebepleri şunlardır: Değişimin hızı eğitim teknolojilerini, toplumsal ilişkiler ağını, öğrenci, öğretmen ve okul yönetici ilişkilerini dönüştürmektedir. Günümüzde nitelikli eğitim değişimin hızına uygun olarak süreklilik içinde eğitimde reformları yapabilmek ile mümkündür. İkinci olarak ülkeler arası rekabette en önemli belirleyici unsurlardan birisi nitelikli eğitim almış beceri düzeyleri yüksek insan kaynağıdır. Türkiye'nin orta ve uzun vadede ülkeler arasındaki yerini insan kaynağı belirleyecektir. Son olarak ise kaliteli eğitim sosyal adaletin en önemli düzeltici araçlarından bir tanesidir. Bundan dolayı yükselmek isteyen orta sınıf aileler çocuklarına kaliteli bir eğitim vermek istemektedirler. Orta sınıfın altında bulunan dezavantajlı toplumsal gruplar için ise devletin sunduğu kaliteli eğitim ve özel eğitim programları sosyal adaletin temine en önemli katkıyı yapmaktadır.

Eğitim reformları açısından en önemli nokta iç tutarlığı olan, değişimi sürekli bir şekilde yönetebilen bir eğitim sisteminin inşasıdır. Eğitim sisteminin köşe taşları ise şunlardır:

1) Amaçlar

2) Eğitim programı/müfredat,

3) Özellikle Türkiye açısından lise ve yüksek öğretime yerleştirme sistemleri

4) Öğretmen yetiştiren kurumlar olarak eğitim fakülteleri

5) Anlamlı bir kariyer sistemi oluşturacak şekilde öğretmen seçme ve geliştirme süreçlerinin tanzimi

6) Eğitim lideri olarak okul yöneticisi seçme ve geliştirme-kariyer sistemi

7) Son olarak öğrenci, öğretmen ve okul yöneticilerinin başarılarını ölçme sistemidir. Başarı ölçme sistemin nihai hedefi öğrenci, öğretmen ve okul yöneticisinin yetkinliğini ve kalitesini daha da arttırmaktır. Burada "başarı"dan kast edilen şeyin belli okullara yerleştirmekten ziyade "hedeflenen amaçlara ulaşma" olduğunu açıklamak faydalıdır.

Türk eğitim sisteminde en öncelikli konu bu unsurların bütünlük, uyum ve karşılıklı etkileşim içerisinde anlaşılıp amaçlara uygun bir şekilde tasarlanmasıdır.

Dünyanın geldiği noktada eğitim sisteminin amacı her bir bireyin eğilim ve yapısına uygun olarak, çağın ve yakın geleceğin gerektirdiği beceri ve yetkinlikleri kazandırmaktır. Bunlar duygusal, sosyal, iletişim ve zihinsel beceriler ile gerekli teknolojileri kullanabilme becerileridir. Meslek orta ve yüksek öğreniminde doğal olarak buna ilgi meslek becerilerinin de eklenmesi gerekir. Milli, manevi ve insani değerlerin aktarımı eğitimin doğal bir parçasıdır. Doğal olarak bu beceri ve yetkinlikler okul öncesi eğitimden yüksek öğretime göre önceliği ve dozajı farklılaşmaktadır. Mesela okul öncesinde oyunla duygusal gelişim ve iletişim becerileri önemli iken yüksek öğretime giden süreçte ise analitik, eleştirel ve yaratıcı düşünebilme şeklindeki zihinsel beceri ve yetkinlikler öne çıkabilmektedir.

Türkiye'de eğitim sisteminin inşasında aksaklıklar bulunmaktadır. Sebeplerine girmeden bazı aksaklıklara kısaca işaret edilebilir. Öncelikle eğitim sisteminin unsurlarının öğrenciye beceri kazandırma bakımından düzenlenmesi noktasında zaaflar bulunmaktadır. Mesela eğitim programları yapılan son düzenlemelere geliştirmelere rağmen hala teorik yükü fazladır. Beceri geliştirme hedefi bakımından daha da iyileştirilmelidir. Yine uzun yıllar uygulanan orta öğretim ve yüksek öğretime öğrenci yerleştirme sistemi Türk Milli eğitim sistemini derinden etkilemektedir. Gelinen süreçte öğrenci seçme sistemi sonuçları "başarı"nın kriteri haline geldiğinden büyük bir illüzyon oluşmaktadır. Beceri ve yetkinlik kazanmamasına rağmen test imtihanlarında elde edilen sonuçlar okulları, eğitim ilişkilerinin tümünü ve tüm eğitim sistemini gerçeklikten koparmakta ve kötürümleştirmektedir. Diğer bir ifadeyle var olan yerleştirme sistemi büyük ölçüde akademik başarıyı kıstas aldığından sosyal, iletişim, sanat ve mesleki eğitimle elde edilen beceriler ihmal edilmiş durumdadır. Meslek liselerinin tercih edilmemesi bu olguyla yakından alakalıdır. Yine liseye yerleştirmede oturulan mahallenin kriter olması olumlu olmasına rağmen yerleştirmenin merkezi olarak yapılması ciddi sıkıntılar doğuracaktır.

Milli Eğitim Bakanının yeni atandığı bu dönemde en öncelikli sorun, yaşanan evrensel değişimleri ve yerel gerçeklikleri de göz önüne alarak Türk eğitim sistemini bütünlük ve uyum içerisinde tasarlamaktır. Eğitim sisteminde devam edecek reform çalışmaları Türkiye'nin geleceği belirleyecektir.

Prof. Dr. Atilla Arkan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN