Arama

Prof. Dr. Atilla Arkan
Haziran 29, 2018
24 Haziran 2018 Seçimleri ve AK Parti’nin geleceği

Türkiye 24 Haziran 2018 seçimlerini, yaklaşık % 52,56 oy oranıyla Recep Tayyip Erdoğan'ın tartışmasız başarısıyla tamamladı. Böylece, Erdoğan güçlü liderliğini bir kere daha göstermiş oldu. Bu başarı; halkla kurduğu duygudaşlığın hala güçlü bir şekilde devam etmesi, terörle mücadele karşısında gösterdiği performansla ülkeyi güvenli bir hale getirmesi, çağdaş gelişmeleri belli bir istikrar içinde yönetebilmesi ve toplumsal taleplere gösterdiği hassasiyet sayesinde mümkün olmuştur.

Cumhur ittifakı ile yüksek bir oy oranı yakalanmış olmasına rağmen AK Parti bir önceki seçime oranla 7 puanlık bir düşüş yaşadı. Bu ciddi bir uyarıdır. Her seçimin; dinamikleri, seçmen düşünceleri ve oy verme pratiklerinin o seçime özgü olduğu doğrudur. Buna rağmen AK Parti'nin 7 puan oy kaybedişi çok ciddi bir şekilde değerlendirilmelidir.

AK Parti'nin reformcu ve yenilikçi yönünü zayıflatan iki yapısal sebep bulunmaktadır. İlki nitelikli ana muhalefet yoksunluğudur. CHP uzun yıllardır ideolojik kalıplar, katı laiklik sembolleri ve kimlik üzerinden siyaset yapmaktadır. Bu siyaset tarzının iktidarın kalitesini artıracak hiçbir yönü yoktur. Ön yargılar ön yargıları besler ve bu kısır döngüde Türk toplumunun muhafazakar yapısından dolayı AK Parti her zaman kazanır. Ana muhalefet partisinin, ideolojik ön yargıları ve kimlik siyasetini bir kenara bırakarak uygulanan politikaları eleştirmesi ve somut çözüm önerileriyle iktidarı sıkıştırması ise ülkenin önünü açacaktır. Seçmen, ancak böylesi bir ana muhalefetin gerçekten ülkeyi yönetebileceğine inanabilir. Demokrasi, iktidarı ve muhalefetiyle çift kanatlı bir kuştur.

İkinci yapısal sebep ise, AK Parti'nin 16 yıldır sürekli iktidarda olmasıdır. İktidar olmanın yıpratıcılığı açıktır. Türkiye gibi eğitimden ekonomiye, sağlıktan sosyal politikalara kadar birçok devasa yapısal sorunla karşı karşıya olan bir ülkede iktidarda kalmayı hedefleyen bir partinin katılımcı, reformcu ve yenilikçi tarafını sürekli güçlü tutması gerekir. Yıpranma, ancak katılım ve yenilenme ile yönetilebilir.

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin gerçekleşeceği önümüzdeki ilk beş yıl, hem Türkiye hem de AK Parti için hayati önemdedir. Cumhurbaşkanlığı sistemi AK Parti'ye yenilenme konusunda imkanlar sunacaktır. Aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı olan Erdoğan, siyasal başarıyı garantilemek için bu imkanları sonuna kadar kullanacaktır.

AK Parti'nin bir önceki seçimden yüzde 7 daha düşük oranda oy alması olgusunun analiz edilmesi önemlidir. Böylece sağlıklı bir yol haritası çıkarılabilir. Bu düşüşün en önemli sebebi şudur: Bazı siyasal ve bürokratik elitler, işlerini yönetmekten ziyade ilişkileri yönetmeyi tercih etmektedirler. İlişkileri yönetmek işin bir parçasıdır ama kendisi değildir. Hizmetlerin kaliteli bir şekilde sunulması, reformların ve yapısal dönüşümlerin yönetilmesi, yenilikçi hizmetlerin üretilmesi siyasi ve bürokratik elitlerin ilk görevidir. Diğer bir görevleri ise, alt kademe lider ve yönetici adaylarının liyakat ve başarıya dayalı olarak seçilip yetiştirilmesidir. Lider ve yönetici seçiminin kalite, kapasite ve başarıya bakılmaksızın sadece ilişki ve güç ağlarının yaygınlaştırılmasına dayalı olarak yapılması değişim süreçlerinin ve reformların yönetilememesi sonucunu doğurmaktadır. Yapay zeka teknolojilerine geçilen bu dönemde değişimin hızı çok artmıştır. Yönetilemeyen değişim, gerçekleştirilemeyen her reform, üretilemeyen yenilikçi hizmetler, çözülemeyen her bir sorun ve gözlemlenen verimsiz kaynak kullanımları siyasal başarısızlık olarak geri dönebilmektedir.

Eğitimden sağlığa, ekonomiden sanayiye, teknolojiden sosyal politikalara kadar kamunun her bir alanı reform beklemektedir. Mesela eğitimden örnek verilebilir. AK Parti sınıf sayıları, donatılar, öğretmen sayıları gibi eğitimin maddi ihtiyaçlarını büyük ölçüde karşıladı. Fakat eğitimin kalitesini artırma ve yaşanan değişime uygun hâle getirme konusunda aynı ölçüde yol alamadı. Eğitim sisteminin köşe taşları olan, temel sayısal ve sözel becerilerin ölçümüne dayalı olarak lise ve üniversite dengi okullara öğrenci seçme ve yerleştirme, okul müfredatları, eğitim fakültelerinin yapısı, öğretmen seçimi, okul yöneticisi seçme ve yetiştirme süreçleri, öğretmen ve okul yöneticilerinin başarılarını ölçme gibi konularda bütüncül ve uyumlu bir yol haritası çıkarabildiğini söyleyebilmek zordur. Bu konuların her biri acil reformlara ihtiyaç duymaktadır. Yine sağlık harcamalarının verimliliği, sosyal yardımların üretimle ilişkisi, genç nüfusun becerilerini geliştirecek eğitim ve hizmetlerin yaygınlaştırılması, insan ihtiyaçlarına duyarlı yeşil, yaya ve bisiklet dostu şehirlerin inşa edilmesi, su kayıplarını en aza indirecek su işletim sistemlerinin geliştirilmesi, tarım arazilerinin uluslararası alanda rekabet edebilir ölçek ve büyüklüklere getirilmesi, dinî hizmetlerde oluşan yeni ihtiyaçların karşılanması ve gerekli insan kaynağının yetiştirilmesi gibi yüzlerce konuda reform ihtiyacı bulunmaktadır. Tüm bu reformlar sadece ilişkiyi değil "işi" de yöneten siyasi ve bürokratik elit tarafından gerçekleştirilebilir. Liderin gösterdiği hedeflere böyle ulaşılabilir.

Gelinen bu noktada yerel temsilin güçlendirilmesi ve yenilikçi katılım süreçlerinin inşası faydalı olacaktır. AK Parti'yi temsil edecek milletvekilleri, parti il ve ilçe başkanları ile belediye başkanları gibi yerel siyasal aktörlerin, toplumun beklentilerini analiz etmesi AK Parti'nin kalıcılığını sağlayacak önemli bir adım olacaktır. Aksi durumlarda, yani karar oluşum sürecinde, yerel düzeyde oluşan toplumsal taleplerin ve bunları karşılayabilecek yerel liderlerin tespitlerinin nihai karar vericiye sıhhatli ulaştırılamaması kan kaybına yol açmaktadır. Diğer bir ifadeyle yerelde oluşan analiz ve tespitlerin etkin bir şekilde karar vericiye ulaştırılması, AK Parti'nin katılımcı ve reformcu yanını besleyebilir ve meseleyi elit içi mücadelenin ötesine taşıyabilir. AK Parti'nin yenilikçi yapısına uygun mevcut kadroya ek olarak yeni katılımcı ve aday belirleme yöntem ve mekanizmalarının geliştirilmesi fark oluşturabilir. Yeni sistemdeki danışma kurulları bu noktada açılım sağlayabilir.

Başarısızlığa yüzlerce ağlama duvarı ve binlerce mazeret bulunabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "mesajı aldık" vurgusu bu konunun detaylı bir şekilde ele alınacağına işaret etmektedir.

Prof. Dr. Atilla Arkan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN