Arama

Tasavvufun iki lokma bir hırkası: Minimalizm

Beş yıldır hiçbir şey satın almayan bir kadın, dünyanın en zenginleri olmasına rağmen her gün aynı şeyi giyen adam… Bir hayat tarzı olma yolunda ilerleyen “minimalizm” son zamanların yeni modası olarak karşımıza çıkıyor. Bu olanlar meşhur “Amerikan rüyası” ndan uyanış mı, yoksa popüler kültürün yeni bir modası mı?

Tasavvufun iki lokma bir hırkası: Minimalizm
Yayınlanma Tarihi: 8.8.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 30.10.2020 14:53

HAYATI DEĞERLİ KILMANIN YOLU

"Önemli olan, hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır". (Platon)

Günümüzde birçok insan, popüler kültürün etkisiyle istediği her şeye sahip olmasına rağmen, önü alınmayan bir tatminsizlik duygusu içerinde. Hissedemediğimiz mutluluğu ve anıları nesneler dünyasında arıyoruz. Bu arayış sonu gelmez bir tüketim alışkanlığını beraberinde getiriyor.

MİNİMALİST YAŞAM NEDİR?

İnsan hayatındaki maddi ve manevi unsurları, ihtiyaçlara göre sınırlayıp en aza indirgeyerek, daha fazla hareket serbestliği, yaşam konforu ve kalitesi kazandıran yaşam şekli anlayışıdır.

"ARABANIZ MAHVOLMUŞ OLABİLİR, AMA GÜNÜNÜZÜN MAHVOLMASI GEREKMEZ".

Nesneleri, hayatımızın merkezi olmaktan çıkarıp kendimizi merkeze koymalıyız. Böylece maddelerin bizi üzmesine izin vermesine engel oluruz. Bir reklamda şöyle deniliyordu; "Arabanız mahvolmuş olabilir, ama gününüzün mahvolması gerekmez."

BİR LOKMA BİR HIRKA

Genel anlamıyla "dünyaya karşı tavır" demek olan tasavvufi hayat ve mistik düşüncede "Bir lokma ve bir hırka" anlayışı, dünya cazibesine kapılmamak demektir. İnsanoğlu yapısı gereği dünyaya tutkun, dünya nimetlerine meftundur. İnsan bu alakasını durdurmazsa, dünyayı yutacakmışçasına bir hırs ve tul-i emelden kurtulamaz. Bu yüzden Kur'an'daki: "Kendilerini fitneye düşürüp denemek için insanlardan bir gurubuna verdiğimiz dünya hayatına aid zinet ve debdebelere sakın iki gözünü dikme! Rabb'ının rızkı hem daha hayırlı ve hem daha süreklidir." (Taha, 131) ayet-i kerimesi ve benzerleri- dünyaya aldanmamak öğütler.

NESNELERİN ESİRİ OLMAK

En temel iktisadi prensip olan marjinal fayda, özetle; "Tüketim arttıkça bir süre sonra fayda sıfıra iner, sonrasında da azalmaya başlar" şeklinde açıklanır. Muhtemelen aldığınız ilk bilgisayar size hissettirdiği mutluluk ile sonrakiler arasında hiçbir zaman aynı hissi yaşatmaz. Demek ki satın alarak mutlu olabilmenin de bir sınırı var. İstatistiklere göre, kazanılan para ve mutluluk doğrusunun grafikte bir noktadan sonra negatif izlediğini gösteriyor. Minimalizm sadece eşya odaklı bir akım değildir. Yemek, giyim, ev eşyası, sosyal ağlar, ilişkiler, hobiler, zaman, hedefler gibi hayatın her alanında sadeleşmenin önemini vurguluyor.

"Armağan zihniyetine adım atarken bırakın duygularınız yönlendirsin sizi. Verdikleriniz bir erdem standardına ulaşma çabasından değil, minnetten doğsun. Belki de ilk adımlarınız küçük olacaktır: fazladan bir şey eklemek, herhangi bir ödül gündeminiz olmadan küçük iyilikler yapmak. Bir işletmeniz varsa, küçük bir parçasını armağan modeline çevirebilirsiniz belki. Hangi adımları atarsanız atın, geleceğin ekonomisine hazırlanmakta olduğunuzu bilin." Kutsal Ekonomi – Charles Eisenstein

ANI YAŞAMA

Önce üretim hızlandı. Sonra tüketim, iletişim, ulaşım, moda… Bu suni sistem insani özelliklerimizle durmadan kavga halinde. Kendi hayat temposuna karar verme yetkisi elinden alınmış bireyler olarak oradan oraya koşturuyoruz. Yavaş konuşun, yavaş yürüyün, yavaş yemek yiyin, yavaş araba kullanın. Ve daha da önemlisi; yavaş düşünün, yavaş karar verin, yavaş tüketin.

Hız, sadece hayati tehlikeyi ifade eden bir kelime mi?

Asansörlerde beklerken bile 21'inci yüzyıl insanları olarak koskoca bir hayatı kaçırma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Cristopher Richards: "Bizi hızlanmaya zorlayanlar var. Direniyoruz! Ne bayrak kaldıracak ne de tükeneceğiz. Ofiste ve yollarda yavaşlayacağız. Çevremizdeki tüm insanlar sinir bozucu hiperaktivite halindeyken biz, kendimize duyduğumuz güvenle yavaşlayacağız. Kendi huzurumuzu her ne pahasına olursa olsun koruyacağız. Alanlarda ve caddelerde yavaşlayacağız, tepelerde yavaşlayacağız, asla teslim olmayacağız! Çevrenizdekiler hızlanırken, siz yavaşlarsanız bizden birisiniz demektir. Diğerlerinden değil, bizden biri olduğunuz için gurur duyun çünkü onlar hızlı, biz ise yavaşız. Yapmaya değer bir şey varsa, yavaşça yapmaya da değerdir. Bir fincan sabah çayıyla yatakta uzanmanın, insanlığın en mükemmel hali olduğunu bilen birileri hâlâ var."

ATIK YÖNETİMİ

Tüketimin kaçınılmaz sorunlarından biri de atık yönetimidir. Pek çok materyal için geri dönüşüm mümkün gibi görünse de, bu beraberinde ek maliyeti ve daha fazla kaynak kullanımı getiriyor. Kıyafetler ve eşyalar için onarma ve dönüştürme olanaksızsa, ikinci el satışı veya bağış seçeneğini değerlendirilebilir. Paketli gıdalar ve plastikten uzak durmak, kâğıt ve cam atıkları özel ayrılmış geri dönüşüm kutularına atmak, organik atıkları toprağa gömerek gübre haline getirmek, önlemlerinden sadece birkaçı.

SANAL KİRLİLİK

Zihnimizi bulandıran yalnızca fazla kıyafet ve eşyalar değildir. Yaşamımızın bütün alanlarına sızmış olan dijitalleşme, kendi kirliliğini de beraberinde getiriyor. İşleri kolaylaştırmak için kullandığımız bu araçların bilakis zorlaştırmaması adına birkaç minimalist önlemin olduğunu söyleyebiliriz. Mesela reklam, istenmeyen posta ve kısa mesajları engelleyin veya aboneliklerinden çıkın. Etkileşim içinde olduğunuz kişileri gözden geçirin. "Paylaş" butonuna basmadan önce iki kere düşünün. Depolama sisteminizi ve fotoğraf arşivinizi ayıklayın. Bazı minimalistler, akıllı telefon uygulamalarını yalnızca bir ekrana sığabilecek şekilde indirgiyor. Diğer taraftan, ekran kontrol sıklığımız ve ekrana bakma süremiz gün geçtikçe artıyor. Sınırlarını kendi önceliklerinize göre belirleyeceğiniz bir "dijital detoks" süreci yönetmenizde yardımcı olabilir. Sosyal medya hesapları için günlük kontrol limiti belirlemek, yemek masasına ve yatak odasına telefon getirmemek, bildirimleri kapatmak yapılabileceklerden bazıları.''

KAPSÜL GARDIROP

Ne giyeceğinizi düşünerek kaybettiğiniz dakikaları ve hatta saatler neredeyse ömrün yarısına denk geliyor. Buna alışverişi yapmak için harcadığınız zamanı ve parayı ekleyince kaybın büyüklüğü daha net görünüyor. Üstelik daha çok kıyafet; daha çok çamaşır yıkamak, ütü yapmak, daha fazla dolap ihtiyacı anlamına da geliyor. İsrafı önlemek, görünümünden çok kişiliğiyle öne çıkmak isteyenler için moda olan bir uygulama var: ''Kapsül gardırop''

"Proje 333" isimli yöntemde, mevsim değişiklikleri göz önüne alınarak üç aylık periyotlarla 33 parçadan oluşan gardıroplar oluşturuluyor. Ayakkabı ve çanta dâhil; ev kıyafetleri, spor kıyafetleri, özel gün elbiseleri ve takıların hariç tutulduğu parçaların sayısı ise 40'a kadar esnetilebiliyor. Bu giyinme şeklinin püf noktası, seçtiğiniz her parçanın birbirleriyle giyilmeye uygun tarzda olması. Böylelikle farklı kombinasyonlar yaparak sürekli aynı şeyleri giyiyorum hissine kapılmamış oluyorsunuz.

Peki, bir nesnenin atıl durumda olduğuna nasıl karar verirsiniz? Aşağıdaki soruları sorarak başlayabilirsiniz mesela…

Bunu ne kadar sıklıkla kullanıyorum?

En son ne için kullandım?

Bir daha ne zaman kullanırım?

Benim için ne kadar önemli?

Tekrar ihtiyacım olursa, kolayca alabiliriyim?

DİKKAT ÇEKEN İKİ MİNİMALİST VE BELGESELLERİ

Minimalizimi anlatırken şu iki isimden bahsetmeliyiz. Joshua Fields Millburn ve Ryan Nicodemus. Yüksek maaşları olan, bu isimler bir gün minimalizm ile tanışıyorlar ve minimalizim hakkında kitap yazıyorlar. Türkçeye yeni çevrilen "Minimalizm/Anlamlı Bir Yaşam" kitabı da bunlardan birisidir. Siteleri "theminimalists.com" minimalizm serüvenlerini buradan insanlar ile paylaşıyorlar. Ayrıca "Minimalism" adında bir belgesel çekerek tüketim alışkanlıklarının doğurduğu sorunlara çözüm odaklı bir yaklaşımda bulunuyorlar.

Üretim bedeli, tüketim çılgınlığı, ucuz iş gücü, sömürülen emekler ve bunlara karşı nasıl direneceğiz gibi bir gündeminiz varsa şu belgesellere göz atmanızı tavsiye ederiz.

"Story of Stuff/Şeylerin Hikâyesi" kaynakların kullanımını, üretime geçişi, tüketim ve geri dönüşümünü anlatan bir belgesel.

"The True Coast/Gerçek Bedel" belgeseli ucuz iş gücünü, sömürülen insan emeğini ve bunca ürünü nasıl bu kadar ucuza alınabiliyoruz sorusunu cevaplıyor.

Bu kısır döngüden çıkmak, sistemin bir parçası olmaktan kurtulmak için neler yapılabilir diye düşünenler ise "Minimalism" belgeselini izleyebilirler.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN