Arama

Bozgunculara merhamet etme

Akşemseddin, İstanbul’un fethi sırasında bozgunculuk yapanlara karşı Fatih’e şu öğütlerde bulundu: Şimdi yumuşaklık ve merhamet gerekmez. Kusuru görülenler, fethe muhalif olanlar tespit edilip, bunlar en şiddetli şekilde cezalandırılmalıdır.

Bozgunculara merhamet etme
Yayınlanma Tarihi: 21.6.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 21.06.2017 12:36

AKŞEMSEDDİN'DEN FATİH SULTAN MEHMED'E ÖĞÜTLER:

Bozgunculara merhamet etme

Fatih üzerinde en etkili insanlardan biri hocası Akşemseddin'di. II.Mehmed, devlet adamlarının bir kısmının kuşatmanın kaldırılması yönündeki baskılarına Zağanos Paşa, Şehabeddin Paşa ve Akşemseddin'in desteğiyle karşı koyabilmişti.

AKŞEMSEDDİN'İN MEKTUBU

20 Nisan 1453'te dört büyük yardım gemisi, Osmanlı donanmasının çabasına rağmen İstanbul'a girdi. Bu durum Bizanslılar arasında büyük bir sevince, Osmanlı ordusunda ise büyük bir hüsrana yol açtı. Muhalifler seslerini yükselterek kuşatmanın hemen kaldırılması gerektiğini söylediler. Orduda büyük bir moral bozukluğu hâkim oldu.

Ordunun durumunu vaktinde teşhis eden Akşemseddin, padişaha sert ifadelerle dolu bir mektup yazdı. Fetih taraftarlarının muzaffer olacağını müjdeleyen Akşemseddin, padişahtan sert tedbirler almaktan kaçınmamasını da istedi. İstanbul kuşatmasının dönüm noktası olan mektupta Akşemseddin şunları yazmıştı:

"Bu hadise gemi ehlinden oldu. Kalbime büyük kırıklık ve üzüntü getirdi. Bir fırsat görünüyordu. Fakat bu hadise o fırsatı ortadan kaldırdı. Yeni gelişmeler oldu. Birincisi, kâfirler rahatladı, sevince boğuldu, moral buldu. İkincisi, sizin görüşünüzün eksik, hükmünüzün ve kararlarınızın isabetsiz, sözünüzün tesirsiz olduğu görüşü kuvvet kazandı. Üçüncüsü, dualarımızın kabul olmadığı, müjdemizin geçersiz olduğu ifade edilir oldu. Bu bakımdan bu hadise, bunun gibi pek çok mahzurlar doğurdu.

Şimdi yumuşaklık ve merhamet gerekmez. Bu hususta kusuru görülenler, fethe muhalif olanlar tespit edilip, bunlar görevden azil dâhil gereken en şiddetli ceza ile cezalandırılmalıdır. Eğer bunlar yapılmazsa kaleye yeni bir hücuma kalkışıldığında, hendeklerin doldurulmasına karar verildiğinde gevşeklik gösterilecektir. Bilirsiniz, bunlar yasaktan (zordan) anlayan Müslümandır. Allah için canını, başını ortaya koyan azdır. Meğer bir ganimet göreler, canlarını dünya için ateşe atarlar.

Şimdi sizin yapmanız gereken bütün gücünüzle, fiilen, emirle, hükümlerinizle, sözünüzle işe sarılmanız, gayret göstermenizdir. Bu tür görevler, gerektiğinde merhameti ve yumuşaklığı az, şiddet kullanabilecek, zora başvurabilecek kimselere verilmelidir. Bu, hem geçmişteki uygulamalara, hem de dine uygundur. Allah şöyle buyuruyor: "Ey şanlı Peygamber! Kâfirlerle, münafıklarla sonuna kadar savaş ve onlara karşı sert ol, yumuşak davranma. Onların varacakları yer cehennemdir ki, orası varılacak ne kötü yerdir".

Bir acayip hal oldu. Üzgün bir halde otururken, Sâdâtın büyüğü, Câfer-i Sâdık'ın işareti üzerine Kur'an'ı Kerim üzerinde mütalaada bulunurken şu âyete rastladım: "Allah münafıklara ve kâfirlere ebedi olarak cehennem ateşini vaadetti. O, onlara yeter. Allah onları rahmetinin sahasından uzaklaştırdı. Onlar için devamlı azap vardır".

Bu âyete göre, bu işte gayret sarf etmeyenler de, senin emrine uymayanlar da Müslüman değildir. Bunlar münafık hükmünde olup, kâfirlerle cehennemde beraber olacaklardır. İşlerini daha sıkı tutmandan ve sert davranmandan başka çare olmadığı anlaşıldı. Sonuçta, Allah'ın yardımıyla biz buradan utanan ve gücenen değil, ferahlayan, mansur (yardım edilen) ve muzaffer olarak dönen oluruz. İmdi, "kul tedbiri alır, takdiri Allah'a bırakır" hükmü her zaman geçerlidir. Neticede başarı Allah'tandır. Ama elden gelen bütün gayret sarf edilmelidir. Allah Resülü ve ashabının sünneti de budur.

Hüzünlü bir halde iken biraz Kur'an okuyup yattığımda, bir takım lütuflara, müjdelere mazhar oldum ve teselli buldum. Bu söylediklerim sana boş söz gibi gelmesin. Gereğini yapasın. Söylediklerim tamamen sizi sevdiğimizdendir".

Bu mektup Fatih'in moralini yükseltip, kuşatmaya devam kararını vermesine ve fetih gerçekleşene kadar hedefinden vazgeçmemesinde önemli bir rol oynadı.

FETHE DOĞRU

Kuşatmanın uzaması, Avrupa'dan gelebilecek yardım yüzünden Osmanlı ordusunu zor duruma sokmuştu. Bu sırada Venedik donanması Ege'ye gelmişti. 25 Mayıs'ta Bizans'a son kez teslim ol çağrısı yapıldı. Bu sırada Macarlar'ın, yardıma geldiği haberleri Osmanlı ordusunun moralini bozmuştu. Veziriazam baştan beri savunduğu kuşatmayı kaldırma fikrinde ısrar etti. Ancak Zağanos Paşa, Şehabeddin Paşa, Turahan Bey ve Akşemseddin saldırıya devam edilmesi gerektiğini söylediler. Büyük bir saldırıya geçilmesi için karar alındı. İstanbul 29 Mayıs sabahı son hücumla fethedildi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN