Arama

Osmanlı Kültüründe İlmi Nücum

Mazisi neredeyse insanoğlu tarihi kadar eski olan “astronomi” hakkında birçok fikirde bulunan, ilk örneği de Babil kralına sunulan tablette şöyle yazar: ‘‘Ay takviminin on dördüncü günü ay ve güneş birbirlerine zıt konumlarda olursa kral birçok haber alacak.’’ Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme devrinde popüler olan müneccimler, aydın ve âlim kimselerdi.

Osmanlı Kültüründe İlmi Nücum
Yayınlanma Tarihi: 28.7.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 29.07.2018 09:30

"Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik."( Kur'an-ı Kerim, Hicr 16)

Devlet geleneği haline gelen bilim : Astroloji

Osmanlı'da olayları ve İnsanları ve etkilediği düşünülen ilme ''nücûm'' ve bu ilme sahip olanlara da ''müneccim'' denirdi. XV. yüzyılın sonları ile XVI. yüzyılın başlarında ortaya çıkmış bir müessese olan müneccimlik, astrologların saraylarda ''danışmanlık görevi'' verilmesiyle birlikte Osmanlı'da astroloji farklı bir konuma gelir. Böylece padişahlar, sağlık konularından düşmanlarına, ülkenin savaştaki durumuna kadar meraklarını giderirlerdi. Osmanlının yegâne başarısındaki etkenlerde biri de bu kurumları merkezileştirmek, yani günümüz tabiriyle uzmanlaştırmak. ''Müneccim'' olarak adlandırılan astrologlar, müneccimbaşının kontrolü altında sarayda görev yaparlar. Bu kişiler fal bakan, gelecekten haber veren kişiler değildir. Yıldızları gözlemeyerek ''Ahkâm Takvimi''ni oluşturur ve bunun yanında önemli gün ve namaz vakitlerini hesaplarlardı.

Osmanlıyı anlamak ve anlamlandırmak için sadece askeri ve siyasi yapıya bakmak yeterli olmayacaktır. Yalnız Osmanlı değil, Orta Doğu coğrafyası dahi müneccimlere oldukça önem verii. İran devletindeki iktidar mensupları birçok elzem konuyu müneccimlere danışırdı.


İlm-i Nücûm Nedir ?

İlk başta müneccim kelimesi, hem astronomi hem de astronomi ile uğraşan kimselere verilirken, daha sonra hepsini kapsayan ilm-i nücûm tabirine dönüşür. Ebû Maşer'in söylemiyle "şimdiki zamanda ve de gelecek zamanda yıldızların kuvvetlerinin etkisinin bilgisi" olan bu tabir ile gökyüzü gözlemlenerek, sistemleştirilen bir bilim dalı olur.

İslam'daki yeri

''Uzaydaki yıldızlar ve güneş sistemindeki gezegenler, ateş, toprak, hava, su gibi unsurlar ile madenler, hayvanlar ve bitkiler üzerinde etkili olurlar. Gerçek etkiyi yaratan ise Allahü Teâlâ'dır. Burçlar ve gezegenler sebeptirler.'' (Marifetname) İslâm âleminde, Hint astroloji geleneğine dayalı ''Sindhind'' isimli eserin Bağdat'a ulaşma tarihi olan 770 yılı olarak kabul edilir. Bu tarih İlm-i nücûm ilminin başlangıcı olarak kabul edilir.

"Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir." (Rahman,5)

"Onlar göklerdeki ve yerdeki sınırsız hükümranlık ve

nizama… Hiç bakmadılar mı"? (A'raf , 185)


Osmanlı müneccimleri

Müneccimler, ikinci Beyazıd zamanında sarayda resmi çalışan olurlar. Böylece takvim, imsakiye hazırlamak, uğurlu ve hayırlı saati tespit etmek, şehzadelerin doğum haritasını incelemek gibi bazı görev ve sorumlulukları alırlar. Osmanlıda eşraf saati oldukça önemi vardır. Birçok törenin açılışından, padişahların tahta çıkıp, ordunun sefere çıkmasından, nikâh kıyımına kadar her türlü iş ve vazife için başvuruldu. Bu kişiler, Güneş'i cihanın sultanı diğer gezegenleri de onun hizmetinde görevli olduğunu belirten isimler vermişlerdir. Ay sultanın veziri, Venüs çalgıcısı, Jüpiter kadısı, Merkür kâtibi, Satürn hazinedarı, Mars ise serasker olarak kabul edilmiş.

Müneccimlik için bazı özellikler gerekliydi. Bir müneccim gökyüzü takvimini çıkarıp, yıldız ve gezegenlerin nerede olduğunu bilmeliydi. Bütün aşamaları sırasıyla yerine getiren müneccim atama ile müneccimbaşı olurdu.

1570'li yıllarla birlikte ünlü gözlemci Takiyüddin, bir gözlemevi açmak ister. Vezir Sokullu Mehmet Paşa ve Hoca Saadettin desteğiyle III. Murat ikna eder. İstanbul'da 1577 yılında kuyruklu yıldızı gözlemleyip bununla ilgili III. Murat'a iyi şeyler alacağına dair açıklamalar yapmasıyla hayatının en büyük hatasını yapar. Bu açıklamanın tersine İstanbul'da veba salgınının başlamasıyla padişahın ve halkın Takiyüddin'e dolayısıyla gözlemevine olan inancı sarsılır. Böylece halk gözlemevinin felaket getirdiğini düşünür. Ve dönemin şeyhülislamı Ahmed Şemseddin Efendi, III. Murat'a gözlem yapmanın uğursuzluk getireceğini, bunu yapmaya cüret eden kişinin ise sonunun ne olacağının bilinmeyeceğini, hatta bir memlekette horoskop hazırlanırsa devletin binalarının zelzele ile yıkılacağını söyler ve 3 yıllık kısa bir macera sonrasında yıkılmış.

Yasaklanan Şecere-i Kübrâ

İkinci müneccim olan Yakub Efendi İbnu'l-Arabî'nin yazdığı Şecere-i Kübra (Nûmâniye) adlı eserinde III. Mustafa'nın lakabının Sultanların Yıldızı, III. Selim'inkinin ise Yıldızın Süsü şeklinde geçtiğini söyledikten sonra şu ilginç ayrıntıyı aktarır: III. Mustafa bu işarete binaen oğlu III. Selim'in doğumuna özel bir önem vermiştir. Eserde Osmanlı Devleti ve padişahları hakkında önemli noktalar vardır. Örneğin Yavuz'un Şam'ı fethedeceği asırlar önce haber verilmiştir. Ayrıca Osmanlı Devleti'ne ait şifreli bilgilere de yer verilmiştir. II. Abdülhamid yıkılış sebeplerinde kendi dönemini göstermesi ve devletin çöküşünden bahsetmesini sebep göstererek eserin basım ve satışını yasaklatır. Sebebi, okuyanların devletin geleceğinden ümitlerini kesmelerine mani olmaktı.

Hz. Muhammed eşref saatini kullanır mıydı?

Osmanlılarda bu uygulamanın İslamiyet'le alakadar bir uygulama olduğu ve bunun Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde de kullanıldığına dair bir inanış hâkimdir. Ancak Hz. Muhammed hiçbir zaman uğurlu saat kullanmamış, duaların ve ibadetlerin vakitlerden üstün olduğunu ifade etmiştir.

Osmanlı Nostradamus olan Müneccim: Hüseyin Efendi

17. yüzyılda yaşayan Hüseyin Efendi, 1640'ta yaptığı ''Ahkâm Takvimi'' ile dördüncü Murad'ın ve Sultan İbrahim'in öleceğini doğru tahmin edince Osmanlıda meşhur oldu. Fakat 1650 yılında çıkardığı takvim Hüseyin Efendi'nin sonu oldu. Yıldızların hareketinde "Vefat-ı Mehmed" ifadesini öngörür. Ve o sene içerisinde Dördüncü Mehmed'in öleceğini, yerini bir başkasının alacağını söyler.

Hüseyin Efendi'nin şöhreti nedeniyle ona cephe almış kişiler, bu kehanetin tutmaması üzerine Dördüncü Mehmed'i etkileyerek Hüseyin Efendi'nin sürgüne gönderilmesini sağlar. Hüseyin Efendi kendi yıldız haritasına bakarak ölümünü görür kaçmaya karar verir. Hakkında idam kararı çıkartılarak öldürülür.


Günümüzde astroloji adını verdiğimiz burç tahminlerine o dönemde "ilm-i tencim" ya da "ilm-i ahkam-ı nücum" adı verilmiştir.

21 Mart – 20 Nisan HAMEL (Koç)

21 Nisan – 21 Mayıs SEVR (Boğa)

22 Mayıs – 22 Haziran CEVZA (İkizler)

23 Haziran – 22 Temmuz SERETAN (Yengeç)

23 Temmuz – 22 Ağustos ESED (Aslan)

23 Ağustos – 22 Eylül SÜMBÜLE (Başak)

23 Eylül – 22 Ekim MİZAN (Terazi)

23 Ekim – 21 Kasım AKREB (Akrep)

22 Kasım – 21 Aralık KAVS (Yay)

22 Aralık – 21 Ocak CEDY (Oğlak)

22 Ocak – 19 Şubat DELV (Kova)

20 Şubat – 20 Mart HÛT (Balık)



2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN