Arama

Hadice Sultan’ın hikâyesi

Hadice Sultan, düğün günü kocasını görünce, amcası Sultan Hamid için, “Kendi kızlarını Gâzi Osman Paşa’nın oğullarına verdi de, bize kimleri münâsip gördü!” demişti.

Hadice Sultan’ın hikâyesi
Yayınlanma Tarihi: 4.12.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 04.12.2017 10:41

93 günlük saltanattan sonra, rahatsızlanarak tahttan indirilen ve Çırağan Sarayı'nda ikamete tâbi tutulan Sultan V. Murad, üç kızının evlenme zamanları geldiğinde, biraderi Sultan Abdülhamid'e ricâ ederek, bunları Yıldız Sarayı'na aldırttı. Merhum Sultan Abdülaziz'in kızı Emine Sultan ve merhum Şehzâde Kemâleddin Efendi'nin kızı Münire Sultan da evlilik sırasında idi.

"HAREMAĞASINA RAZIYIM"

Sultan Hamid, Hadice Sultan'ı çok sever, bir yangın neticesi küçük yaşta kaybettiği kızı Ulviye Sultan'ı kastederek, "Ulviye'min ölümünden sonra elime doğan bu kız, küçüklüğünde beni çok avundurmuştu" derdi. Bu hatırayı daima muhafaza etmiş, Hadice Sultan'ın birçok kusurlarını affetmişti.

Ancak tahttan indirilmiş padişahın kızlarına fazla bir talip yanaşmadı. Bu sebeple evlilikleri gecikti. Hatta öyle ki güzel bir hanım olan Hadice Sultan'a, amcası tarafından namzet olarak düşünülen Tunuslu Hayreddin Paşa'nın oğlu Tahir Bey, kurtulmak için, genç yaşında sakal koyuverdi. Zira damadların sakal bırakmaması âdettendi. Hadice Sultan da, "Harem ağalarından biriyle de olsa razıyım" diyerek amcasına el altından ricalarda bulundu.

Böylece 31 yaşına gelen Hadice Sultan'ı, Sultan Hamid, 12 Eylül 1901 tarihinde kendi bendegânından bir saray ağasının oğlu olan Ali Vâsıf Bey (1870-1918) ile evlendirdi. Paşa rütbesi verdiği damadı, Şûrâ-i Devlet âzâlığına tayin etti. Debdebeli bir çeyiz hazırladı. Düğün, kız kardeşi Fehime Sultan ve Sultan Aziz'in kızı Emine Sultan ile aynı gün oldu. Hadice Sultan, "Kendi kızlarını Gâzi Osman Paşa'nın oğullarına verdi de, bize kimleri münâsip gördü" dediği zevciyle mesud olmadı. Hatta damadı, hareme bile almayıp, selâmlıkta yatırdı.

SKANDAL

Amcasının, önceki padişah olan babasını aşağılamak için kendisini böyle biriyle evlendirdiği fikr-i sâbitine kapıldı. Bu takıntı onu, zamanla kendisini de mahvetmek pahasına, müthiş bir komploya sürükledi. Hırstan ne yaptığını bilmez hâldeki Hadice Sultan, 1904 senesinde, yalı komşusu olan amcazâdesi Naîme Sultan'ın zevci ve Gâzi Osman Paşa'nın oğlu Kemâleddin Paşa'ya aşk mektubu gönderdi. Kemâleddin Paşa, yakışıklı, fakat hafif bir genç idi. O da bu mektuplara cevap vermek gafletinde bulundu veya belki de komplocular onun ağzından, böyle cevabî mektuplar yazdı.

Bir yandan dedikodu yayıldı; öte yandan Naîme Sultan hastalandı. Hastalığı artınca, Damad Bey'in, ilaç verme bahanesiyle sultanı zehirlediğinden şüphelenildi. Köşk aranıp, mektuplar ele geçirildi. Padişah, yeğenini değil; damadını cezalandırdı. 1907'de Naîme Sultan, zevcinden boşandı. Kemâleddin Paşa rütbeleri alınarak Bursa'da ikâmete tâbi tutuldu. Kızının sebep olduğu skandalı işiten Sultan Murad, "Şimdiye kadar ben haysiyetimi muhafaza ettim. Ölümüme sebep Hadice olacak" dedi ve şeker komasına girerek kahrından vefat etti.

BETERİ

Damad Vâsıf Bey, Hadice Sultan'dan ayrıldı. Meşrutiyet'ten az evvel affolunup, sürgünden dönen Kemâleddin Paşa, Sultan'a evlenme teklif etti; ancak Sultan kabul etmedi. Zira mektuba dökülen aşkın, hakikatle alâkası yoktu.

Aileden artık kimsenin yüzüne bakmadığı Hadice Sultan, serbest kalınca ikinci olarak 1909'da bir mesire yerinde uzaktan görüp beğendiği Hicaz defterdarı Hayri Bey'in oğlu Rauf Bey (1871-1936) ile evlendi. Yeni zevci, kendisinden 1 yaş küçük bir hâriciye kâtibi idi. İlk kocasından rütbece yüksek de değildi. Bir oğlu ve bir kızı oldu.

Hadice Sultan, Harb-i Umumî esnasında ikinci zevcinden de ayrıldı. Sultan'ın yakın dostu şâire Nigâr Hanım, Rauf Bey'i, "Bayağı bir adam" diye vasıflandırır.

GURURLU PRENSES

Hadice Sultan, güzel, şık ve gururlu bir hanımdı. Asabi ve sabit fikirliydi. Bu huyu, hep acı çekmesine sebep oldu. 1924 tarihli sürgün kararı çıkınca, Hadice Sultan iki çocuğu ve hizmetkârları ile beraber 54 yaşında sürgüne çıktı. Beyrut'a yerleşti.

Rauf Bey'in maaşından, henüz küçük yaştaki çocukları için kesilen nafaka, kendilerini bir müddet idare ettiyse de, Rauf Bey, hâriciye memuru olarak bulunduğu Odesa'da bir kaçakçılık ithamıyla tevkif edilince, nafaka da kesildi. Zaten beş parasız Hadice Sultan, böylece derin bir sefâlete düştü. 1937'de kızının evlendiği Hindistanlı Sâcid Hüseyin'in kendisine bağladığı ve İngiliz makamlarının izniyle ödenen 10 sterlin aylık maaş ile geçinmeye çalıştı.

Bu paranın gelişinde kesintiler yaşanıyordu. Sultan birkaç sene yatalak hâlde yaşadı. Yine böyle bir devrede 13 Mart 1938 tarihinde Beyrut'ta parasızlık ve açlık içerisinde vefat etti. Sürgün hayatını 68 yaşında tamamlayan Hadice Sultan, Şam'da hânedan mensuplarının medfun bulunduğu Süleymaniyye Câmii hazîresindedir.

DERD-İ HASRET

Kızı, mezar kitâbesini yazma işini, kendisi de "Yüzelliliklerden" olma sıfatıyla sürgünde bulunan meşhur şâir Rıza Tevfik [Bölükbaşı] Bey'den istedi.

Milletin sevdiği Sultan Murad'ın
Nâzenin kızıdır burada yatan.
Devr-i inkılâbın kurbânı oldu
Ben, öksüz kızıyım yasını tutan.
Baht-ı siyâhıdır, bu bîgünâhı
Sarayından alıp sokağa atan.
Niçin mahkûm etti bu âkıbete
Onu melek gibi güzel yaratan?!
Ölüm döşeğinde yıllarca yattı,
Vücûdunu yıktı hicrân-ı vatan.
O derd-i hasretle gurbet ellerde
Öldü gitti yazık Hadîce Sultan!

ARTIK YETER!

Hadice Sultan'ın oğlu Hayri Bey, 12 yaşında sürgüne çıkmıştı. Annesi ve kız kardeşinin vefatından sonra büyük bir sefalete düştü. Tek bildiği şey keman çalmaktı ve bu da o devirde çok para getirmiyordu. 1950'de Türkiye'ye dönebilmek üzere cumhurreisine bir mektup gönderdi. Bu mektup 1952 tarihli hânedanın hanım mensupları ve soyunun memlekete dönmesine izin veren kanunun gerekçelerindendir. Ancak Hayri Rauf Bey, bu kanunun çıktığını göremeden, Beyrut'ta büyük bir buhrana düşerek hayatına son verdi.

Hadice Sultan'ın en küçük çocuğu Selmâ Hanımsultan (1914-1941), aynı zamanda ailenin en eksantrik şahsiyetlerindendir. 1937'de Hindistan'ın Müslüman hükümdarlarından Kutvâre Nevvâbı Seyyid Hüseyin Sâcid Zeydî (1910-1991) ile evlendi. Meşhur gazeteci ve yazar Kenize Murad'ı doğurduktan hemen sonra öldü. Kendisinin ve kızının hayatı, roman mevzuu olacak derecede hazin ve dikkat çekicidir.

Türkiye Gazetesi
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN