Arama

  • Anasayfa
  • Müzik
  • 500 yıl boyunca yasaklanan bir çalgı “Santur”

500 yıl boyunca yasaklanan bir çalgı “Santur”

Klasik Türk müziğindeki çalgılardan biri olan Santur, kanuna benzer; yalnız, bir sehpaya konularak çalınır, kucağa alınmaz. Tellerine iki küçük tokmakla dokunularak çalınır.

500 yıl boyunca yasaklanan bir çalgı “Santur”
Yayınlanma Tarihi: 4.5.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 04.05.2018 23:36

Organolojinin "vurmalı kitharalar" arasında incelediği çalgılardandır. Latince bir kelime olan "kithara", her biri skalanın belli bir sesini veren ve çok sayıda teli, ses tablasına (göğüs) paralel bir düzlem oluşturan telli çalgıların (kordofonların), ortak adıdır. "Kithara"ların ses kutusu genellikle, göğsü ve sırtı paralel olan bir kasa biçimindedir. "Kithara"lar, ses kutusunun biçimine göre olduğu gibi, çalınış biçimine göre de sınıflanırlar. Örneğin "kanun", bir "mızraplı kithara"dır.

Anadolu, Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarında bazı arp türlerinin, kimi zaman yatay konumda tutulup, tellere vurularak çalındığı bilinmektedir. İşte bu belirlemeyi, belki de "santur" çalgısının oluşumundaki ilk veri olarak niteleyebiliriz. "Mızraplı kithara"ların, tarihsel olarak "vurmalı kithara"lardan önce olabileceği görüşü yaygındır.



Biçim yönünden "Kanun"a benzeyen bu çalgı, Osmanlı müziğinde uzun yıllar kullanılmıştır. Birçok Avrupa ve Asya ülkesinde çok eski yıllardan beri kullanılmaktadır. Ancak Türkiye'de, belki de müzik sistemimize uygun bulunmaması gerekçesiyle bir dönem unutulmuştur. Yirminci yüzyılın başlarından sonra bu çalgıya bir ilgi olmuş ancak bu da oldukça sınırlı kalmıştır.

TAHTADAN YAPILMIŞ YAMUK BİR TEKNE



"Kanun"dan farklı olarak bu çalgının gövdesinin iki tarafı da yamuktur. Kısa olan ön tarafından geniş olan arka tarafına doğru eşit biçimde genişler. Santur, tıpkı "kanun" gibi tahtadan yapılmış yamuk bir tekne üzerine gerdirilmiş üçerli tel gruplarından oluşmuştur. Bu tel gruplarının sayısı zaman içinde giderek artmıştır. Böylece bu çalgının ses genişliği de giderek artmıştır. Teller, göğüs üzerine yerleştirilen eşikler yardımıyla duruma göre ikiye ya da üçe bölünmüştür.



"Santur" türünde olan çalgılar da teller, üçlü, dörtlü ya da beşli gruplar halinde akortlanır. "Santur", uçlarına kauçuk parçaların bağlandığı küçük çekiçlerin tellere vurulması ile çalınmaktadır.



Ortaçağ'da "santur", İran'da çok yaygındı. Öyle ki tarihçiler, bu çalgının, İran' ın doğusundaki ve batısındaki bütün ülkelere bu ülkeden gittiğini kabul ederler. Çin "santu"ru (yangqin) bir yana bırakılacak olursa, Ortaçağ'da ve daha sonra kullanılan "santur" türünden bütün çalgılar ikizkenar yamuk biçimindedir.

3500 YILLIK BİR GEÇMİŞ

Yaklaşık 3500 yıllık bir geçmişi olan santur, kimilerine göre Tevrat'ta bahsedilen "Psanterin" sözünden gelmedir. İbranilerde, Mısır, Avrupa ve İran'da küçük değişimler göstererek kullanılmış. Amerika'da (Hammered Dulcimer), Çin'de (Yangtjin),İsviçre, Almanya ve Avusturya'da (Hackbrett), Fransa'da (Tympanon), Macaristan'da (Cimbalom), İrlanda'da (Tiompan), Yunanistan'da (Santuri), Türkiye ve İran'da (Santur), Romanya'da (Timbal) ve Hindistan'da (Santoor) gibi farklı adlar altında ve değişik formlarda (iki telli, dört telli, 12 perde, 19 perde vb.) kullanılmış ve kullanılmaktadır.

Santur hakkında söylenegelen bir efsaneye göre, İran'da "kadın sesine benzediği" gerekçesiyle Şah tarafından 500 yıl boyunca yasaklanan çalgının kesintisiz kullanımı, 1800 yıl önce İran çıkışlı olsa da, 3500 yıl öncesi Mezopotamya'ya dayanmaktadır.

Günümüzde Türkiye'de yaygın kullanımı yoktur. Ayrıca santur'un "Cimbalom" denilen, piyano benzeri ayaklı türleri de vardır.

Santurun perdeleri kanun kadar zengin değildir. Sesi ince, pek hoştur. Ses alanı 3 sekizli kadardır. Vaktiyle kanuna tercih edilen bu sazı, unutulmak üzereyken Santuri Ethem Efendi ( 1855-1926) onu yeniden rağbete kavuşturmuş, Ziya Santur da 1947'de bu sazın metodunu yazmıştır. Batı müziğindeki «zither» santurun hemen hemen aynıdır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN