Arama

Mikrofonları bile çatlatan ses: Hafız Burhan

Gazel okuyuşu ile tanınan bir Türk hânendesiydi Hafız Burhan. Sesinin güzelliği küçük yaşlarda keşfedilmiş; zamanla hem tasavvufî, hem de Klasik Türk Müziğinin üstadı olmuştu. Döneminin en nadide sanatkârı olan Hafız Burhan, öyle güçlü bir sese sahipti ki, sesinin şiddetinden mikrofonlar patlıyordu. Bu nedenle şarkılarını mikrofona sırtını dönerek okurdu. 75 yıl önce bugün yaşamını yitiren ses sanatçımızın ölümü de sesi nedeniyle olmuştu.

Mikrofonları bile çatlatan ses: Hafız Burhan
Yayınlanma Tarihi: 18.4.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 18.04.2018 16:14

Asıl adı Burhâneddin olan ancak Hafız Burhan olarak tanınan ses sanatçımız, 23 Mayıs 1897'de İstanbul Aksaray'da doğdu. Babası II. Abdülhamid'in silâhşorlarından Tüfekçi Ahmed Bey, annesi Feride Hanım'dı.

İlköğreniminin ardından girdiği Kocamustafapaşa Rüşdiyesi'nden mezun oldu. Küçük yaşlarda sesinin güzelliğiyle dikkati çekti ve daha hıfzını tamamlamadan mukabele, mevlid, mersiye okumaya, zâkirlik ve müezzinlik yapmaya başladı. Yarım kalan hıfzını ancak ileriki yaşlarında tamamlayabildi.

1918 yılında hânende olarak Muzıka-i Hümâyun'a alındı, eksik kalan musiki öğrenimini bitirme fırsatını bu önemli kurumda yakaladı ve önemli hocaların öğrencisi oldu. Bir müddet sonra buradaki görevinden ayrıldı ve hayatını sesiyle kazandı. Zamanla dinî ve din dışı mûsiki mahfillerinin aranan üstadı olarak şöhret yaptı.


DÖNEMİNİN EN NADİDE SANATKÂRI

Hâfız Burhan'ın doldurduğu plaklar halk arasında büyük ilgi gördü. İstanbul Radyosu'nun ilk kuruluşunda görev yapan Hâfız Burhan Dârütta'lîm-i Mûsikī kadrosunda da yer aldı. Ticarete atılıp bir ara plak doldurduğu Columbia şirketi temsilcisi olarak Beşiktaş'ta bir plakçı dükkânı açtı.

Çoğu Atina'da olmak üzere yurt dışında konserler verdi. İstanbul'da çeşitli fasıl topluluklarında hânendelik yapmasının ardından bu faaliyetini kendi adına kurduğu zamanın meşhur hânendelerinden müteşekkil bir grupla devam ettirdi.

1930'lu yıllarda 50 lira yevmiye karşılığında fasıllarda okuduğu göz önüne alınırsa Hâfız Burhan'ın dönemin sanatkârları arasındaki müstesna yeri daha kolay anlaşılır.


ÖLÜMÜ SESİNİN ŞİDDETİNDEN OLDU

1918'deki Altımermer yangınından sonra taşındığı Beşiktaş'ta uzun yıllar oturduğu için "Beşiktaşlı Burhan", Muzıka-i Hümâyun'da bulunduğundan dolayı "Muzıkalı Burhan" diye de anıldı.

Soyadı kanunundan sonra Sesyılmaz soyadını alan Hâfız Burhan, Mareşal Fevzi Çakmak'ın kızının mevlidini okumak üzere bulunduğu Ankara'da Hacı Bayram Camii'ndeki mevlid esnasında 18 Nisan 1943 günü vefat etti.

Tarihçi Murat Bardakçı 2006'da yazdığı bir yazısında kendisinden şöyle bahseder: "Háfız Burhan, 1920'li ve 30'lu yılların Türkiyesi'nin en meşhur ses sanatkárıydı. Sesinin şiddetinden mikrofonlar patlar ve Háfız, stüdyonun en uzak köşesindeki mikrofona sırtını dönerek okumak zorunda kalırdı. Ölümü de sesi yüzünden oldu. Ankara'da, 1943'ün 18 Nisan günü Maraşal Fevzi Çakmak'ın kızı için mevlid okuduğu sırada çok tiz perdelerde gezinirken geçirdiği bir kalp krizi neticesinde veda ettiğinde henüz 46 yaşındaydı."

Cenazesi İstanbul'a getirilerek Beşiktaş'taki Yahyâ Efendi Dergâhı hazîresine defnedildi.


MÜEZZİNLİĞİN EN GÜZEL ÖRNEKLERİNİ VERDİ

Hâfız Burhan'ın dinî ve din dışı sahada okuduğu eserler Türk mûsikisi yakın tarihinin nâdir icraları arasında yer alır.

İlk mûsiki derslerini ağabeyinden almışsa da onun köklü bir mûsiki eğitimine sahip olduğu söylenemez. Muzıka-i Hümâyun'da bulunduğu sırada Muallim İsmâil Hakkı Bey'den, ayrıca Zâti Arca ve Lemi Atlı'dan faydalandı.

Parlak, geniş ve tenor bir sese sahip olduğundan gerek minarede gerekse cami içerisinde okuduğu ezanlarla, Âyetü'l-kürsî ve büyük âminlerde müezzinliğin en güzel örneklerini verdi.

Mevlid okumadaki başarısını ise özellikle belirtmek gerek. Arkadaşı Ali Rıza Sağman, onun Hâfız Sâmi ve Hâfız Şaşı Osman'dan sonra devrin en iyi mevlidhanı olduğunu söyler.


MİKROFONA ARKASINI DÖNEREK OKURDU

Gazel formunun son ustalarından olan Hâfız Burhan ayrıca türkü, şarkı, ninni, kanto, tango, operet, marş türlerinde pek çok eseri plağa okudu. Gür sesinden dolayı İstanbul Radyosu'nun Galatasaray Postahanesi'nin üst katındaki ilk yayınlarında, mikrofona arkasını dönerek okuduğu söylenir. Anlatılanlara göre, sesinin şiddetinden mikrofonlar patlar ve Hafız Burhan, stüdyonun en uzak köşesindeki mikrofona sırtını dönerek okumak zorunda kalırdı.

Abdülhak Hâmid'in Târık adlı piyesinde yer alan "Her yer karanlık pür nûr o mevki" mısraı ile başlayan ve halk arasında "Makber" adıyla anılan mersiyesi Hâfız Burhan'ın emsalsiz icrasıyla çok tutulmuş olup günümüz icracıları tarafından da aynı üslûpta okunmaya çalışılır.

KENDİNE AİT BESTELERİ DE VARDI

Bazı filmlerin müziğini hazırlayan Hâfız Burhan ayrıca birkaç şarkı bestelemişti. Bunlar arasında uşşak makamındaki, "Hasta kalbimde açılmış ebedî bir yarasın" mısraı ile başlayan şarkısı ile nevâ makamında ve gazel tarzındaki "Yeni ninni"si (Mihnet-i dünyâ) özellikle belirtilmelidir.

Columbia plak şirketi 1970'te Hâfız Burhan'ın seçme eserlerinin yer aldığı bir plak çıkarmış, 1993 yılında da toplam yirmi eserinin bulunduğu bir CD'si yayımlanmıştı.

Derlenmiştir.

Fikriyat

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN