Arama

İsyan ahlâkı neferi Nurettin Topçu’dan insan olmanın 'üç'leri

'İsyan Ahlâkı' eseriyle 'Hareket' felsefesini Anadolu'yla buluşturan fikir ve ahlak adamı, felsefeci Nurettin Topçu, insan olmanın 'üç'lerini "Var Olmak" isimli kitabına not düşerken, son olarak şu cümleyi kurmuştu: “Üç şeyden ayrılınca diğer üç şeye geçmede acele etmelidir: İnsanlardan ayrılınca ibadete, hareketten çıkınca huzura, dünyaya vedalaşınca uhraya…”

İsyan ahlâkı neferi Nurettin Topçu’dan insan olmanın ’üç’leri
Yayınlanma Tarihi: 10.7.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 10.07.2018 18:21

"...Bu sonu olmayan aşkınlık faaliyeti, bizce Allah'ın tek delilidir. Gerçekte bu aşkınlığı mümkün kılan Allah'tır. Uluhiyet, hakiki bir aşkınlık olan hareketimizde sürekli olarak beraber bulunmaktadır... Ahlâkiliğin fışkırdığı bu mistik kaynak... Böylece Allah meselesi ahlâk meselesiyle birleşmiş oluyor..."

Nurettin Topçu, İsyan Ahlâkı

1975 yılında yaşamını yitiren yazar, akademisyen ve fikir adamı Nurettin Topçu'yu vefatının 43'üncü yıldönümünde, insan olmanın "üç"lerini anlattığı yazısı ile rahmetle anıyoruz...

Nurettin Topçu'nun tüm eserlerini TveK'dan satın almak için tıklayın…

DAMLALAR

Âlem, üç şeyin mecmuundan ibarettir: Varlık, düşünce ve hareket.

Bunların hepsini kendinde toplayan insan, üç şeyin peşinde olmak için yaratılmıştır: Hakikatın, hayrın ve güzelliğin.

İnsan ruhunda bu üç şeye götüren üç yeti vardır: Zekâ, duygu ve irade.

Zekâ üç yerde kullanılır: Kazanmada, hilede, ilimde.

Duygunun üç dünyası vardır: Sanat, rüya ve sevda.

İrade, üç âleme sığınma kudretidir: Hemcinsine, kendi samimiyetine ve Allah'a.

Bu üç yetinin birlikte ve ahenkli olarak barındığı kalp, üç şeyin mahfazasıdır: Aşkın, ümidin ve imanın.

Üç şeyi sevmeyen ruh, ölü odaları gibi karanlıktır: Çocuğu, tabiatı ve zalimle kavîden başkasına itaati.

Üç kişiye acıyınız: Zenginlikten sonra fakir düşene, şerefli iken zelîl olana, cahiller arasında kalan âlime.

Üç nesneden her yerde kaçmalıyız: Yersiz şiddetten, açlık bırakmayan tatminden, kendimize çevrilmeyen tehditten.

Üç kişiden korkunuz: Merhametsizden, müraîden, mürtekipten.

Üç musibetten uzaklaşınız: Zulümden, zelzeleden, 'bilirim' iddiasında olan cahilden.

Üç kişiye el uzatınız: Hastaya, garibe, muhitinde anlaşılmayan bedbahta (bu yüzden kalabalığın arasında yalnız yaşayana.)

Üç türlü davranış kaba ve sahtedir: Kendini belli eden sanat, nümayişçi ahlak, kendine güvenen dindarlık.

Üç şey saadetin sırrıdır: Tevazu, kanaat ve ölümün eşiğinde sık sık dinlenme zevki.

Dünya üç şeyle Cennet olur: Elden, dilden ve gönülden vermekle; Allah'ın kullarını ta'n etmeyip affetmekle; zalime zulmetmeyip hidayet yolunu göstermekle.

Üç kişi karanlıkta kalmıştır: Aşkından çok talâkatını kullanan, imanını iddia yapan, aklın meyvasından lezzet almayan.

Üç hâkimin hükmünde hata aranmaz: Kalbin, kaderin, ölümün.

Üç yerde insan kendini tanır: Tövbede, zalimin kahrı altında, son nefesinde.

Hayatın manası üç yerde hakkıyla anlaşılır: Aşk ile birleşen ümidde, vecd ile yapılan ibadette, yeri yurdu unutturan seyahatte.

Gözyaşının üç yerde lezzetine doyulmaz: Vuslatta, mağfirette, merhamette.

Üç yerde insan Allah ile sohbettedir: Kalabalıktan incinmeyen yalnızlıkta, bir ümidsizin yüzünü ümidle güldürdüğü yerde, zalimin zulmü kendinden şükür taşırdığı anda.

İnsanlar içinde kendini bilenler şu üç kişidir: Rüzgârı bile incitmeyenler, kendi adlarını söylemekten utananlar, Allah'ın emaneti olan insanlara katı katı gözlerle bakmayanlar.

Üç türlü insan Allah'tan uzaktır: Rahatlarını hesaplayarak hizmetten kaçanlar (hizmet ehli olmayanlar), duygulu olduklarını ileri sürüp de sefalet sahnelerinden uzak duranlar, sefil ruhlarda feyz arayanlar.

Üç türlü insan Allah'ı göreceğinden müjdelenmiştir: Saf kalpler, gecenin karanlığında güneşi bulanlar, ölümü, hayatta iken, bütün hareketleriyle birleştirmiş olanlar.

Üç şeyin hududunda durmasını bilmelidir: İsteklerin, aklın, hayatın.

Üç şeyden ayrılınca diğer üç şeye geçmede acele etmelidir: İnsanlardan ayrılınca ibadete, hareketten çıkınca huzura, dünyaya vedalaşınca uhraya.

Nurettin Topçu, Var Olmak, Dergâh Yayınları, s. 132-134, 1999.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN