Arama

On bir ayın sultanına şiirler

Ramazan ayı, Anadolu kültüründe çok önemli bir yere sahip. Öyle ki, Osmanlı Devleti döneminde, kendine mahsus bir "Ramazan medeniyeti" oluştu ve gelenekleri günümüze kadar geldi. Bu ayla ilgili yazılan şiirler ayrı bir edebiyat alanı oluşturdu.

On bir ayın sultanına şiirler
Yayınlanma Tarihi: 21.5.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 21.05.2018 16:19

Kameri aylardan biri olan ramazan ayında tüm insanlığa hidayet rehberi olan Kur'an-ı Kerim indirilmeye başlandı, oruç bu ayda farz kılındı. İslam dininin ibadetlerinden birisi, Ramazan ayında tutulan oruçtur. Ramazan ayı, Anadolu kültüründe çok önemli bir yere sahip. Öyle ki, Osmanlı Devleti döneminde, kendine mahsus bir "Ramazan medeniyeti" oluştu. Bu medeniyete ait izlerin bazıları, az da olsa, günümüze kadar süregeldi.Bu ayla ilgili yazılan şiirler ayrı bir edebiyat alanı oluşturdu.

Ramazan, "çok sıcak olmak, çok ısıtmak, yakmak" anlamına gelen bir kelimedir. Bu ayda oruç tutulduğu için açlığın insan nefsinde yarattığı yanma duygusu yahut da oruç tutmakla insanların günahlarının yanıp kül olduğu inancı, yakma anlamındaki bu kelimenin o ayın ismi olarak kullanılmasına sebep olduğu söylenir.

Benden öğüt ister isen ey divirem bildiğimden

Budur Çalab'ın buyruğudur tutun oruç kılın namaz (Yunus Emre)

Ramazanın rahmet ve bereket ayıdır. Bu ayın rahmet mevsimi olarak gelmesini Enderunlu Vâsıf şöyle anlatır:

Açıldı yine mısra-ı dervâze-i gufran

Hak'tan taleb-i mağfirete vakt ü zamandır


Ramazanın sonuna kadar şeytanların zincirlerle bağlanarak hapsedilir.

Çilleye vesvesesiz girdi kapandı zâhid

Hapsolur tâ ramazan âhir olunca şeytan (Sabit)

Senede bir ay Müslümanların misafiri olan ramazanın hoş karşılanması, hoş tutulması ve hoş bir şekilde uğurlanması ramazanla ilgili şiirlerde sıkça ifade edilir.

Gönderdi Huda çün bize mihman Ramazan

Hoş tutmaga niyyet edelim biz dahi anı.(Zatî)

On bir ayın sultam ramazanın gelmesi, müminin hicrandan kurtulması demektir:

On bir aydır gideli biz de çekerdik hicran

Merhaba etdi bizimle yine şehr-i Ramazan. (Bahtî (I. Ahmed))


Ramazan ayının her gecesi Kadir gecesi, her gündüzü ise bayram gibidir. Müminlerin de bunu çok iyi değerlendirmeleri gereği üzerinde de çokça durulur:

Kadrin bilen buldu şeref bu fırsatı etme telef

Savın u salat eyydmıdır geldi yine şehr-i sıyam

Ahmed Remzi

Ramazan boyunca kılınan yirmi rekâtlık "teravih namazı ", sünnet olup ramazana mahsus bir ibadettir. Teravih namazı, camilere kendine mahsus manevi bir hava verir. Okunan Kur'an'larla, salat ü selamlarla, tespihlerle, zikirlerle, ilahilerle teravihte bir başka coşkunluk yaşanır.

Mağfiret-han olalım hüzn ile şeb ta be seher

Edip ihlas-ı denin ile teravihe kıyam (Enderunlu Vasıf)

Ramazan günlerinde, Müslümanların yılın öteki günlerinden fazla ilgilendiren vakitler arasında "imsak", "iftar" gibi oruca başlama ve orucu açma anlan ayrı bir özellik taşır:

Vakt-i iftar o veliyyü'n-ni'am-ı devrânın

Ehl-i imsakdir in'amına nisbet Ramazan (Sürûri)

Kâm'î'nin ifadesiyle if'tar vakti cennet nimetlerinin tadını, zevkini gösteren, tattıran bir zamandır.

Vakt-i iftârı nümayende-i zevk-i cennet

Ferhatanın biri onda birisi bunda ayan.


Süruri de iftar vaktinin gelmesiyle oruçlulara ramazanın adeta ziyafet verdiğini ifade eder:

Vakt-i iftar erişip yine dizildikçe ni'am

Yani sa'imlere kıldıkça ziyafet Ramazan.

Bu ay içre bağlanır dedi Resûl,

Cin u şeytan etmeye asla fuzûl

Hep dualar bunda olurdu kabul,

Fırkata, gitti mübarek ramazan.

Sultan Ahmed Han ramazan için şu kasideyi yazmıştır:

Merhabâ merhabâ meh-i Ramazân

Merhabâ halka rahmet-i Rahmân

Merhabâ verdi âleme ziynet

Merhabâ ey müzeyyen-i devrân

Gülşen-i mahfel içre medhin okur

Merhabâ deyü cümle hoş elhân

Rahmet oldu Muhammed ümmetine

Merhabâ ey refîk-i ehl-i cihân

Edeli Bahtî vasfını teşbih

Eyleyüpdür ana 'atâ Sübhan

Mehmet Akif, Ramazan ayı hürmetine Allah'a şöyle yakarırır:

RAMAZAN

Yâ Rab, şu muazzam Ramazan hürmetine,

Kaldır aradan vahdete hâil ne ise;

Yâ Râb, şu asırlarca süren tefrikadan

Artık ezilip düşmesin ümmet ye'se.

Mâdâm ki verdin bize bir rûh-i nevin...

Yâ Râb, daha bir nefha-i te'yîd insin!

(Mehmet Akif Ersoy)


Sezai Karakoç ise Ramazan ayının aslında insan olma fırsatı olduğunu söyler:

İNSAN VE ORUÇ

Oruç, ruhun sesi gelir her yıl

Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize

Vücut dönmeğe başlar bir tapınağa kurban gibi

Yapılır örtülür uçurumları yakan dualardan

Ten ruhun avuçlarının içinde

Hilkat günlerinin yeniden oluşun terlerini döker

İnsan gecesini değiştirir gündüzüne erer

Bir mevsime döndürür zamanı hiç değişmeyen

İnsanın olma vaktidir bu erme fırsatı

Ruh emzirir anne gibi yeri göğü fecri

Yeni bir insan gelip nöbete duracaktır

Eskisi çürümüş bir heykel gibi devrildiğinden

Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslam baharı

Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından

Kevser içir, âb-ı hayat boşalt kristal bardağından

Susamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına

(Sezai Karakoç)

Müminlerin mübarek ramazan ayını üstad Necip Fazıl şöyle anlatır:

RAMAZAN

Ramazan mübarek ay, müminlerin balayı;

Hatırla der, suyu bal kaybedilmiş sılayı...

(Necip Fazıl Kısakürek)

Faruk Nafız ise duasında her günün ramazan ayı kadar mübarek olmasını diler:

Alnımız secdede bulsun bizi her lahza Ezan

Ve hazin ömrümüzün her günü olsun Ramazan

Zikrimiz Arş'-ı geçip fecre kadar yükselsin

Mâveralardan ümîd ettiğimiz ses gelsin

(Faruk Nafiz Çamlıbel)

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN