Arama

Toplumsal gerçekçilik merceğinden üretilen bir eser

Metin Erksan, Türk Sineması’nın en çok tartışılan ve sansüre maruz kalan, buna rağmen dönemindeki filmlerden farklı yapımlar ortaya koyabilen yönetmenlerdendir. Filmlerinde yer verdiği estetik dokunuşlarla batıyı, mistizmi ve evrensel yapıyı dönemi içerisinde harmanlayarak filmlerinde işlemektedir.

Toplumsal gerçekçilik merceğinden üretilen bir eser
Yayınlanma Tarihi: 10.5.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 10.05.2018 17:58

Metin Erksan'ın yönetmenliğini yaptığı Acı Hayat filmi her çağda izleyicisine hitap edebilecek nitelikte bir yapım. Metin Erksan başarısını Susuz Yaz (1964) filmiyle Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı Büyük Ödülü'nü alarak da kanıtlamış ve uluslararası alanda bu derece önemli bir ödül alan ilk Türk sinemacı sıfatını kazanmıştır. Yönetmenin kendine has üslubunu ve tekniğini bu filmde de gözlemleyebiliriz.

Hayatın içinden aktarılan gerçekçilik, Erksan sinemasının özünü oluşturur. Kullanılan müzikler, diyaloglardaki açıklık ve yalınlık dikkat çekicidir. Oluşturulan atmosfer ve çekim teknikleri izleyiciyi doyuran bir düzeydedir. Özenle kurulan film dünyasında; toplumun yapısı ve içinde bulunduğu koşullar, karakterler üzerinden sosyolojik ve psikolojik öğelerle beslenerek aktarılmaktadır. Acı Hayat filminde de bu iki başlığın çok iyi harmanlanarak izleyiciye sunulduğunu gözlemleyebiliriz.

Film, kadın erkek ilişkisinin yanı sıra sosyal boyut itibariyle de incelemeye değer filmler arasındadır. Erksan'ın filmi bu açıdan önemli filmler arasında gösterilmektedir. Film Erksan filmlerinin geleneksel iyi-kötü çatışmasını içinde barındırırken, aynı zamanda bu çatışma içinde iyi ve kötü kavramlarının net bir çizgiyle ayıramayan bir filmdir.

Gerçekçilik kavramı üzerinde yoğunlaşan yönetmen filminde karakterlerine acınmasına izin vermemektedir. İyi ve kötü arasında net ayrımın olmamasının bir diğer etmenidir. İçinde tutku, melankoli, kara sevda konularına da yer veren filmde hastalıklı saplantılı sevmeyi işlemektedir. Karakterlerde abartılı anlatıma yer verilmemiştir.

SINIFSAL ÇELİŞKİ VE ACI HAYAT

Filmde 60'lı yılların toplumsal yapısı ve sınıfsal farklılıklar gözlemlenebilir. Üst tabakadan bir aile sekiz odalı bir villada yaşarken, beri yanda sekiz odasının her birinde kalabalık bir aileyi barındıran binaların olması bu sınıfsal çelişkiye filmden bir örnek olarak verilebilir. Filmin odağında da farklı kesimlerden gelen dört ana karakter ve bu karakterlerin hayatlarının kesişmesiyle ortaya çıkan olaylar vardır. Bu sınıfsal ayrımda alt sınıfta yer alan insanlar, filmde mutlu iki âşık olan, Ayhan Işık ve Türkan Şoray'ın canlandırdığı Mehmet ve Nermin karakterleri üzerinden aktarılıyor. Mehmet geniş nüfuslu ailesini geçindirmek ve Nermin'le ev kurma planlarını hayata geçirmek için çok çalışan bir tersane işçisidir. Nermin ise aynı şekilde kalabalık bir ailededir ve bir kuaförde çalışmaktadır.

Yönetmen, Nermin'in çalıştığı yere gelen üst sınıfa mensup müşterilere de yer vermiş ve kendi aralarındaki gösteriş meraklılığı ve sahtelik hissi veren ilişkilerini ele almıştır. Uçurumun bu ucunu temsilen Ender ve kardeşi Filiz karakterleri izleyiciye sunulur. Ekrem Bora ve Nebahat Çehre'nin canlandırdığı bu karakterler varlıklı bir aileye mensupturlar. İyi eğitim almışlardır; ancak Ender karakterinde daha bariz olduğu gibi hayata dair bir kaygı taşımazlar.

MADDİ KAYGILAR VE KESİŞEN HAYATLAR

Birbirinden ayrı gibi görünen dünyaları bir düzleme çekerek karakterlerini incelikli ve derin iç hesaplaşmaları yaratan bir yönetmen Metin Erksan.

Birbirinden uzak gibi görünen bu hayatların kesişmesi yine maddi kaygılar sebebiyle olur. Evlenmek üzere olan Mehmet ve Nermin'in diledikleri gibi bir ev bulamadıklarından birbirlerinden uzaklaşmaya başlarlar. Maddi meseleler, çiftin büyük ve tutkulu aşkını yavaşça ve içten içe tüketmektedir.

Mehmet'ten uzaklaşan Nermin, Ender'in ısrarcı tavrına daha fazla dayanamaz ve onunla bir yakınlık kurar. Mehmet'i terk eder ve layık görülmediği bir ailenin içine dâhil olmaya çalışır. Aile tarafından istenmeyen Nermin'e insancıl yaklaşan tek kişi Filiz'dir. Aradan zaman geçer ve Mehmet lotodan büyük bir miktar para kazanır. Çevresindeki pek çok insan gibi o da farkında olmadan ekonomik çaresizliğini kabullenmiş ve geleceğini, hayallerini ve planlarını şansa bağlamıştır.

Mehmet yeni hayatında Nermin'le yüzleşir. Mehmet, Nermin'i kendisini bir zamanlar nefret ettiği acımasız ve kibirli insanlardan biri haline dönüştürmekle suçlar. Bu konuşmaya şahit olan Filiz, Mehmet'i kendi dünyasının aksine çok sahici bulur ve onun aşkı için çektiği acılardan etkilenir. Bu kırılma noktasından sonra karakterlerin birbirlerine, hayatlarına ve ilişkilerine dair iç hesaplaşmaları daha da derinleşir ve film başından beri peşinden koştuğu soruları daha da keskinleştirir. Birbirinden ayrı gibi görünen dünyaları bir düzleme çekerek karakterlerini incelikli ve derin iç hesaplaşmaları yaratan bir yönetmen Metin Erksan. Sunduğu panorama ve karakter tahlilleriyle izleyiciyi hem hikâyeye hem de hikâyenin sorunsallarına kuvvetlice bağlayabiliyor.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN