Arama

Yaşlılığın şairi Konstantinos Kavafis

1850 yılında Mısır`a yerleşen İstanbul-Yeniköy kökenli Yunanistan’lı Konstantinos Kavafis, en önemli şiirleri 40 yaşından sonra yayımladığı için kendisini “yaşlılığın şairi” olarak nitelendirmiştir.

Yaşlılığın şairi Konstantinos Kavafis
Yayınlanma Tarihi: 3.5.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 03.05.2018 23:35

"Başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin.
Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa.
Sanki bir hükümle yazgılanmış bir çabam
ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya.
Daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım…"



Kavafis konularının çok büyük bir bölümünü tarihten almıştır. Onun asıl ilgi alanı olan Helenistik dönem ve Bizans, bir kahramanlar çağı değil, karmakarışık olaylar, nedensiz gibi görülen savaşlar, uydu krallıklar, sürgün edilmiş kukla krallar, politik dalgalar, kıskanç, tutkulu sanatçılar çağıdır.

Kavafis hoşgörünün, insanlara, olaylara esnek ve anlayışla yaklaşmanın ustasıdır. Onun dünyasında takvim yapraklarındaki rakam ne olursa olsun, şiirlerinde yaşattığı çağdaş dünyanın insanları, onların davranışları, çözümsüzlükleri, çelişkileridir.

KAVAFİS VE İSTANBUL

"Düşünmeden, acımadan, utanmadan
Kocaman yüksek duvarlar ördüler dört yanıma.

Ve şimdi oturuyorum böyle yoksun her umuttan.
Beynimi kemiriyor bu yazgı, hep bu var aklımda;"

Çağdaş Yunan şiirinin en önemli ismi Konstantinos Kavafis, 29 Nisan 1863'te İskenderiye'de varlıklı, tanınmış İstanbullu Rum bir ailenin dokuzuncu çocuğu olarak dünyaya gelir. Bu yüzden, İstanbul etkisi hayatında, şiirlerinde ve dilinde her zaman önemli bir yer tutacaktır.

Yeniköy Rumları'ndan tüccar olan babası Pedros Kavafis, pamuk patlamasından sonra paylarını almaya gelen İngiliz işadamları karşısında kendini savunmak zorunda kalır ve 1870 yılında ölür, çocuklarını yetiştirmek göreviyse Fener Rumları'ndan olan karısı Hariklia'ya kalır.

Aile, 1872 yılında önce Londra ve oradan da Liverpool'a göçer. Kavafis burada Shakespeare ve Gibbon'un yazdıklarını çözümleyerek öğrenimini sürdürür. 1876 buhranı nedeniyle babadan kalan şirketleri batınca, ailesiyle İskenderiye'ye döner. Artık konak yerine bir apartman dairesinde yaşamaya başlarlar.

"Yılların, azgınlıklarının yıprattığı,
belini büktüğü yaşlı bir adam, bitkin
ağır ağır yürüyor dar sokakta.
Ama evine girer girmez, gizlemek için
yaşının o acılı halini, düşünüyor
içinde hala sönmeyen gençlik ateşini…"

1882 yılında ise İngilizler, İskenderiye'yi işgal edince, Kavafis, annesi ve kardeşleriyle birlikte İstanbul'a sığınır. Burada yaşayan dedesi Yorgo Fotiadis, edebi gelişimi konusunda onu yönlendirir, yazmaya başladığı biyografisi için onu destekler. 19 yaşındaki Kavafis, İstanbul yıllarında Yunan klasiklerini ve Bizans tarihçilerini inceler. Şiirlerinde hep hissedilecek Fener Rumcası'nı yazı dili ile perçinler. Sonraki yıllarda "Şiirimin konuları, sanatımın çerçevesi, gençliğimin hoyrat günlerinde yatar" diyecektir.

Bombalar nedeniyle yanan evleri için alacakları parayı sigorta şirketinden tahsil ettikleri 1885 yılında annesi ile birlikte İskenderiye'ye döner. Kardeşleri daha önce dönmüştür. Kavafis, silik bir memur olarak yaşamını sürdürür. O dönem çok az yazar ve yazdıklarının çok azını yayınlar. 29 Nisan 1933'te gırtlak kanseri nedeniyle ölümüne dek İskenderiye'de yaşar.

EN YETKİN ÖRNEKLERİNİ EN OLGUN ÇAĞDA VERDİ

Asıl ilgi alanı Helenistik ve Bizans dönemidir.

"Kuşkusuz eskisi gibi değildi aşkları;
Günden güne azalmıştı o çekicilik
Aşkın çekiciliğinden çok az şey kalmıştı.
Ayrılamıyorlardı bir türlü.
Ama koşullar- belki de yazgı
İkisini ayıran bir sanatçı olarak belirmişti…"

Kavafis'in şiir serüvenine baktığımızda, şiirlerini zamanla olgunlaştırdığı ve en yetkin örneklerini en olgun çağında verdiği görülür. Şiir dili sadedir. Söz sanatları da alabildiğine kısıtlı kullanılmıştır, son derece titiz ve ölçülü. Kavafis tam anlamıyla lirik bir şair değildir, aynı zamanda dramatik bir şairdir. Kavafis'teki dramatik tür, şiirin içeriğinde, daha sonrada şairin kendisinin iç dramının ifadesinde kendini bulmaktadır. Şiir dili ise entellektüel dil (Bizans, İskenderiye), günlük konuşma dili (demotiki) unsurları arasına bazı İstanbul'a özgü deyimleri de içeren karma bir dildir.

Kavafis şiirlerinde, tarihi ve mitolojik olaylara, kişilere sıklıkla yer verdi. Onun asıl ilgi alanı olan Helenistik dönem ve Bizans dönemidir. Şair, tarih malzemesinden kendine çağdaş bir şiir dünyası kurmuş ve bunu da uzun bir çalışma, olgunlaşma ve alana egemen olma süreci içinde başarmıştır.

Kavafis aşkta, politikada, sanat anlayışında, saldırı hamlelerini önceden sezip ona göre silahlar üretmek zorunda kaldı. Yapıtlarında sürekli olarak anlam gizleme gereksinimini bu yüzden duymuş olabilir. Fakat yapıtının sadık bir imgesini vermeye önem verir. Bu yüzden şiirlerinin kapalı kalan bölümlerini bir tarihle, bir başlıkla, gerektiğinde yeni bir şiirle aydınlatarak bu imgeyi korumaya dikkat eder.

Kavafis şiirlerini yayınlamak istese de bir Yunan ve İngiliz yayınevince geri çevrilir. Bu nedenle, yaşarken şiirleri kitap formunda basılamaz. Şiirlerini gazete ve dergilerde yayınlar, daha sonraları şiirlerini dosya kâğıtlarına ayrı ayrı bastırarak, talep edenlere, harmanlayarak verir.

Ölümünden sonra 154 şiiri, İskenderiye'de basılır. Aynı seçki 1948 yılında Atina'da yayımlanır. Kavafis'in şiirleri, aslında yaşarken edebiyat dünyasında çoktan ilgi görmüştür. 1919 yılında, şiirlerinden bir kısmı İngilizce'ye çevrilir. 2013 yılında doğumunun 150. yıldönümü nedeniyle UNESCO tarafından Şiirde Dünya Kavafis Yılı ilan edilir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN