Arama

Metropolde festival süreci nasıl geçti?

Bu yıl 17’incisi düzenlenen !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali Ödülleri sahiplerini buldu. Uluslararası Keş!f Yarışması’nın jürisi, “Vahşi Oğlanlar” filmiyle Fransız yönetmen Bertrand Mandico’yu “yılın keşfi” seçti. Jüri ayrıca, “Araby / Arap” filmiyle Brezilyalı yönetmenler João Dumans ve Affonso Uchoa’ya Jüri Özel Ödülü’nü verdi. Türkiye’den Kısalar kapsamında verilen Seyirci Ödülü ise Volkan Güney Eker’in kısası “Bıraktığın Yerden”e gitti.

Metropolde festival süreci nasıl geçti?
Yayınlanma Tarihi: 27.2.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 27.02.2018 17:30

Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) jürisinin Uluslararası Keş!f Yarışması seçimi, "The Nothing Factory / Hiçlik Fabrikası" filmiyle Portekizli yönetmen Pedro Pinho'dan yana oldu. Aşk ve Başka Bi' Dünya Yarışması'nın birincisi de, Laura Bari'nin sarsıcı belgeseli "Primas / Primalar" olurken, jüri ayrıca "The Other Side of Everything / Her Şeyin Diğer Yanı"na Aşk ve Başka Bi' Dünya Yarışması Jüri Özel Ödülü'nü verdi.

Bu yıl ilki verilen !f Yeni Seyirci Ödülü, Emre Erdoğdu'nun "Kar" adlı filmine, Türkiye'den Kısalar kapsamında verilen Seyirci Ödülü ise Volkan Güney Eker'in kısası "Bıraktığın Yerden"e gitti.

17. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali Ödülleri

Uluslararası Keş!f Yarışması Jüri Ödülü: Vahşi Oğlanlar – Bertrand Mandico

Uluslararası Keş!f Yarışması Jüri Özel Ödülü: Arap – João Dumans, Affonso Uchoa

Uluslararası Keş!f Yarışması SİYAD Ödülü: Hiçlik Fabrikası – Pedro Pinho

Aşk & Başka Bi' Dünya Jüri Ödülü: Primalar – Laura Bari

Aşk & Başka Bi' Dünya Jüri Özel Ödülü: Her Şeyin Diğer Yanı – Mila Turajliç

!f Yeni İzleyici Ödülü: Kar – Emre Erdoğdu

Türkiye'den Kısalar İzleyici Ödülü: Bıraktığın Yerden – Volkan Güney Eker

!F İSTANBUL'DAN GÖZLEMLER

Festival, 17'nci kez hızını kesmeden önemli filmleri sinemaseverlerle buluşturarak yoluna devam ediyor. Bu açıdan festivalin önemi yadsınamaz bir gerçek; ancak bu olumlu süreçlerin ardından olumsuz süreçler de geliyor. Sürekli artan seyircisi nedeniyle mekânlarda büyük yoğunluk yaşanıyor. Haliyle bu denli önemli filmlerin, alışveriş merkezi gibi yerlere kapatılması ve sadece belli bir firma tarafından gösterilmesi tartışmaya açık bir konu haline geldi. Özellikle filmler, reklamlar nedeniyle 10 dakikalık bir süreci aşarak başladı. Türkiye olarak bu reklam sorununa çözüm bulamayacağız; ancak festival filmlerinde reklam sürelerinin bu denli uzun olması, sponsor firmanın da geleceği açısından büyük risk oluşturuyor ki oluşturdu bile. Biliyoruz ki bu firmanın gösterimindeki filmlerin en az 20 dakikası reklam... Öncelikle sponsorluk bakımından (cinemaximum) !f'in bir değişikliğe gitmesi gerekiyor. Neticesinde bu festival bir ticaret işi değil bilgi ve kültür işidir. Reklamlara gerek duymadan bu önemli platformu uzun yıllarca yaşatmak gerekiyor…

METROPOLDE FESTİVAL SÜRECİ

Film festivali dediğimizde (!f, Film Ekimi vs.) yadsınamayacak çoğunlukta bir sinemasever kitlesinin olduğunu biliyoruz. Yani öncelikle yönelinmesi gereken kitle bu "festival kesimi" kitlesi olmalı. Bu kesim, sabahın köründe başlayan bir bekleyişle sıraya girme ve bilet alma ritüelini kendine görev edinmiş, ayrıca bu yolla da birçok güzel dostluk kazanmış kesimdir. Çünkü festival ruhu demek, ticaretten uzak tamamen samimi bir kültür ortamının var olduğu bir topluluk demektir. Haliyle alışveriş merkezlerindeki sinemaların festival ruhu için çok çok basit, yavan ve havada kaldığı gerçeği, bu kesimin aklına gelen ilk çarpıcı sorundan oluyor…

!F KENDİSİNİ TİCARETE Mİ YÖNLENDİRİYOR?

‏Festivalle ilgili ticaret konusuna tekrar değinmek gerekirse, bu sanırım seanslarla ilgili bir sorundan ötürü dile getirilebilir. Çünkü seanslara baktığımızda özellikle önemli filmler akşam seanslarına konulmuş ve gündüz seanslarında olanlar zaten normal bir gün içerisinde yani festival bittikten sonra bile izlenebilecek türdeki filmlerden oluşuyordu. Festivalin kıymetli hazineleri akşam seanslarına konularak hem maddi hem de saat konusuyla ilgili ulaşımı güçleştirdi. Bu durum !f'in ticari olarak kaygı mı yaşadığı konusunu tabi ki akıllara getiriyor.

FESTİVALİN TARTIŞMAYA EN AÇIK GÖSTERİMİ

Gülmen, Özakça ve Saçılık için kısa film: Söz uçar

KHK ile görevlerinden uzaklaştırıldıktan sonra açlık grevi başlatan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça'ya ithafen hazırlanmış bir kısa gösterimi. Yani festivalin tartışmaya en açık gösterimlerinden biri. Festivalin terörü destekleyen böyle bir girişimde bulunmasını bir cümle ile özetleyebiliriz: "çok çok yazık olmuş!" Festival içinde barındırdığı filmlerle değerli bir festival. Ama teröre destek veren insanların yüceltildiği bir gösterime evet demesi, kabul edilemeyecek bir durumdur. Bu ülkede bir şeyler yapmaya çalışanların desteklenmesi gerekirken terörü savunanları yüceltmek ve desteklemek festivalin kendi ayağına kurşun sıkması anlamına geliyor. Üstelik gösterimler ücretsizdi! Diğer önemli gösterimlerin çoğuna akşam seansları dışında (bilet fiyatları da yüksek) pek gitmek mümkün değilken, bu gösterimin ücretsiz olması da festivaldeki bir diğer soru işaretlerinden…

FESTİVALİN ÖDÜLLÜ FİLMLERİ

!F YENİ İZLEYİCİ ÖDÜLÜ: KAR

Bu yıl !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali'nde ilk kez yer alan "!f Yeni" bölümü, üzerinde yaşadığımız coğrafyadan çıkan ve bu coğrafya hakkında sözü olan yapımları bir araya getiren bir seçkiyle seyirci karşısına çıktı. Emre Erdoğdu'nun ilk uzun metrajı olan film, Hazar Ergüçlü tarafından hayat verilen Müzeyyen ve arkadaşlarının Antalya'nın arka sokaklarında uyuşturucu ve şiddetle bezeli hayatlarını perdeye taşıdı.

KEŞ!F ÖDÜLÜ FRANSIZ YÖNETMENİN

Sinema dünyasından usta isimlerin "sinemada cesur hikâye anlatımı ve biçimsel arayış" kriterlerini gözeterek, "yılın en ilham veren yönetmeni"nin seçildiği Uluslararası Keş!f Yarışması'nda bu yıl, "Les garçons sauvages / Vahşi Oğlanlar"ın Fransız yönetmeni Bertrand Mandico, "yılın keşfi" seçti.

Keş!f bölümünün öne çıkan filmlerinden Vahşi Oğlanlar, Walerian Borowczyk'in Goto filminden, Rainer Werner Fassbinder'in Querelle'sine kadar avangart ve deneysel sinemanın en büyük miraslarından izler taşıyor.

JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ

Jüri ayrıca; "Kalbi kocaman insanlığı, sinemada az rastlanan bir bakış açısını sunarkenki cesareti; ve yarattığı bu bakışın içinde derin katmanlarda bulduğu güzellik, mizah ve duygu için, tüm jüriye derinden dokunan bir işçi sınıfı yolculuğu" gerekçesiyle "Araby / Arap" filmiyle Brezilyalı yönetmenler João Dumans ve Affonso Uchoa'ya Jüri Özel Ödülü'nü verdi.

Brezilya'nın güneyinde genç bir adam, bir fabrika işçisinin günlüğünü bulunca zorluk ve güzelliğin iç içe yaşandığı bir hayatın penceresi açılır.

Brezilya'nın güneyindeki Minas Gerais eyaletinde bir genç, kaza geçirmiş olan bir fabrika işçisinin günlüğünü bulur. Cristiano'nın hikâyesine bu günlükle başlarız. Cristiano, western filmlerinde izlediğimiz evsiz barksız kovboyları biraz andırıyor; Brezilya'nın bir kasabasından ötekine, birkaç kuruş kazanabileceği işlerin peşinden sürüklenir. Kasabadan kasabaya, bulduğu işe uyum sağlayarak günlerini geçirir. Onun için hayat çoğunlukla zor ve yorucu, fakat film, –gerçekleri asla es geçmeden- aralarda yaşanan küçük, ışıltılı ve insanlık dolu anlarla ilgili: Akşam arkadaşlarla paylaşılan şarkılar, beklenmedik karşılaşmaların samimiyeti, yoğun bir aşk. Film, sıradan gibi görünen bir adamın hayatını ve sevdiklerini anlatırken, satır aralarında modernleşme ve eşitsizliğe dair anlamlı bir sosyo-politik yorum, epik bir bakış açısı getiriyor. Empatisiyle izleyiciye derinden dokunan, ama asla melodrama düşmeyen film; her detayıyla kendine özgü bir hikaye anlatırken temalarıyla zaman ve mekanın ötesinde bir evrenselliğe uzanıyor.

SİYAD'IN ÖDÜLÜ PORTEKİZLİ YÖNETMENE

Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) jürisinin Uluslararası Keş!f Yarışması seçimi, "Küresel kapitalizm krizinin işçi sınıfının üzerinde yarattığı ahrazları etraflıca ve seyircinin ilgisini kesmeden anlattığı, kentsel dönüşüm dahil yeni dünya düzenine eski usul bir bakış attığı ve bunu etkili bir söylemle gündemimize tekrar taşıdığı" gerekçesiyle "The Nothing Factory / Hiçlik Fabrikası" filmiyle Portekizli yönetmen Pedro Pinho'dan yana oldu.

Geçtiğimiz yılın en dikkat çeken ilk filmlerinden!

İlk olarak Yönetmenlerin On Beş Günü'nde ve Fipresci'de ödül kazanmış Pedro Pinho'nun 3 saatlik Hiçlik Fabrikası, geçtiğimiz senenin en çok dikkat çeken ilk filmlerinden! Biçimsel olarak çığır açıcı, gezindiği suların da günümüz politik tartışmalarıyla çok kolay eklemlendirilebileceği film, bir grup işçinin çalıştıkları asansör fabrikasındaki hırsızlık olayını fabrika yönetiminin organize ettiğini anlamasıyla başlar. Bu olay yaklaşmakta olan büyük işten çıkarmaların habercisidir. İşçilerle pazarlıklar başladığında birçoğu işbirliği yapmayı reddedip fabrikayı işgal eder. Bunun üzerine fabrika yönetimi ortadan kaybolduğunda yarısı boşalmış bir fabrikayla başbaşa kalırlar. Pinho, sosyal gerçekliği müzikalle, uzun politik tartışmaları kendine has yeniden canlandırmalarla bir araya getirerek hem çok eğlenceli hem de kafa açıcı bir deneyime dönüştürüyor filmi.

YILIN EN YARATICI BELGESELİ "PRİMALAR"

!f İstanbul'un dört yıl önce başlattığı ve aktivist belgesellerin yarıştığı 5.000 A.B.D. Doları değerindeki Aşk & Başka Bi' Dünya Ödülü için ABD, Almanya, Arjantin, Fransa, Kanada, Katar, Malta, Paraguay, Rusya, Sırbistan, Ukrayna, Türkiye'den toplam 7 film, yarıştı. İngiliz yazar ve aktivist Juliet Jacques; yazar, gazeteci ve düşünür Karin Karakaşlı ve oyuncu Teoman Kumbaracıbaşı'dan oluşan jüri, Kanadalı Laura Bari'nin birlikte yaşlanan iki kuzenin hikâyesini anlatan filmi "Primas / Primalar"ı yılın en yaratıcı belgeseli seçti.

Laura Bari'nin iki kuzen hakkındaki ilham verici belgeseli.

!f seyircisinin Antoine'la (!f 2010) yakından tanıdığı Laura Bari, Ariel (2014) ile devam ettirdiği üçlemesini; Rocío ve Aldana adlı iki kuzenin hikayesini anlattığı mükemmel Primalar'la sonlandırıyor. Geçmişlerinde yaşadıkları korkunç şiddet pasajları bu iki genç kadının yaşamlarında hem fiziksel hem de ruhsal olarak derin yaralar bırakmıştır. Bari'nin samimi kamerası aracılığıyla onlara; birbirleriyle hikayeler paylaşıp, sohbet ederken ve düşlerinde kaybolurken eşlik ederiz. Arjantin'den halalarını ziyaret etmek için Montreal'e gittiklerinde onlar için tamamen başka bir dünyanın kapıları açılır: Dans, mim, tiyatro, sirk ve görsel sanatlarla tanışırlar. Kendilerini rahat hissettikleri ve onları iyileştiren bir dünyadır adeta burası. Laura Bari, büyük bir samimiyet ve sıcaklıkla ele aldığı bu büyüme hikayesiyle; büyüleyici ve dönüştürücü anları yakalayarak, ilham verici, akıldan çıkmayacak bir filme imza atıyor.

JÜRİ'DEN SIRP FİLMİNE ÖZEL ÖDÜL

Jüri ayrıca, "Sadece insanlara ve bir yere değil, eve olan aşkıyla, zamanımızda yükselen milliyetçiliğe karşı can alıcı bir mesaj verdiği" gerekçesiyle Mila Turajliç'in yönettiği, Sırbistan, Fransa ve Katar ortak yapımı olan "The Other Side of Everything / Her Şeyin Diğer Yanı"na Aşk ve Başka Bi' Dünya Yarışması Jüri Özel Ödülü'nü verdi. (sinefesto)

70 yıldır kilitli bir kapı ve tarihin hayaleti.

Sırp yönetmen Mila Turajlic için, annesinin evinde yıllarca kapalı kalmış bir kapı; hem ülkesinin karmaşık politik tarihine hem de aile tarihine bir geçit anlamına geliyor. O zamanki komünist hükümetin emirleri doğrultusunda, daha fazla aileyi kısıtlı bir alanda barındırmak için, annesinin büyüdüğü ve hala yaşamakta olduğu apartman dairesi kilitli bir kapı aracılığıyla birkaç bölüme ayrılıyor. Kapının diğer tarafında yaşamış aileler çoktan gitmesine rağmen, kapı, 30 yıl sonra, Srbijanka'nın kızı Mila doğduğunda dahi kilitli kalıyor. Srbijanka, 1945 yılından bu yana kapıyı açmaya cesaret edemiyor. Mila Turajlic, muhalif ve aktivist annesinin tarihinden yola çıkarak Sırbistan ve hala günümüzde de devam eden bireysel ve kolektif travmalara tanıklık etmemizi sağlıyor. Arşiv görüntüleri ve annesiyle yaptığı sert mülakatlar aracılığıyla dokunaklı ve akıldan çıkmayacak bir tanıklık ortaya koyuyor.

TÜRKİYE'DEN KISALAR BÖLÜMÜ

27 kısanın gösterildiği bölümde, Volkan Güney Eker'in yönettiği "Bıraktığın Yerden" En İyi Kısa seçilirken, Ayce Kartal'ın kısası "Kötü Kız" ikinciliği, Nehir Tuna'nın "Ayakkabı" adlı filmi de üçüncülüğü aldı.

"Bıraktığın Yerden"

"Besna 6 yaşındayken yaşadığı o anları; "Kapı kırılıyor, annem ve babam ayaklanıyorken biz uyuyor numarası yapıyorduk", diye anlatıyordu. Bu olay onun yıkımlarla dolu hikâyesinin başlangıcıydı."

Volkan Güney Eker (İstanbul, 1989) İstanbul'da yaşıyor. Sakarya ve İstanbul Üniversite'lerinde peyzaj tasarımı üzerine akademik öğrenim görmesinin ardından Marmara Üniversitesi'nde reklam alanında yüksek lisans yaptı. Çektiği kısa filmler dünyanın birçok festivalinde gösterildi ve ödüller aldı. Önemli filmleri arasında Kemik (2015) ve Arya (2012) yer almaktadır.

SIRA ANKARA VE İZMİR'DE

İstanbul ayağı sona eren !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali'nde 36 ülkeden 120 yönetmenin toplam 111 filmi gösterilirken, festivali 80 bin kişi izledi. Festival, 1-4 Mart tarihleri arasında Ankara ve İzmir'de gerçekleştirilecek.

!f kapsamında gösterilen ancak izleyemediğiniz filmleri Mart 2018'de sinemalarda izleyebilirsiniz…

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN