Arama

İmam Maturidi’nin mezhep eleştirileri

Eserinde İmam Maturidi’nin hayatını ve kelami görüşlerini genel okur için özet mahiyetinde anlatan Sıddık Korkmaz, onun farklı mezheplerin görüş ve düşünceleri ile ilgili eleştirilerini de daha detaylı ve bağlamı da gözeten bir şekilde bize aktarıyor.

İmam Maturidi’nin mezhep eleştirileri
Yayınlanma Tarihi: 5.11.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 05.11.2017 11:42

Son dönemlerde İslam dünyasında yaşanan şiddetli çatışma ve fikri ayrılıklarının bir yansıması olarak inancımıza müteallik konularda da yoğun bir tartışma ortamı içine sokulduğumuz görülüyor. Siyasi düzeyde Sünni-Şii mezhep çatışması doğurmaya yönelik kışkırtmalardan tutun da DEAŞ ve ona benzer bazı terör örgütlerinin kanlı terör eylemlerini sözüm ona katı Selefi öncüllerle yorumlama, meşrulaştırma hamleleriyle İslam'ı sadece kendilerinin temsil ettiğini iddia etmelerine varan bir fikri kargaşa bu.

Siyasi ve toplumsal hayatımızdaki keşmekeşle birlikte düşünce dünyamızda da bu ilk keşmekeşle etkileşim içinde başka bir keşmekeş yaşandığını söylememiz gerekiyor. İslam düşünce tarihinde Mutezile, Eş'arilik ve Maturidiliğin ortaya çıkmasına sebebiyet veren siyasi kaosları, yorum keşmekeşini hatırlatıyor bir yandan da bu durum. Ehli Sünnet kelamının iki büyük imamından biri olan Maturidi'nin ve onun kelami yaklaşımının o dönemde yaşanan birçok meseleyi çözüme kavuşturduğunu biliyoruz.

TASAVVUF NASIL DEĞERLENDİRİLMELİ?

Mutezili kelamcıların adl-i ilahi, hüsn-kubh, beşeri irade vb. konularda yer yer İslam akaidini de çelişkiler ve paradokslar içine sokarak dile getirdiği görüşleri eleştiren ve onlara tam zıt bir şekilde İslam akidesini savunan Eşariliğin oluşturduğu tartışma bağlamına İmam Maturidi'nin yaptığı fikri müdahale bu tartışma konularının ve tartışmanın nihai çözüm yolunu da işaretliyordu bir yerde.

Diğer yandan günümüzde özellikle Hz. Peygamber'in bize kadar ulaşan uygulama ve sözlerinin dini açıdan bağlayıcılığının olmadığını iddia etmeye varan bazı görüşlerin, yerli yersiz şekillerde bol bol kullanılan tekfir söylemlerinin, tasavvuf anlayışlarının dini yönden nasıl değerlendirilmesi gerektiğine yönelik tartışmaların Türkiye'de son 30 yılda kendine önemli bir alan kazandığına da şahidiz. Buna karşın gerek İslam düşünce tarihinde gerekse Türk toplumunun dini anlama tarzlarında etkisi büyük olan İmam Maturidi ve Maturidilik hakkındaki bilgilerimiz, yakın zamanlara kadar kısıtlı ve yetersizdi. Eşari ile birlikte Ehl-i sünnet kelamının iki büyük ustasından biri addedilen İmam Maturidi'nin eserlerinin bile son 10 yılda günümüz Türkçe'sine kazandırılmaya başlandığını biliyoruz.

Ehl-i Sünnet inancını sistemleştiren ve geliştirdiği yapı içinde akıl ve insanın özgürlüğüne değer veren bu itikadi mezhebin ve kurucusunun yeterince tanınmamasını ciddi bir eksiklik addedebiliriz. İmam Maturidi'nin kelamda gerek Mutezili anlayışları gerekse Eşari yaklaşımları eleştirerek meseleleri ele alma şeklinde gösterdiği dirayet bugün yaşadığımız birçok fikri soruna da bir çözüm arama yolunda önemli bir örneklik teşkil ediyor.

Eserinde İmam Maturidi'nin hayatını ve kelami görüşlerini genel okur için özet mahiyetinde anlatan Sıddık Korkmaz, onun farklı mezheplerin görüş ve düşünceleri ile ilgili eleştirilerini de daha detaylı ve bağlamı da gözeten bir şekilde bize aktarıyor.

ARZUNUN ÇOCUĞU OLARAK FELSEFE

Felsefenin ne olduğu filozoflarca sık sık sorgulanır "Felsefe nedir?" sorusu belki de felsefe yapmaya başlamanın ilk sorularından biridir bu açıdan. Lyotard, 1964'te yüksek lisans öğrencilerine verdiği dört semineri bir araya getiren metinlerinde "Felsefe nedir?" sorusunun kıvamını yoğunlaştırıp rotayı değiştiriyor ve "niçin felsefe yaptığımızı" soruşturuyor. Arzunun felsefe için ne anlam ifade ettiğini, köken sorununu nasıl ele almamız gerektiğini, felsefi sözün ne olduğunu, felsefece eylemenin ne demeye geldiğini soruşturan Lyotard "Arzu-nun çocuğu olarak felsefe"nin "mevcudiyetin yokluğu" ile "yokluğun mevcudiyeti"ne bakışını irdeliyor. -Niçin Felsefe Yaparız? Jena-François Lyotardçev. K. Dinçer, Pharmakon, 2017

HAFIZA BİREYSEL TEMELLİ ALGILANAMAZ

1925'te yayınladığı Hafızanın Toplumsal Çerçeveleri başlıklı eseriyle Durkheimci ekol içinde önemli bir yer tutan toplumsal hafıza çalışmalarının öncü ismi Maurice Halbwachs'ın, ölümüne müteakip, o zamana dek yayınlanmamış çalışmalarının bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan Kolektif Hafıza'da Halbwachs psikoloji temelli bireysel hafıza anlayışlarını eleştiriyor ve hafızanın esasında mekân ve nesnelerde nasıl güçlü biçimde cisimleştiğini, bunun mekanizmalarını ve anıların bu süreçte nasıl yeniden inşa edildiğini epey büyük bir maharetle ortaya koyuyor. Hafızanın sadece bireysel çerçevede algılanamayacağını toplumsal çerçeveleri de ihmal edemeyeceğimiz böylece açığa çıkarılıyor. -Kolektif Hafıza, Maurice Halbwachs çev. Banu Barış, Heretik, 2017

Star-Açık Görüş

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN