Arama

Bilge Kralın izinde: Babam Aliya

Vefatının 14'üncü yılında dizi, tiyatro, belgesel çalışmalarıyla anılan Bosna Hersek’in kurucu Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’i oğlu Bâkir İzzetbegoviç ve arkadaşlarından dinledik. Avrupa'nın baskısına karşı çıkarak İslâm’ı temsil eden Aliya, davasını kürsülerde, fikirlerini makale ve kitaplarında anlattı.

Bilge Kralın izinde: Babam Aliya
Yayınlanma Tarihi: 22.10.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 22.10.2017 15:07

Yakın tarihimizin en büyük katliamlarından birine sahne olan Avrupa'nın ortasındaki Müslüman ülke Bosna Hersek, özgürlük mücadelesini Aliya İzzetbegoviç'in liderliğinde kazandı. Ülkemizde Bilge Kral olarak anılan İzzetbegoviç, gençliğinden itibaren İslâm davası ve Bosna'nın özgürlüğü için mücadele etti. Bildiri dağıttı, konuşmalar yaptı, teşkilat kurdu, savaştı... 19 Ekim 2003 yılında aramızdan ayrılan Aliya İzzetbegoviç'in kitapları, konuşmaları ve haksızlık karşısındaki dik duruşu günümüz insanlarına ilham vermeye devam ediyor. Özgürlük mücadelesi ve İslâm davası yolunda bir ömür geçiren Aliya'nın hayatı, vefatının 14. yılında konferans, dizi, belgesel ve tiyatro projeleri sayesinde geniş kitlelere anlatılıyor. Müslümanlara yapılan zulüm karşısında insani duruşunu koruyan, davasını kürsülerde, fikirlerini makale ve kitaplarında anlatan Aliya'nın eylemleri, tavırları kadar sözleri de tarihe geçti. Türk halkı tarafından daima sevgi ve saygıyla anılan lider, ülkemizde Bilge Kral olarak anılıyor. O'nu oğlu Bâkir İzzetbegoviç, yakın arkadaşı Cemalettin Latiç ve tercümanı Rahman Ademi'den dinledik.

HAPİSTEN ÇIKIP CUMHURBAŞKANI OLDU

Bosna'nın şimdiki Cumhurbaşkanı Bâkir İzzetbegoviç, babası Aliya'nın 40 yaşına kadar hastaneye gitmediğine değinerek sağlık karnesi bile olmadığını söylüyor. İlerleyen yaşına rağmen hem mental hem fiziksel açıdan güçlü olan Aliya, hidroelektrik santralinde çalışırken aynı anda 4 yıllık hukuk bölümünü 2 senede bitirdi. Farklı işlerde çalışsa da her zaman davası İslamiyet oldu. Oğul İzzetbegoviç, babasıyla aralarındaki ilişki hakkında ise şunları söylüyor: "Beni de bütün konulara dahil ederdi. Bazı yazılarını temize çektim. Din hakkında çok konuşurdu iman hakkında konuşmazdı. Bana sureleri ve namazı ninelerim öğretti. İyi insanlığı ve dürüstlüğü babamdan öğrendim."


Aliya'nın hayatındaki gelişimlerin Bosna'yla birlikte değiştiğini anlatan Bâkir İzzetbegoviç, "Toprakları zorla elinden alınan insanlar bir cevap veremediler. Vatanlarını terk ettiler. Aliya, Bosna'yı Müslümanlar için yaşanılır bir yer yapmak için temizlemek istedi. Adımlarını hep bu yönde attı. Müslümanların rahatça yaşadığı bir yer hayal ediyordu. Bu düşüncesini eyleme geçirdiğinde onu mahkum ettiler. Zulme uğramasına herkes seyretti. O ise dünyaya karşı İslâmiyet'i temsil etti. Seri katiller bile gerektiğinde izinli olarak dışarı çıkartılırdı ama babama 7 yıl boyunca hiç izin vermediler. Her gün mektuplaşıyorduk. Bize umut dolu cümleler yazıyordu. Bize, 'Duvarlar sorun değil, duvar içindeki insanlar' derdi. Aliya'nın hapishanedeki en iyi dostlarından biri Hırvat, biri Sırp, biri de Arnavut'tu. Bu milletlerle savaşsa da hapiste olduğu gibi her milletin iyi ve kötü insanları var. 14 yıl hapis yatacaktı ama 7 yıl sonra çıkıp cumhurbaşkanı oldu" diyor. Srebrenitsa'daki katliam sonrası Aliya'nın değiştiğini ve hiçbir zaman da eskisi gibi olmadığını da sözlerine ekliyor.


Türkiye'ye ziyarette bulunan Aliya; Necmettin Erbakan ve Süleyman Demirel ile görüşmüştü.

DOSTLARIMIZ DAHA GÜÇLÜ

Yakın zamanda yayınlanacak olan Türkiye ile Bosna'nın ortak çalıştığı belgesel ve dizi projelerinin önemine vurgu yapan İzzetbegoviç, "Bosna'daki insanlar onu kendilerinden bir parça olarak görüyorlardı. Türkiyedekiler de babamı çok seviyor. Biz Bosnalılar da kısmen Türküz. Aliya Türklerin saygı duyduğu değerleri yaşayan biriydi. Düşmanları güçlüydü ama inanıyordu ki dostlarımız daha güçlüydü. Türkiye'nin İslâm alemi içindeki rolünü biliyordu. Babam ömrünü adadığı mücadelesini bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan'a emanet olarak bıraktı. Kendisini kaybettik ama düşünür ve lider Aliya hâlâ yaşıyor" diyor.

DEKLERASYONLA TANINDI

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tarih Bölümü'nde görev yapan Doç. Dr. Rahman Ademi, Aliya'nın İslami Yeniden Doğuşun Sorunları, İslâm Deklerasyonu, Köle Olmayacağız kitaplarını Türkçe'ye kazandıran ve Türkiye ziyaretinde tercümanlığını yapan isim. Aliya'nın 1983 yılında çıkan İslam Deklerasyonu kitabı nedeniyle yargılandığını hatırlatan Ademi, "Aliya bu olayla daha çok kişi tarafından tanındı. Hapisten çıkıp 1990 yılında partiyi kurmasında ve sonrasında devlet kurmak için halkı bir araya getirmesine vesile oldu" diyor.


Rahman Ademi

BOŞNAKLAR'A UFUK AÇTI

Aliya'nın Süleyman Demirel ziyaretinde bulunan Rahman Ademi, şunları anlatıyor: "Aliya ile Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan görüşmelerine katıldım. Onda gördüğüm en önemli vasıf, sabırlı olmasıdır. İstişare etmeden fevri davranmazdı. Öc alma duygusu yoktu. Ne onu hapse attıranlara, ne çirkin karikatürler çizip dalga geçenlere, ne de savaştığı insanlara karşı sonuçta hep yapıcı olmaya çalıştı. Dünyanın gözüne Hakk'ı ve adaleti haykırmıştır adeta. Dünyaya karşı İslâmi ve insani bir duruş ortaya koydu." Kısıtlı şartlara rağmen Bilge Kral'ın insani düşünmeyi elden bırakmadığını anlatan Ademi, şu örneği veriyor: "Bir gün Bosna'nın kurtuluşunda önemli rol oynayan meşhur tünelde ilerlerken önündeki askerin kendisi hakkında olumsuz konuştuğunu, onun yüzünden bu çamurlu tünelde çile çektiklerini söylediğini duymuş. Arkasından yaklaşıp sırtına dokunmuş ve 'Ben de senin gibi burdayım, birlikte başaracağız' demiş. Bosna'daki Müslümanlar hayattan dışlanmışken Aliya, Boşnaklar'a bir ufuk açtı."

FELSEFEYLE İLGİLİYDİ

Aliya'nın, 'Devletin sadece tokadını, zulmünü bilirdim. Şimdiyse kendim devlet oldum' diye düşündüğünü ve üzerindeki yükün altında ezilmemeye çalıştığını belirten Ademi, "Bir asker nöbetini tutar ve gidip uyur ama savaş halindeki bir ülkenin cumhurbaşkanı için durum daha zordur" sözleriyle o günkü şartları anlatıyor. Aliya'nın özellikle felsefeyle ilgilendiğine dikkat çeken Ademi, "Genç yaşta klasikleri okuyup, anlayıp, değerlendirecek hâle gelmiştir. Bosna'nın ayakta kalması için fikirler üretmiştir" şeklinde konuşuyor.


Cemalattin Latiç

RİLKE VE İKBAL'İ SEVERDİ

Siyaset sahnesindeki başarıları kadar kalem kullanmakta da maharetli olan Aliya İzzetbegoviç'in "Doğu Batı arasında İslâm", "Tarihe Tanıklığım" eserleri var. Ayrıca konuşmaları da "İslâm Deklerasyonu" ve "Bosna Mucizesi" adıyla bir araya getirildi. İzzetbegoviç'in dava arkadaşı, birlikte hapis yattığı Şair Cemalettin Latiç, Aliya'nın da bir zamanlar şiir yazdığını ancak fazla pesimist olduklarını söylüyor. Latiç, sözlerine şöyle devam ediyor: "Olağanüstü bir şekilde şiir ve edebiyatı severdi. Hapiste birlikte kaldık. Ben çıktığımda o hâlâ içerdeydi. Hapiste ilk defa kitap okumasına izin verdiklerinde benden Rainer Maria Rilke'nin Seçme Şiirleri'ni istedi. Ayrıca Muhammed İkbal'in kitaplarını değil de hayatını önemserdi."

Yenişafak

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN