Bir fotoğrafı etkileyici kılan şey nedir? 'Duygusal kütle çekim' diyor National Geographic fotoğraf editörlerinden Elijah Walker. Bunun için kullanılabilecek bir diğer kelimeyse 'risk.' Tehlike altında olan bir şey; bir insan, bir mekân ve bambaşka bir şey... Aslında bir görüntünün duygusal gücünü tek bir bakışta fark edilebilir ve bu duygusal gücün açığa çıktığı an pür neşe, öfke, acı, şaşkınlık ve hayretle dolu olur. Ara Güler fotoğraf çekmek için şöyle der: 'Sanat olmasına gerek yoktur fotoğrafın. Fotoğraf tarih olayıdır. Tarihi zapt ediyorsun. Bir makina ile tarihi durduruyorsun.' İnsanlar yaşamları boyunca karşılaştıkları yansımaların ve gölgeleri belirli bir yüzey üzerinde kalıcı duruma getirmeye uğraştı. Fotoğraf sanatı ve fotoğraf teknolojisi, dünyadaki ilk fotoğraf makinesi ile başlayarak günümüze kadar ulaşmış ve hayatımızın önemli anlarında yer aldı. Ara Güler fotoğraf çekmek için Sanat olmasına gerek yoktur fotoğrafın. Fotoğraf tarih olayıdır. Tarihi zapt ediyorsun. Bir makina ile tarihi durduruyorsun.' der. Görmek eylemi bilimsel olarak basitçe; göz aracılığıyla varlıkların renklerini ve şekillerini ayırt etmeyi sağlayan fizyolojik süreçtir. Biraz daha detaya inilecek olursa eğer, canlıların ışık uyarılarına verdiği biyolojik tepkiye fotoresepsiyon denir. Her gün evde, sokakta, okulda, işte, bir yerden bir yere giderken binlerce şeyle karşılaşırız. Beynimiz bizim ilgi alanlarımıza, eğilimlerimize, ihtiyaçlarımıza ve eğitimimize göre sınıflar ve depolar. Bunları ise görürüz. Çünkü onlar hakkında bilgimiz ya da merakımız vardır. Beyin geride kalan diğer bütün görüntüleri eler ve atar. Buna rağmen bilgilerimiz bizi yanıltabilir de. Rutin bir hale dönüşen, en azından bize öyle gelen ya da devamlı gözümüzün önünde olduğundan dolayı kanıksadığımız görüntüleri sıradanlıktan kurtarabilirsek birçok şeyi daha farklı bir açıdan görebiliriz. Fotoğraf sanatıyla ilgilenen insanlar, diğer birçok insandan ayrılarak, kendisinin ve çevresinde olup bitenlerin bilincinde olması ve bunlara odaklanması gerekir. 'Vizörden bakmak' deyimi de işte burada devreye girer. Hayatın içinden, yanından gelip geçtiğimiz onca şeyin arasından, dikkatimizi çeken bütün bu görüntü çeşitliliğinin içinde sadece anı analiz ederek yakalayıp görüntülediğimizi fark ederiz. Böylece de fotoğraf makinesi sayesinde kanıksamış olduğumuz, herkes için sıradanlaşmış olan görüntüler seçilmeye başlar. Gözlerimiz bizim sensörlerimiz olur, birkaç saniye öncesiyle birkaç saniye sonrasını daha net bir şekilde görmeye başlarız. Farklılık tam olarak da budur. Fotoğrafta görmek de var olan mevcut objeleri veya kişileri bilgi birikimimize ve estetik kaygılara göre düzenleyerek ya da doğal akışında giden hayatta algılarımızı kullanarak müdahale etmeden görüntülemek şeklinde gerçekleşebilir. İşte National Geographic'in hayatın rutin akışından çıkartan, hayatı daha net bir şekilde görmemizi en iyi sanat fotoğrafları...